Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

22 Şubat 2020 Cumartesi

MANEVİ TİCARET VE BEREKET MEVSİMİ ÜÇ AYLAR


Aziz Dostlar Bizleri tekraren feyizli bereketli manevi ticaret mevsimi olan bir üç aylara daha sıhhat afiyet ve huzur içerisinde ulaştıran yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun

1)Kur'an-ı Kerîm'de ismi açıkça zikredilen tek ay yalnızca Ramazan ayıdır Bunun dışında aylarla (hatta günlerle) ilgili ifadeler "Malum (bilinen) günler" "Onlardan dördü haramdır.""Haram aylar" şeklinde kapalıdırlar.

"Üç aylar" ifadesi Kur’an ve Sünnet’te yer almaz. Kur’an’da (Tevbe Suresi 36) Araplar arasında bir örf olarak savaşmanın haram kabul edildiği dört aya (Zilkade, Zilhicce, Muharrem , Receb) gönderme yapılır.

2)Bu dört haram aydan bir tanesi de (halkımızın üç aylar olarak isimlendirdiği) ayların ilki olan Receb ayıdır. Receb ayında özel olarak oruç tutma ile ilgili herhangi bir sahih hadisi şerif mevcut değildir.

Kıymetli Dostlar Receb ayında Regâib ve İsra (mi'rac) gibi iki mübarek gece bulunmaktadır. Regâib, Receb'in ilk Cuma gecesidir. Rağbet olunan kıymetli şeyler, bol bol ihsan ve çok çok feyiz manalarına gelmektedir Regaib'e, Allah'ın mümtaz kullarına ihsan ve ikramı büyük olduğundan bu isim verildiği söylenmektedir. Bu nedenle asırlardır müslümanlar bu geceye önem vermişler ve feyiz ve bereketinden yararlanmaya çalışmışlardır.

3)"Receb ayının fazileti ile ilgili veya bu ayda tutulacak olan orucun, o ayın belirli bir zamanında tutulacak orucun, belirli bir gecede yapılacak ibadetin fazileti ile ilgili olarak hüccet olmaya elverişli hiçbir sahih hadisi şerif bulunmamaktadır."

Receb ayının başlangıcında dua etmenin ilk dönemden itibaren bilinmektedir.

Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez: Bunlar Recebin ilk Cuma gecesi, Şabanın on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi.” (Camiu’s-Sagîr, c. III, s. 454.)

Sevgili Dostlar Receb ayı da haram aylardan birisi olması hasebiyle bu ayda oruç tutmanın, tıpkı diğer haram aylarda olduğu gibi faziletli olduğu söylenebilir. Yine bu ayın ilk gecesinde dua etmenin kabule vesile olduğu inancıyla dua edilir edilmelidir

Sahih rivayetlerde Peygamberimizin Ramazan ayı dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmediği en çok Şaban ayında oruç tuttuğu belirtilir. Buharî Savm 51 Müslim Sıyam 175

Değerli Dostlar Dolayısıyla bir Müslümanın, Ramazan ayı dışında peygamberimizin diğer hadislerindeki tavsiyeleri de göz önünde bulundurularak “Muharrem” ve “Şaban” aylarında diğer aylara göre daha çok oruç tutması sünnete en uygun davranıştır.Ancak Ramazan ayına dinç bir şekilde girebilmek için Şaban’ın ikinci yarısından sonra oruç tutmak tavsiye edilmemiştir.Halkımız arasında kandil geceleri olarak bilinen zaman dilimleri ile ilgili olarak genel bir ifadeyle şunu belirtmek gerekir

4) Bizzat Kur’an’da adı geçen Kadir gecesi de dâhil olmak üzere bu gecelerin hiçbirine dair özel bir ibadet şekli söz konusu değildir. Sahih kaynakların “hiçbirinde” özel bir namaz şeklinden söz edilmemiştir.

Reğâib” gecesi adı verilen gecede kimileri tarafından kılınan ve "reğâib namazı" adı verilen namazla ile ilgili hadislerin “tamamı” dört mezhebe mensup muhakkik hadis ve fıkıh âlimleri tarafından “uydurma” ve "bid'at" olarak kabul edilmiştir.

