Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

19 Aralık 2018 Çarşamba

ERGİNLİK DÖNEMİNDE ÇOCUĞA NASIL DAVRANMALIYIZ


Ergenlik yaşına gelen bir çocuğa, anne baba olarak nasıl davranmak gerekir? Ergenliğe giren çocuğa nasıl davranmalı? Çocuklarda ergenlik döneminde dikkat edilmesi gerekenler hususunu yazımızda söz ettik

15 yaş civarındaki çocuklara, yani ergenlere nasıl davranılması gerektiği, öteden beri bütün anne ve babaların kafalarında yer eden bir sorundur.

-Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!” denilmiş.

İnsanın ünsiyet kurduğu kimseler, onun karakterini belli ettiği kadar, karakterine de tesir eder. Hayvanlarda bile rastlanır bu duruma Ebeveynler olarak arkadaş seçimi noktasında çocuğumuza evvelâ gerekli eğitimi vermeliyiz. Evlâdımızı yetiştirirken rûhunda açıklar bırakmamalıyız.

Evlâdımızda bazı şeyleri eksik bırakırsak, dış ortama çıktığında yahut bizim kontrol edemediğimiz yerlerde, suyun akışı gibi, rûhundaki açlığı, arkadaş ortamıyla dolduracaktır. Bunun için öncelikle evladımızın sevgi dilini bilmeliyiz.

Kimi çocuk, sevdikleriyle temas ettiğinde mutlu olur; kucaklanmak, okşanmak ister. Ama gel gör ki, anne böyle değildir. Çocuk, anneye sarılınca, anne “-Kocaman oldun, yavrum!”deyip çocuğunu kendinden uzaklaştırır.

Hâlbuki nebevî terbiyede dokunmak esastır. Öpmek, koklamak esastır. Çocuk, bunu ev ortamında yaşayamazsa, ya birine dokunacak ya da kendisine dokunulmasına müsaade edecektir. Bu da, Allah korusun, toplumda duymaktan, görmekten imtinâ ettiğimiz hâdiselere yol açacaktır.

Kimi çocuk, âilesiyle vasıflı vakit geçirmekten hoşlanır. Âile onun sevgi dilini yakalayabilirse, çocuğuna doğru yolu çizebilir. Hatalar minimuma iner. İlişkiler sağlıklı ilerler. O yüzden evlâdımızı tanımak, onun gönlüne giden yolları bulmak zorundayız. Bu da anne-baba olmanın en mühim sorumluluklarındandır.

Ergenlikte kilit nokta, belki de budur. Ergen bir genç, hürriyeti doya doya yaşamaya, heveslerini, ideallerini gerçekleştirmeye, kendisini göstermeye müthiş merak duyar. Tâ ki onun elinden tutan bir el olsun. İnsanın fıtratında yer alan “örnek alma temayülü” ergenlikte zirveye çıkar. 

Okuldaki öğretmen, komşu abla veya amca oğlu, teyze kızı; çocuk için vazgeçilmez örnekler olabilir. Onun gibi giyinmeye, onun okuduğu kitapları okumaya, tesettürlü ise onun gibi başörtüsü bağlamaya yahut sivri fikirleri olan bir insan ise, onun fikirlerini benimsemeye başlar.

Küçük yaşından itibaren evlâdımızı “sâlih ve sâdıklarla beraber” bulundurma hassasiyeti taşımalıyız. Bu beraberlik, illâ fizikî beraberlik olmayabilir. Meselâ şehrimizdeki enbiyâ, evliyâ yahut tarihî şahsiyetlerin kabir ve türbelerini ziyaret etmeli, yavrularımıza onların sevgisini aşılamalıyız

Sohbet ortamları,“vasıflı”arkadaş ortamları, ilim meclisleri; çocuğumuzu küçük yaşta götürmemiz gereken yerlerdir. Sohbette durmasa, ağlasa da belki diğer odaya geçip yavrumuzun gönlünü alarak sakinleştiririz. Bir-iki denemeden sonra sohbetin, ilim meclisinin feyiz ve bereketi o körpe yüreği sarar.

