İnsanın üzerinde Allah’ın hakları olduğu gibi kulların da hakları vardır. Cenâb-ı Hak her insana bir takım haklar ve nimetler bahşetmiştir. Bunlara yönelik yapılan bir haksızlık, karşılıksız kalmaz ve cezayı îcâb ettirir. Meselâ, birinin canına ve malına zarar vermek, şeref ve haysiyetini lekelemek, şakayla da olsa üzmek ve korkutmak, aldatmak, rüşvet alıp vermek, borcunu geciktirmek, lüzumsuz yere vaktini almak gibi hususlar hep kul hakkını ihlâl etmektir. Cenâb-ı Hak, insanları kul hakkından nehyederek şöyle buyurur
“Mallarınızı
aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin! İnsanların mallarından bir
kısmını, bile bile haksız yere yemek için, onları hâkimlere
rüşvet olarak vermeyin!”(Bakara,
188; Nisâ, 29)
Kul
hakkı yemenin en tehlikeli çeşidi, devlet
ve vakıf
malı gibi
âmmenin ortak hakkı olan şeyleri haksız yere gasbetmek ve
uygunsuz bir şekilde kullanmaktır. Bu haksızlık, ferdî haklara
göre daha tehlikelidir. Zira sonunda pişman olunsa bile bütün hak
sahiplerinden helâllik olmak mümkün değildir.
Bilhassa,insanlar
arasında hüküm vermek ve onları idâre etmek mevkiinde
olanların, kul hakkı mevzuunda son derece hassas davranmaları
gerekmektedir.
Aynı
şekilde, hâkimin huzûrunda başka birinden hak
talep eden kişinin
de gerçekten haklı olup olmadığını iyice düşünmesi îcâb
eder. Zira Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur
“Ben
sadece bir beşerim. Sizler bana muhâkeme olmak üzere geliyorsunuz.
Belki biriniz, delilini getirmekte diğerinden daha becerikli
olabilir ve merâmını daha iyi anlatabilir. Ben de dinlediğime
göre o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kardeşinin hakkını alıp
da birinin lehine hüküm verirsem, ona cehennemden bir pay ayırmış
olurum.”(Buhârî, Şehâdât, 27; Müslim,
Akdiye, 4)
İslâm,
bu tür haklara o kadar ehemmiyet vermiştir ki Yüce Rabbimiz
kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği hâlde kul
hakkını bunun hâricinde tutmuştur. Kul hakkını, zulme uğrayan
kulunun irâdesine bırakmıştır.
Dolayısıyla,
herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ
hakkını yediği kimseden helallik alması şarttır.
Böyle
davranılmadığı takdirde o günah affedilmez ve âhirete
bırakılır. Âhiret ise çok çetin bir gündür. O gün, boynuzsuz
koyun bile, kendisine zarar veren boynuzlu koyundan hakkını alacak
ve kimsenin hakkı kimsede kalmayacaktır
Cenab-ı
Hak, kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği hâlde
kul hakkını bunun dışında tutmuştur. Kul hakkını affetmeyi,
zulme uğrayan kulunun irâdesine bırakmıştır.
HZ.
ÖMER’İN (R.A.) KUL HAKKI HASSASİYETİ
Hz.
Ömer (r.a) devlet
malı husûsunda çok hassas davranırdı Birgün Beytülmal memuru
temizlik yapıyordu. O esnâda bir dirhem para buldu ve Hz. Ömer’in
çocuklarından birine verdi. Duruma muttali olan halife derhal
memuru çağırdı ve incitecek şekilde azarlayarak
“–Sen
neye dayanarak bunu yaptın? Sen kıyâmet günü beni bir dirhem
için Muhammed Ümmeti ile dâvâlı hâle getirmek mi istiyorsun?”
dedi.
Dört
halîfeden sonra Ömer
bin Abdülaziz Hazretleri
de adâletiyle ve hakka riâyetiyle temâyüz etmiş ve 5. halîfe
ünvânına lâyık görülmüştü. O, huzûrunda âmmeye ait misk
tartılırken herkesten fazla koku almamak için burnunu tıkardı.