Kandil kutlaması” dinin özünde değil halkın örfünde bulunmaktadır. Ramazan ayına hazırlığa vesile saymak, bu konuda bir bilincin uyanmasına vasıta yapmak istiyorlarsa bid’atlara bulaşmadan, dinde olmayan ibadetleri icat ve icrâ etmeden, kardeşliğe vesile kılmalıdır

Bir müslümanın üç ayları en güzel değerlendirme yol ve yöntemi, din konusunda "sahih ilim" ve "sâlih amel"dir. Sahih ilim için bu mübârek zaman dilimlerinde Kur'an' ve sünnet ile içli dışlı olmalı, bilgimizi ve amelimizi arttırmak için gayret göstermeliyiz

ÜÇ AYLARI DEĞERLENDİRME YOLLARI

1- İyi Bir Muhasebe Tevbe ve İstiğfar

2-Kur'ân Üzerinde Çalışma

3- Nafile ibadetleri Çoğaltma

4- Mali İbadetleri Çoğaltma

5- Hz. Muhammed (s.a.v)'i Daha İyi Tanımaya Yönelik Çalışma

6- Kazanılanları Kaybetmemeye çalışmak

TEKRAR EDELİM ÜÇ AYLARA VE KANDİLLERE ÖZEL HİÇ BİR NAMAZ ORUÇ DUA ZİKİR BULUNMAMAKTADIR İFA ETMEKTE OLDUĞUMUZ KULLUK VAZİFEMİZİ ARTIRARAK İBADETLERİMİZE SARILARAK DEVAM EDEREK AKSATMADAN ARTIRMAYA ÇALIŞMAK VARDIR CENABI HAK İBADETLERİMİZİ KABUL EYLESİN İNŞALLAH

1-İyi Bir Muhasebe Tevbe ve İstiğfar Cenab-ı Hakk'ın "Düşünmez misiniz?" "Umulur ki tefekkür edersiniz" âyetleri ve "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" hadisi muhasebe'nin önemini ortaya koymaktadır Muhasebe, akıl nimetinin sahibi insanoğlu tarafından hayatın bütün safhasında yapılması zorunlu bir olgudur.

Böylece akıl şeytanca işlerde değil, faydalı ve gerekli yerlerde kullanılmış olacaktır. İyi bir muhasebe (oto kontrol veya nefs muhasebesi) fert ve toplum, hatta ülke ve dünya çapında nice sağlıklı adımların atılmasına yardımcı olacaktır

Eksikleri tesbite ve bilinmeyenleri keşfe götüren bu yol, başkasında eksik ve ayıp aramaya fırsat da bırakmaz Muhasebe, insana kendisini seyretme imkânını sağlayan şeffaf ayna mesabesindedir. Bu iş, din, akıl ve vicdan gibi üç temel ölçünün kabul ettiği prensipler çerçevesinde yapılmalıdır.

2-Kur'ân Üzerinde Çalışma Bu çalışma Kur'ân okumayı öğrenme ve öğretme, anlama ve anlatma, yaşama ve yaşatma, düşünme ve düşündürme tarzında çok yönlüdür. Kur'ân üzerinde yapacağımız bu ve benzeri çalışmalara bugün her günden daha çok ihtiyacımız vardır.

Kur'ân bu aylarda nazil olmaya başladığına göre ibadet bilinci içinde Kur'ân üzerinde metodlu çalışmalara öncelik vermeliyiz. Kur'ân "sağlam kulp"ve "Allah'ın ipi" dir. Bu itibarla onun içine girmeden başka bir deyimle Kur'ân dünyasına girmeden İslâm dünyasına girmeniz ve Allah rızasına ve sevgisine ermeniz mümkün değildir. Kuranla hemhal olmalıyız aramızdaki münasebeti artırmalıyız “Kuran bize ne anlatıyor?” emirleri ve yasakları neler bize neleri emrediyor neleri tavsiye ediyor üzerine ders çalışır gibi imtihana hazırlanır gibi çalışmalıyız

3-Nafile ibadetleri Çoğaltma Zamanımızda "Üç aylar" kış mevsimine rastlamaktadır. Efendimiz (s a )'in ifadesiyle "kış mü'minin ilk baharıdır" Bu itibarla üç ayları bahara dönüştürmek için namaz, oruç ve benzeri nafile ibadetleri arttırmak gerekir. Zira namaz kötülüklere sed, oruç takva aracıdır. İbadetleri arttırmada şöyle bir yol izlenebilir.