Böyle bir ortamda yetişen evlat, ergenliği de gençliğini de yaşından beklenen bir olgunluk ve sâkinlikle geçirir. Küçük yaşlardan itibaren evlâdını güzel ortamlarda yetiştiren anne-babalar da ergenlik paniğine girmez,“Neyi, nasıl yapsam?” derdine düşmez. Çünkü kişilik ve kimliğini oluşturan tohumlar, tam vaktinde doğru insanların elinde ve doğru ortamlarda atılmıştır.

Burada zikretmiş olduğumuz sohbet ortamı ilim meclisleri camilerdir cami dışında camiden daha büyük sohbet ortamı ilim meclisi olamaz Çocuklarımızı küçük yaşlarda camiyle cami cemaati ile tanıştıralım ki ileride başka cemaatlere tarikatlara bir takım kimliği belirsiz yerlere müptela olmasın aklı ilmini dinini başka şahıslara şarlatanlara gidip götürüp satmasın bir tane herifin peşine takılıp onun her söylediği sözü tasdik etmesin inşallah

Günümüzde çocuklarımızı etiketli, isim yapmış, pahalı okullara göndermeye dair bir merak var. Eğitimde kalite, elbette olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Fakat bu kalitenin içinde aramamız gereken öncelikli bazı hususlar yok mudur? Meselâ öğretmeni namaz kılan bir insan mıdır? İslâm’ı ne kadar sever, ne kadar temsil eder? Bunun derdine hiç düşüyor muyuz? 

Yoksa ne kadar kitap okutan, kaç tane soru bankası bitirten öğretmen var; öncelikle bunların peşinden mi gidiyoruz?! Öğretmen merhametli mi, yoksa egosu kabarmış, kariyer derdine mi düşmüş? Buna hiç bakıyor muyuz? Çocuğumuzu nelerle meşgul ediyoruz?

Her insanın yaratılış özellikleri farklıdır. Kimi çocuk sanata meyillidir, kimi spora, kimi fikrî-ilmî mevzulara kafa yorar. Çocuğumuzu tanıyıp fark edebilmek esastır. Bunu da en iyi başarabilen, ebeveyndir, özellikle annedir.

Çocuğumuzu istîdâdı ölçüsünde, hayırlı meşguliyetlere alıştırmalıyız. Bu, onu hem maddî hem mânevî mânâda diri tutar, kendisine pozitif enerji ve artı bir değer olarak döner, hem de boş vakit gibi mânâsız bir mefhumu olmaz çocuğun Bir işten başka bir işe yönelmenin Kur’ânî güzelliğini hissedip hissettirir.

Nebevî terbiyeye uyarak evlat yetiştirme yolunda adımlar atarsak, Rabbimiz bu adımları bereketlendirecek; bire onla, bire yedi yüzle karşılık verecektir.

Her ne yaparsak yapalım, bebeklikten çıkar çıkmaz çocuğumuza uygulama yaptırmaya başlayalım. En azından o duyguyu tattıralım ki, taklit tahkike dönüşsün. Namaz kılma uygulamasını, abdesti, tekne orucunu; anneler, tesettürü tanıtma çalışmalarını henüz okul öncesi dönemde başlatmalıdırlar.

Daha küçük!” sözü, çok büyük bir sözdür. Sonra“Dövsem de anlamıyor!”serzenişleri alır başını gider. Hele ki ergen için dayak, aslâ bir eğitim aracı olarak kullanılmamalıdır. Ters tesir de oluşturur.

Bilhassa ibadetlerde bu yola başvurulmamalı, bu yöndeki hadîsi doğru tercümelerden açıklamalarıyla tekrar tekrar okuyarak“toplumsal ezber”bozulmalıdır. Küçükken yapılacak şeyler, zaten alıştırma maksatlıdır. Zira onlar henüz mükellef değildir. Mükellefliğe yapılacak yatırımlardır. Tohum atmak gibi düşünülebilir.