“–Niçin
böyle yapıyorsun?” diyenlere
“–Zaten
bundan istifade, kokusunu almakla olur” derdi.
(Gazâlî,İhyâu
ulûmi’d-dîn,II,
168)
KUL HAKKININ ÖNEMİ
Müslümanların
kişilik inşası, elinden ve dilinden başkalarının zarar
görmemesi bilincini kuşanarak başlayacaktır. İslam toplumunun
rahmet toplumu olması, yani Allah Rasulü -s.a.-nün evrensel rahmet
misyonuna layık toplum haline gelmesi, Müslüman’ın tüm
başkaları için cennet olması ile mümkündür.
EŞİNİZLE
HELALLEŞTİNİZ Mİ?
Eşinizle
helalleştiniz mi? Onun hiç gönlünü kırmadınız mı yoksa? Hiç
incinmedi mi sizden? Hiç hakkı geçmedi mi size? Elinizi şiddetle
kaldırmak değil, sert bir söz bile söylemediniz mi? Onurunun
kırıldığını hiç hissetmedi mi sizin davranışlarınızla?
Yoksa helallik garanti mi? Nasıl olsa ahirette yakanıza
yapışmayacağını, sizi orada utandırmayacağı, utanmanızdan
üzüleceği noktasında garantiye sahip misiniz?
ÇOCUKLARINIZLA
HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Çocuklarınızla
helalleştiniz mi? Onların sizin üzerinizdeki haklarını biliyor
musunuz? Onları yerine getirdiğinizden emin misiniz? Onların bir
mü’min olarak yetişmeleri konusunda gerekli itinayı gösterdiniz
mi? Yüreklerine şeytan ortak olduğu için ateşe doğru
sürüklenmeleri halinde, elleri yakanızda olmaz, öyle mi?
ANNE
BABANIZLA HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Anne-babanızla,
dede – ninenizle helalleştiniz mi? Öf bile demediniz muhakkak.
Yaşlandıklarında, size nasıl küçükken rahmet kanatlarını
germişlerse siz de rahmet kanatlarını gerdiniz üzerlerine… Asla
incitmediniz. Bir dediklerini iki etmediniz.
Ama
gene de bir sorun yüreğinize, sizi 9 ay 10 gün karnında taşıyan,
sizin için saçını süpürge eden annenizin, sizin gül yüzünüz
solmasın diye ömrünü törpüleyen babanızın üzerinizdeki
haklarını bütün bütün yerine getirdiğinizden emin misiniz?
Öyleyse
neden kaçar kişi o gün, kendi kardeşinden, annesinden,
babasından, eşinden ve çocuklarından? İnsan neden başının
derdine düşer o gün? Her insanı yeterince meşgul edecek iş
nedir o gün?
KOMŞULARINIZLA
HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Komşularınızla
helalleştiniz mi? Evinizin dumanından bile rahatsız olmadı
komşularınız öyle mi, gecenin ilerlemeyen vakitlerinde yaptığınız
gürültüden kundaktaki bebelerinin uyanmadığından eminsiniz,
yani.
Pişirdiğiniz
kebabın kokusu çocuklarının yüreklerine kadar ulaştı ve o
çocukların içi çekmedi, öyle mi? Burada bir hak – hukuk
oluşmadığı konusunda kesin kanaatiniz var.
Komşuluk
hukukunu sonuna kadar yerine getirdiniz. Allah’ın, “komşuları
neredeyse size mirasçı kılacağı” bir hak-hukuk çerçevesi
içinde yaşadınız bütün zamanlarda… Öyle mi?
İŞ
YERİNDE ÇALIŞTIRDIĞINIZ İŞÇİLERLE HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-İş
yerinizde çalıştırdığınız işçilerle helalleştiniz mi?