Evvela, farz olan namaz ve oruçların vaktinde edalarına önem verilmeli ve kazaya bırakılmamalıdır. Buna rağmen kaza durumu söz konusu olursa ilk fırsatta o yerine getirilmelidir.

Bilahare namaz ve oruç ile ilgili kazalar tespit edilmeli ve bir yere not edilerek yavaş yavaş ikmal edilmelidir. Kuvvetli ve farzlara tabi olan Revâtib sünnetler hariç kazalar ile meşgul olmak daha uygun bir yoldur. Nihayetinde namaz, oruç ve benzeri nafileleri çoğaltmaya itina gösterilmelidir.

Oruçta, Pazartesi ve Perşembe, kameri ayın 13,14 ve 15 günleri, mübarek gece (kandil)lerin öncesi ve sonrası, bir gün oruç ve bir gün iftar (Savm-ı Davud) veya tamamı şeklinde bir yol izlenebilir. Bilindiği üzere Hz. Peygamber Receb'in tamamını oruçlu geçirmemiş ama Şa'ban'ın tamamını genel olarak oruçlu geçirmiş ve Ramazan'a birleştirmiştir

Memleketimizde çok yaygın olan üç ayların tamamını aralıksız tutma anlayışı sünnetlerde yoktur. Daha açık bir ifadeyle dini dayanağı yoktur lakin tutulması halinde günah da söz konusu değildir. Bilakis sevap vardır. ama bunu kurana veya sünnete dayandırmadan dinde varmış gibi göstermeden dini emir boyutuna getirmeden şartlanmadan yapmak gerekir

Namaz ile ilgili nafilelerde Revâtib sünnetlerden sonra önceliği gece (teheccüd) namazlarına vermek daha iyidir. Daha önce de işaret ettiğimiz gibi gece, üç aylarda vurgulanan üç husustan biridir.

Geceleri değerlendirmenin yegâne yolu sadece namaz değildir. Namazın dışında en güzel gece ibadeti şüphesiz ilimdir.

4-Mali İbadetleri Çoğaltma Öteden beri olgun mü'minler zekatı bu aylardan birinde, özellikle Ramazanlarda vermişlerdir. Sadaka-i fıtır Ramazan'a has bir malî mükellefiyettir. Mali ibadetler şüphesiz bu ikisinden ibaret değildir. Yedirme, içirme, giydirme, borç verme, yardım etme vs. gibi infak kapsamına giren her davranış mali ibadetlerden sayılır.

Cihad âyetlerinde "mallarınızla ve canlarınızla" şeklinde mallara öncelik verilmesi de dikkat çekicidir. Mal konusunda cömert olmayan can konusunda hiç cömert olamaz. Cömert olmayanın da cennette yeri yoktur, işte bu aylar cimrilikten arınmak için birer fırsattır.

5-Hz. Muhammed (s.a.v)'i Daha İyi Tanımaya Yönelik Çalışma Üç aylarda meydana gelen olayların kahramânı sevgili Peygamberimizdir. Mübarek geceler onun hayatında vuku bulan önemli olayların ismi olmuş, yüce kitabımız Kur'ân bu aylarda ona nazil olmuştur.
Allah'ın bize örnek insan ve peygamber olarak gönderdiği yine odur.

O canlı Kur'ân'dır. O bizim için iman, İslâm, hayat ve cennettir. Onu tanımadan, bilmeden, öğrenmeden, gönlümüze ve önümüze koymadan İslâm'ı ve Kurân'ı tanımak ve yaşamak asla mümkün değildir Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberlikte zirve, insanlıkta modeldir.

Onun yirmi üç yıllık peygamberlik hayatı ana çizgileriyle, hatta kronolojik olarak detaya varan yönleriyle bilinmeden ne huzur ne de felahtan bahsedilemez. Bu nedenle örnek ve önderimizi en iyi bir şekilde tanımak en güzel ibadettir. O halde ibadet bilinci içinde onu öğrenmeye bir zamanı değil, her ve pir zamanı ayırmak en büyük vazifemizdir.