Tekrar hatırlatalım ki, bu dönem geçicidir, er veya geç bitecektir. Sağduyuyu kaybetmeden, çocuğumuzla yakından alâkadar olarak geçirilecek bir ergenlik, sağlıklı yuvaların kurulmasına, güzel âilelerin oluşmasına da çok sağlam bir temel oluşturacaktır.

Rabbimiz, bizi ve neslimizi zamanın kötülüklerinden muhafaza buyursun. İnşallah

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com @Salihkebapcii

4 Aralık 2018 Salı

AYETLERLE CEHENNEME GİRECEK OLAN 25 SINIF İNSAN


Ahiret yurdunun ceza yeri olan cehenneme girecek olan insanları bizzat Cenab-ı Hak Kur’an’da haber vermiştir. İşte ayetler ışığında cehenneme sürükleyecek o günahlar

1) “Allah’a ortak koşanlar.”

Sonra onlara: Allah’ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek. Onlar da: Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk, diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!”(Mü’min Suresi, 73- 76)

2) “Allah’a ve Rasulüne asi olanlar.”

Kim Allah’a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.”(Nisa Sûresi 14)

3) “Ahireti inkâr edenler.”

Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. «Evet!» derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır. Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir.”(A’raf Sûresi 44-45)

4) “Ayetleri yalanlayan ve büyüklenerek onlardan yüz çevirenler.”

Âyetlerimizi yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”(A’raf Sûresi 36)

5) “Allah’a ibadetten yüz çevirenler.”

Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”(Mü’min Suresi, 60)

6) “Kitabı ve Rasullere gönderileni yalanlayanlar.”

Onlar, Kitab’ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!”(Mü’min Suresi, 70)

7) “Allah yolundan alıkoyanlar.”

Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir.”(A’raf Sûresi 45)

8) “Kâfirler.”

(Resûlüm!) İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!” (Âl-i İmran Sûresi 12)

9) “Kıyameti inkâr edenler.”

Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.”(Furkan Sûresi 11)

10) “Cehennemi yalanlayan fasıklar.”

Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.”(Secde Sûresi 20)

11) “Din hesap gününü inkâr edenler.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk,(Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, Ceza gününü de yalan sayıyorduk”(Müddessir Sûresi 40-46)

12) “Büyüklük taslayanlar.”

Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?”(Zümer Sûresi 60)

13) “Müsrifler ölçüyü taşıranlar."

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah’adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.”(Mü’min Sûresi 43)

14) “Büyük günah işlemekte direnenler.”

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.”(Vakıa Sûresi 46)

15) “Mal toplayıp sayan ve malının kendini ebedi kılacağını sananlar.”

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.(O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.“(Hümeze Sûresi 1 – 7)

16) “Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar.”

Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!”(Tevbe Sûresi 34)

Tevbe suresinin 34.ayetinin günümüzdeki karşılıkları cemaatler ve tarikatlerdir bir yerlere çalışmak suretiyle insanları Allah'ın yolundan uzaklaştıran hocalar din adamları hoca görünümlü din adamı görünümlü din tüccarlarıdır 

17) “Yeryüzünde haksız yere şımaranlar ve böbürlenenler.”

Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!” (Mü’min Sûresi 75-76)

18) “Allah yolunu eğip bükmek isteyenler.”

Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A’râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: «Selâm size!» diye seslenirler.”(A’raf Suresi 45)

19) “Zalimler.”

Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri böyle cezalandırırız!”(A’raf Sûresi 41)

20) “Azgınlar.”

Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.”(Sad Sûresi 55)

21) “Dalalet üzere olan atalarını takip edenler.”

Onlar orada tartışırken benim mele-i a’lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor.”(Saffat Sûresi 69 – 70)

22) “Arkadan çekiştirip yüze karşı eğlenenler.”

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.(O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır.Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.“(Hümeze Sûresi 1 – 7)

23) “Yoksulu doyurmayanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk“(Müddessir Sûresi 40-44)

24) “Batıl ve boş işlerle uğraşanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,Yoksulu doyurmuyorduk,(Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk“(Müddessir Sûresi 40-45)

25) “Namaz kılmayanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik“(Müddessir Sûresi 40-43)

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com /@Salihkebapcii

Görüntüleme Sayısı