Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

8 Kasım 2018 Perşembe

KUL HAKKI İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER


Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği bir hakkı çiğnemek, büyük günahlardandır Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur. 

Kul hakkını affetmeyi, zulme uğrayan kulunun irâdesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ hakkını yediği kimseden helâllik alması şart koşulmuştur.


Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır

Şehîdin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını Allah Teâlâ mağfiret eder.” (Müslim, İmâre, 119)

Canını Allah yolunda kurbân eden şehît için durum böyle olursa diğer insanların çiğnedikleri kul haklarını helâlleşmeden affettirmelerinin mümkün olmadığı açıkça anlaşılır.

Cenâb-ı Hak, kul hakkından nehyederek şöyle buyurur

Aranızda mallarınızı bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, mallarınızı hâkimlere rüşvet olarak vermeyin.” Bakara 188

Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret hâli müstesnâ, mallarınızı bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda yemeyin…”Nisâ 29

Bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem

“–Yalan yemin ile bir Müslümanın hakkını alan kimseye Allah -celle celâlühû- Cenneti harâm eder ve Cehennemi farz kılar.”buyurmuştu.

“–Az bir şey olsa da mı yâ Resûlallâh?” diye sordular. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem

“–Erak ağacından bir çubuk da olsa!”buyurdu ve bu sözünü üç defâ tekrarladı. Müslim, Îmân, 218 Muvatta Akdiye 11

Kul hakkı yemenin, Âhiretteki acıklı âkıbetini haber veren Allah Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur

Bir kısım insanlar, Allâh’ın mülkünden haksız bir sûrette mal elde etmeye girişirler. Hâlbuki bu, kıyâmet günü onlara bir ateştir, başka bir şey değil.”
Buhârî, Humus, 7

Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”

Buhârî Mezâlim 10 Rikâk 48

Yine bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem ashâbına

“–Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sormuştu. Onlar

“–Bize göre müflis, parası va malı olmayan kimsedir.” şeklinde cevap verdiler. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu

“–Şüphesiz ki ümmetimin müflisi şu kimsedir: Kıyâmet günü namaz, oruç ve zekât sevâbıyla gelir. Fakat şuna sövdüğü, buna zinâ isnâd edip iftirâda bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü ve şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevâbı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sâhiplerinin günahları kendisine yükletilir ve neticede cehenneme atılır.”

Müslim, Birr, 59; Tirmizî, Kıyâmet, 2; Ahmed, II, 303, 324, 372

Kul hakkı yemenin en dehşetli şekli fâiz alıp vermektir. Cenâb-ı Hak, bu şekilde haksızlık yapanlara elim bir azap hazırlamıştır.Bilhassa fâiz yiyenler Allâh’a ve Resûlü’ne karşı harp îlân etmiş olurlar ve Kıyâmet günü kabirlerinden şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar.

Fâiz alanlar, zâhiren çok kazandıklarını zannetseler de, Allah Teâlâ fâizli kazançların bereketini giderir ve fâizi mahveder; helâl yollarla yapılan ticâreti ise bereketlendirir. Fâiz yiyen günahkâr kulları da hiç sevmez.

Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in beyânına göre fâiz, insanı helâke sürükleyen yedi günâhtan biridir.Fâiz yiyene, yedirene, bunlar arasındaki sözleşmeyi yazana ve şâhitlik yapana Allah Teâlâ lânet eder.

Fâizle elde edilen mal da, nihâyetinde azalıp yok olmaya mahkûmdur.Fâiz alanların Âhiretteki acıklı hâlleri Peygamber Efendimiz’e gösterilmiş, onların kan kırmızı bir nehirde taş yiyerek yüzdükleri ifâde edilmiştir.

Buhârî, Tâbir, 48
Hassas davranıp dikkat edilmediğinde, ticâret ve alışverişte de çok defâ kul hakkı yenmektedir. Cenâb-ı Hak şöyle îkaz buyurur

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terâzi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.” İsrâ, 35

Yazıklar olsun ölçü ve tartıya hîle karıştıranlara! Onlar insanlardan bir şey ölçerek aldıklarında tastamam alırlar. Satarken ise eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltileceklerini hiç akıllarına getirmiyorlar mı? Öyle bir gün ki, insanlar o günde Âlemlerin Rabbi’nin huzûrunda dîvan duracaklardır.” Mutaffifîn, 1-6

Ümmeti üzerine hassâsiyetle titreyen Peygamber Efendimiz, onları devamlı olarak maddî ve mânevî tehlikelere karşı îkaz buyurmuştur. Nitekim bir gün ölçek ve terâzi kullananlara şöyle hitâp etmişti

Sizler, önceki kavimleri helâk eden iki işi üzerinize almış bulunmaktasınız!”

Tirmizî, Büyû, 9/1217

Allah ve Resûlü’nün îkaz ve irşadlarını gözardı edip alışverişte hassas davranmayanlar, nihâyetinde helâke sürüklenirler. Çünkü mazlûmun duâsı makbûl ve âhı da müessirdir. Unutmayalım

Kul hakkı yemenin daha tehlikeli bir çeşidi de, toplumun ortak hakkı olan devlet ve vakıf mallarını haksız yere gasbetmek ve uygunsuz bir şekilde kullanmaktır. VAKIF MALI DEVLET MALI KUL HAKKIDIR

Bu haksızlık daha tehlikelidir. Çünkü sonunda pişman olunsa bile helâlleşecek bir muhâtap bulmak mümkün değildir. Zîrâ o malda herkesin hakkı vardır.

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com @Salihkebapcii-Salihkebap1@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüntüleme Sayısı