Dinimizi sahih kaynaklardan kuran ve sünnetten beslenerek istifade ederek öğrenelim öğretelim anlatalım yazalım ve sosyal medya mecralarında paylaşalım gelin bu sene üç aylar'da mübarek zaman dilimlerinde üç aylarla alaklı sahih dini bilgileri hadisi şerifleri duaları paylaşalım dinimizde sahih kaynaklarımızda olmayan bid'atleri paylaşmayalım o tip bilgileri sosyal medya mecralarında paylaşarak hem dinimizi ifsad etmeyelim hem de kazanacağımız sevapları da günaha dönüştürmeyelim

Dinimizi kuranımızı peygamberimizi en güzel şekilde sahih kaynaklarıyla doğru bir şekilde öğreneceğimiz şarlatanlara din tüccarlarına inanmadığımız itibar ve itimat etmediğimiz Kuran ve sünnet üzerine bir zaman dilimi geçireceğimiz bereketli feyizli üç aylar temenni ediyorum

Mübarek üç ayların ve regaip kandilinin milletimiz memleketimiz ve alemi İslam'a hayır huzur barış kardeşlik esenlik getirmesini ve kurtuluşumuza vesile olmasını yüce rabbim'den niyaz ediyorum

Sevgili Kardeşlerim Üç aylarınız mübarek olsun idrak edeceğimiz regaip kandiliniz mübarek olsun cenabı hak üç ayları sıhhat afiyet ve huzur içerisinde geçirmeyi azami derece müstefit olabilmeyi nasip eylesin inşallah

Allahümme barik lenâ fi Recebin ve Şaban.Ve belliğnâ Ramazân”

Allah’ım; Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan’a kavuştur.”

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı

Twitter.com/@Salihkebapcii

12 Şubat 2020 Çarşamba

İSLAM'DA BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK

Kıymetli Dostlar Arapça’da sihir kelimesiyle ifade edilen büyü, gözbağcılık ve hile yoluyla insanları manyetize ederek tabiat kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma ve insanları yanıltma sanatının adıdır Türkçe’deki büyü kelimesi sihir muskacılık ve cincilik kelimeleriyle de ifade edilmektedir

Büyü (sihir) lügatte sebebi gizli ve üstü kapalı olan şey demektir. Asıl mânâsı, bir şeyi hakikatinden başka bir şeye çevirmektir. Örfte sihir denilince, başkası üzerinde meydana getirilen bir tesir, yönlendirme, aldatma ve zanna düşürme anlaşılır.

Gıyaplarında ve gaflet ânlarında insanları tesir altına alarak büyük zararlara uğrattığı için sihir son derece veballi ve cezası büyük olan bir günahtır hükmü ise haramdır Onunla ancak Allah’tan korkmayan ve inancı zayıf kimseler meşgul olurlar

Aziz Dostlar Kur’anı kerimde sihir kavramına değişik vesilelerle sıklıkla temas edilmiş ve bu âyetlerde özetle Allah’ın diğer peygamberlere ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirdiği vahyin ve bu peygamberlerin hak olduğu sihir ve sihirbaz olmadığı bildirilmiştir geçmiş Peygamberlere karşı sihirbazların yürüttüğü muhalefet ve iftira kampanyasına değinilmiş, sihirbazların felâh bulmaz yalancı ve düzenbazlar olduğu ifade edilmiştir. A‘râf 7/116; Yûnus 10/76-77; Tâhâ 20/69; Zuhruf 43/30; Zâriyât 51/52) Hadislerde de sihir yapma yedi büyük günah arasında sayılmıştır. (Buhârî, “Vesâyâ”, 23; Müslim, “Îmân”, 144)

Büyü, temelinde menfaat olan bir davranış olduğundan din ve kutsal tanımaz. Büyüde Tanrı’nın irade ve kudreti üstünde işler başarabilme iddiası vardır. İslâm dini büyü yapma ve yaptırma büyük günahlardan saymış ve ona şiddetle karşı çıkmıştır. Büyünün gerçeklik ve etki derecesinin ne olduğu tartışması bir tarafa İslâm âlimleri Allah’ın dilemesi dışında hiç bir büyünün de kimseye bir zararının dokunmayacağını ifade etmişlerdir Müslümanın büyüyle uğraşması ve büyü yaptırması da haramdır