Sizin üzerinizde hiç hakları kalmadı, öyle mi? Ücretlerini
hakkaniyet içinde belirlediniz, onların sizin vereceğiniz işe
muhtaç olduklarını, onlar gibi başka binlerce insan
bulabileceğinizi, dolayısıyla hiçbir pazarlık güçlerinin
bulunmadığını düşünüp, onların bu durumlarını ücret
pazarlığında en aza razı etmek için kullanmadınız
Çalıştırırken
mesai saatleri konusunda son derece hassas davrandınız. Bir saniye
bile haklarının geçmesini istemediniz. Gönülleri hoştur
çalışanlarınızın. Onlarla ilgili en küçük bir yük
götürmezsiniz ebedi hayata… Öyle mi?
İŞ
SAHİBİ İLE HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Çalıştığınız
iş yerinin sahibi ile helalleştiniz mi? Size verilen ücretin
hakkını vermekte misiniz? Mesai saatleri içinde iş hayatının
gerektirdiğinin dışında başka şeylerle, özel işlerinizle
ilgilenmiyorsunuz değil mi? Aldığınız ücreti helal
ettirdiğinizden eminsiniz yani.
İŞ
ARKADAŞI VE ORTAKLARINIZLA HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Ortaklarınızla
helalleştiniz mi? Birlikte yürüttüğünüz işte, en küçük bir
hak geçmediği konusunda şüpheniz yok yani.
-İş
arkadaşlarınızla helalleştiniz mi? Sigaranızın dumanından bile
rahatsız olmamaları için azami titizliği gösterdiniz. Onları
üzmediniz, onurlarıyla oynamadınız, asla ayaklarına basmadınız
Amirseniz amirliğin gücünü özel duygularınız için
kullanmadınız, memursanız, kimsenin görmediği yerlerde işi
asmadınız, ihmaller yapmadınız.?
KENDİ
BEDENİNİZ VE MALINIZ İLE HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-Kendi
bedeninizle helalleştiniz mi? Size emanet edilen bedeni, emanetin
gayeleri çerçevesinde kullandınız. Onu istismar etmediniz.
Gözlerinizi, kulaklarınızı, beyninizi, kalbinizi, ellerinizi,
ayaklarınızı, ciğerlerinizi, midenizi, onlara “Allahım, nedir
bu benim başıma gelen?” gibi bir feryada sürüklemediniz.
-Malınız
mülkünüzle helalleştiniz mi? Onları size emanet edilen çerçeve
dışında kullanmadınız, içindeki fukara hakkını vermekte ihmal
etmediniz. Malınıza baktığınızda onunla ilişkinizi tertemiz
görmekte, onu mahşer ortamına sırtınızda bir yük olarak
taşımayacağınızdan emin bulunmaktasınız. Malınıza şeytanı
ortak etmediniz yani.
-Evinizle
bu anlamda helalleştiniz mi? Evinizde şeytanın bir kürsü
kurmadığından eminsiniz. Evinizin kimi köşelerini şeytana
kiralamadınız. Eviniz sizden şikayetçi olmayacak. Eviniz, bir
“Müslüman evi” duruluğunda oldu hep. Değil mi?
SİZİN
İLE MUHATAP OLAN HER NE VARSA HELALLEŞTİNİZ Mİ?
-İçinde
yaşadığınız şehrin halkı ile helalleştiniz mi? Şehrin havası
ile, suyu ile, ağacı – çiçeği ile, kuşu ile, yolu ile,
kaldırımı ile, parkı – bahçesi ile, sokağı ile, başka
insanların hakkına girmeden ilişki kurduğunuzdan emin misiniz?
Evinizin
bacasından, ya da aracınızın eksozundan çıkan kirli hava, kaç
kişinin ciğerine doldu, böyle bir kaygınız var mı? Evinizin
çöpünü nereye attınız? Elinizdeki sigara izmaritini atmakla,
şehir halkı ile bir hukuk ihlali ilişkisi kurduğunuz konusunda
bir kaygı duyuyor musunuz? Nasıl helalleşeceksiniz koca şehir
halkı ile?
