Ahirette mahzun olmamak için, bugün hem kendi istikâmetimize dikkat etmeli, hem de bilhassa ciğerpârelerimiz olan evlâtlarımızı Allâhʼın birer emâneti bilip küçük yaşlarından itibaren mânevî terbiyeleriyle güzelce alâkadar olmalıyız.
En
merhametli anne-baba; evlâdını Kur’ân ve Sünnet terbiyesiyle,
asıl istikbâl olan âhirete hazırlayan anne-babadır. İnsanın,
evlâdına bırakabileceği en kıymetli mîras, güzel bir İslâm
şahsiyet ve karakteridir.
Çocuklara
ve gençlere gösterilecek şefkat ve merhamet, hayatı sadece bu
dünyadan ibaretmiş gibi görerek onların karınlarını doyurup
güzel el-biseler giydirmek, nefislerini eğlendirmek, ten
rahatlarını temin etmek değildir.
Bilâkis
asıl şefkat ve merhamet, onların evvelâ ruhlarını doyurmaktır.
Böylece ebedî istikbâllerini bir azap faslı olmaktan kurtarıp
sonsuz bir saâdet baharı kılacak mânevî değerleri geç kalmadan
şahsiyetlerine kazandırmaktır.
Bu
itibarla, Allâhʼa ve âhirete îmân eden merhametli bir anne-baba,
evlâtlarının dünya ile âhiret saâdeti karşı karşıya
geldiğinde, hiç tereddüt etmeden dünyayı elinin tersiyle iter ve
âhireti tercih eder. Deryayı bırakıp damlanın tâlibi olma
ahmaklığına düşmez.
“–Evlâtlarım
bu dünyada tıka basa doysun da, isterse âhirette zehir-zıkkım
yesin!” diyemez.
“–Bugün
dünyevî istikbâli parlak olsun da, varsın âhirette yüzü
karalardan olsun!” diyemez…
Günümüzde
ise evlâtların iyi bir istikbâli olsun diye dünyevî tahsillerine
büyük bir ehemmiyet verilip bu yolda gereken “vakit, nakit ve
emek” fazlasıyla sarf edilirken, onların ebedî saâdetini temine
medâr olacak dînî tahsillerine ise -maalesef- lüzûmu kadar
ehemmiyet verilmiyor.
Dünyevî
diplomalar yanında, uhrevî diplomalara dikkat edilmiyor. Çocukları
yaz tatilinde bir-iki aylığına kalabalık bir câmiye göndermek,
kâfî zannediliyor. Hâlbuki dînî tahsili bu kadar basit görmek,
kalpteki îman zaafının acı bir göstergesidir.
HER
ANNE-BABANIN KENDİSİNE SORMASI GEREKEN SORULAR
O
hâlde bugün bilhassa mütedeyyin anne-babalar, başlarını iki
ellerinin arasına alıp düşünmelidir
1-İstikbâli
veren kim? Gerçek istikbâl dünyada mı, âhirette mi?..
2-Acaba
evlâtlarımızın güzel bir eğitim alıp şu fânî hayat
çarşısında iyi bir noktaya gelmesini arzu ettiğimiz kadar,
ebediyet yurdu âhirette de güzel bir makâma ermelerini arzu ediyor
muyuz?
3-Evlâtlarımız
gerçekten bizim evlâdımız olarak mı yetişiyor? Onların
şahsiyet ve karakterini hangi çevreler şekillendiriyor?
Onların
gönüllerinde, ideallerinde, hedeflerinde hangi modeller, hangi
şahsiyetler var?
Çocuklarımız
mı televizyon, internet, bilgisayar ve cep telefonlarını
kullanıyor; yoksa bu cihazlar mı evlâtlarımıza kumanda ediyor?!.
4-Elbette
her anne-baba, yavrusunu en güzel kıyafetler içinde görmek ister.
Fakat âhiret inancına sahip bir ebeveyn, evlâdını öbür âlemde
Cennet
ipeğinden atlas kaftanların mı, yoksa Cehennemʼin yalaz yalaz
ateşinin mi saracağı endişesiyle daha fazla meşgul olur.
Bu
yüzden yavrularına tesettür hassâsiyeti kazandırabilmek için,
daha küçük yaşlarından itibâren onları Cenâb-ı Hakk’ın
râzı olacağı ölçüler içinde giyinmeye alıştırır.
Peki
bizler, yavrularımızın toplum içine çıkarken, fânîler
tarafından garip-senmemesi için giyim-kuşamlarına gösterdiğimiz
îtinâ ve dikkati, acaba ilâhî huzûra çıkacağı gündeki
vaziyetleri için de sergileyebiliyor muyuz?
5-Evlâtlarımızın
zâhirî görünüşünü güzelleştirmek için gösterdiğimiz
gayretler mi, yoksa gönül dünyalarının Kur’ân ve Sünnet
ikliminde ye-şermesi için sergilediğimiz gayret ve fedakârlıklar
mı daha ön plânda?
Hayırla
Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı
İlahiyatçı Eğitimci Yazar
Salih
Kebapçı Twitter.com/@Salihkebapcii