Değerli Dostlar sihir ve büyüde Allah’ın irâde ve kudretinin üzerinde işler yapma iddiası vardır. Hâlbuki “Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeyin bulunmadığı” tarzındaki inançlar İslâm’a ters düşmektedir. Diğer taraftan sihir ve büyünün temelinde menfaat elde etme düşüncesi olduğundan, bunlarla uğraşan insanlar din ve mukaddesât tanımazlar. Bazı durumlarda dini ve mukaddes metinleri istismar ederler.

Sihir insanlara hep zarar verir, onlara hiçbir faydası olmaz. Bu sebeple, Allah’ın kitabını ve hayırlı işleri bırakıp da sihir gibi zararı büyük bir günahla meşgul olan insanların, âhirette hiçbir nasibi olmayacağı âşikârdır.

Böyle insanlar şeytana ve nefislerine uyup sihirle meşgul olarak aslında kendilerini helâke sürüklemektedirler. Uğruna ebedî hayatın fedâ edildiği bir anlık dünya zevki ne kötü bir ticarettir ve kazançtır rabbim muhafaza eylesin

Cenâb-ı Hak, sihirbazın nerede olursa olsun, ne yaparsa yapsın felâh bulmayacağını, muvaffak olamayacağını ve bu bozguncu müfsidin işlerini düzeltmeyeceğini haber vermiştir
Nebî bir gün
“–İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız!”buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm
“–Ey Allah’ın Resûlü, onlar nelerdir?”diye sordular.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle cevap verdi
“–Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, -dînî bir ceza ile usûlünce öldürülen müstesna- Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zina iftirasında bulunmak.”
(Buhârî, Vasâyâ, 23; Tıb, 48; Hudûd, 44; Müslim, Îmân, 145)
Yine Resûlullah şöyle buyurur
Kim bir düğüm atar ve ona üfürürse sihir yapmış olur. Kim de sihir yaparsa şirke düşer. Kim (fayda umarak hayvan tırnağı, nazarlık gibi câhiliye âdetlerinden) bir şeyi (herhangi bir yere) asarsa, o astığı şeye havâle edilir (Allah’ın yardımından mahrûm bırakılır).”(Nesâî, Tahrîmü’d-Dem, 19/4076)
Sevgili Dostlar Sihirbazların âdeti bir ip alıp ona düğüm atmak ve bazı sihirli sözler söyleyerek düğüme üflemektir. Kim böyle yaparsa sihir ehlinin yaptığı bir işi yapmış olur. Bu da şirk ehlinin amellerinden olup insanı adım adım şirke götürür. En azından tevekkülü ve Allah’a îtimâdı terk ettirip sihre güvendirdiği için gizli şirke sebep olur BÜYÜ YAPMAK YAPTIRMAK YAPILAN YERLERE GİTMEK BÜYÜ VE SİHİRLE UĞRAŞMAK BÜYÜ VE SİHİRİ BOZDURMAK İÇİN ŞARLATANLARA GİTMEK DİNİMİZCE HARAMDIR
Büyü yapılmış kimselerin bunun etkisinden kurtulmak için bu işi büyü yapmayı meslek edinmiş şarlatanlara din tüccarlarına başvurmaları asla doğru değildir Her şeyden evvel Allah’a sığınmak, ibadet ve dua etmek ve yoksullara sadaka vermek gerekir. Büyüden sihirden nazardan kurtaracak olan hiç bir özel dua yoktur lakin büyüden sihirden nazardan korunmak için bol bol felak ve nas surelerini okuyabiliriz/okuyalım en sağlam koryucu zırh duadır
Yazımızı felak ve nas surelerinin mealiyle bitirelim inşallah
De ki “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” Felak Suresi 1-5
De ki “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.” 
Nas Suresi 1-6
Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı
Twitter.com/@Salihkebapcii

5 Şubat 2020 Çarşamba

EN AĞIR İMTİHAN EVLAT İMTİHANI


Aziz Dostlar Çocuklar dünya hayatının bir süsü aynı zamanda ana-baba elindeki birer emânettir. Çocuklar sâf ve temiz kalpleriyle birer cevherdir. Temiz bir toprak gibidirler Temiz toprağa ne ekilirse onun meyvesi alınır Tahrîm Sûresi’nde
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” Tahrîm Suresi 6
Kıymetli Dostlar Anne-babanın, evlâtlarını Cehennem ateşinden koruması,dünya ateşinden korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da dini îmânı, farzları, haramları öğretmekle ibadete alıştırmakla mümkündür bütün kötülüklerin başının kötü arkadaşlık olduğu unutulmamalıdır
Evlâdına, Allah Teâlâ’yı ve Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizi öğretmeyen, sevdirmeyen anne-babalar, onun hem dünya hem de âhiret kâtilidir
Dünyanın en merhametsiz insanı Evlâdına dînini öğretmeyen ana-babadır
Çocuk üşümesin, uykusuz kalmasın diye onu namaza kaldırmamak cinayetlerin en büyüğü sayılır. Bizler bunu yapmakla iyilik yapmış olmadığımız gibi ona karşı en büyük kötülüğü yaptığımızın farkında değiliz Bundan daha büyük bir kötülük tahayyül edilemez.
Sevgili Dostlar Doktor hastasına merhamet ettiği için, îcâbında onu bıçağın altına yatırır ve ameliyat yapar öyle değil mi ? doktorun gâyesi, bu ameliyatla onu sıhhatine kavuşturmak ve rahata erdirmektir acısını dindirmektir
Ana-babalar evlâdlarını seviyorlarsa evvelâ dinlerini sonra da dünya ile alâkalı ilimleri öğretmelidir Dinlerini öğretmeyi ihmal edip sadece dünyada yalnız para kazanılacak bilgileri öğretirlerse, merhametsizlerin en merhametsizleri oldukları da meydana çıkmış olur
Çocuklarımızın hem dini hem de fenni ilimleri öğrenmesini sağlamalıyız sadece dini ilim tahsil ettirmek de yanlıştır sadece dünyalık ilimleri tahsil ettirmek de aynı şekilde yanlıştır bu hataya düşmemeliyiz
Değerli Dostlar Dînî terbiye vermeden evlat yetiştirmek, sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir. Allah Teâlâ’nın verdiği her nîmetin şükrünün yapılması lâzımdır. Şükrü yapılmazsa elden gider.ve son pişmanlık da fayda vermez
Evlat nimeti, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği güzel nîmetlerdendir. Eğer çocuk, İslâm îtikâdı ve terbiyesi ile yetiştirilmezse, nîmetin şükrü yapılmamış olur. Aynı zamanda emânete hıyânet edilmiş demektir.Allah Teâlâ, küfrân-ı nîmetten ve emânete hıyânet etmekten cümlemizi muhafaza buyursun inşallah
Çocuk terbiyesine küçük yaşlarda başlanmalı,“Daha ufaktır, anlamaz!”gibi düşünce ve sözleri bırakmalı. Nebâta filiz hâlinde iken eğip bükmek şekil vermek kolay olur. Büyüdüğünde sertleşir, eğilmez-bükülmez zor olur. Yâni İslâmî terbiyesi ihmâl edildiği için, iş zorlaşmış olur hatta iş işten geçmiş olur
Anne-baba anlayışlı olursa, çocuklarının rûhî gelişmeleri husûsunda gayretleri boşa gitmez. Allâh’ını, Peygamberini seven bir gönülden, iyilikten başka bir şey beklenemez.
Rabbimiz, bir yönüyle emânet, bir yönüyle dünya hayatının büyük imtihanlarından biri olan “evlat” hususunda, hepimize ferâset, basiret, gayret ve muvaffakiyet versin. Bizi, rızâsına uygun bir hayat yaşayan, kendisini kurtardığı gibi, ehlini neslini ve sevdiklerini de cehennem ateşinden kurtaran bahtiyar mü’minlerden eylesin.
Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı
Twitter.com/@Salihkebapcii

Görüntüleme Sayısı