-Fabrikanızın
yanından akan nehirdeki balıklarla helalleştiniz mi? Hani
fabrikanızdan çıkan zehirli atıklar oradaki balıkların canına
okudu ya… Farkında mısınız? Irmak boyunca yaşayan tüm
canlılardan, o ırmağın temiz suyundan yararlanması mümkün olan
tüm insanlardan helallik istediniz mi?
-Yuvasını
bozduğunuz kuşlarla helalleştiniz mi? Yurdundan yuvasından
ettiğiniz karınca ile hak – hukuk ilişkisi içine
girebileceğiniz gibi ince bir hesap kafanızı yordu mu?
-Yönetiminiz
altında bulunan insanlarla helalleşme gibi bir derde düştünüz
mü? “Ömer, Ömer, nasıl aldın bu barı (yükü) sırtına sen?”
diye inleyen bir Ömer oldun mu hiç? “Kenar-ı Dicle’de bir kurt
aşırsa bir koyunu, gelir de adli ilahi Ömer’den sorar onu”
denilen şey nasıl bir şey, hangi Dicle’nin kenarında hangi kurt
bir koyunu aşırıyor, ya da memleketin hangi köşesinde bir
insancık, bir çocuk, bir kadın, bir kimsesiz, güçlülerin
istismarına uğruyor, böyle bir kaygı yakıyor mu yüreğini?
Nasıl
hallediyorsun bu konudaki helalleşme işini? Kendi işin için kendi
mumunu, devlet işi için devlet mumunu yakma gibi bir hassasiyet var
mı, devlet işlerini deruhde ederken? Çalmıyorsun, çırpmıyorsun,
yetim malını gözetiyorsun, tüyü bitmedik bebelerin hakkı hukuku
var memleketin en küçük bir varlığında, bunu biliyorsun,
çocuklarının boğazından haram ekmek geçmesin diye
titizleniyorsun, ne güzel
Ama
ya, emrin altındakiler, senin nüfuzunu kullanarak tüyü bitmedik
yetim malına el uzatıyorlar ve vebalini senin üzerine yıkıyorlarsa
Bir devlet yöneticisi, nasıl helalleşir koca memleket halkıyla,
ne zaman helalleşir, bir fikrin var mı?
-Öğrencilerinle
helalleştin mi? Onlara, yarın ebedi hayatta, hesap anında, seni
utandırmayacak şeyler öğrettiğinden emin misin? Öğrencilerine
iyi şeyler öğretmek için sana tahsis edilen zamanı iyi – doğru
kullandın mı?
-Öğretmenlerinle
helalleştin mi? Onlarla ilişkin “Bana bir kelime öğretenin kırk
yıl kölesi olurum” gibi bir muallim hukuku hassasiyeti içinde
mi?
-Arasıra
hayat kitabına bakıyor musun? Orada “kul hakkı” adına açılmış
bir başlık var mı? Altında neler yazılmış? Fi tarihinde, taş
atıp ayağını kırdığın köpeğin feryadları da kaydedilmiş
mi? Kırda bayırda dolaşırken, falancanın bahçesinden kopardığın
bir elma da kaydedilmiş mi oraya?
Falancanın
evine baktın izni olmadan, o da var mı? Falanca hakkında,
hoşlanmayacağı şey söyledin gıyabında Alay ettin göz kaş
işaretiyle Allah Allah, bütün bunlar kaydedilmiş öyle mi? Kim
kaydetmiş olabilir bu minik minik şeyleri?
İSLAM-MÜSLÜMAN
VE KUL HAKKI
-Ama
din demek, bu demek: Yaratan’ın ve Halikın yarattıklarının
hukukunu gözetmek demek din. Halik-ı zülcelal, İslam’la,
yarattıklarının hukuku, sulh ve selamet içinde olsun istemiş.
Müslüman demek, elinden ve dilinden başkasının zarar görmediği
insan demek. Müslüman demek, kendisine yapılmasını istemediği
bir şeyi başkasına yapmayan insan demek. Yani ötekini kendi
varlığı kadar aziz bilen insan demek.
-Bir
İslam ülkesi ki orada, insanlar arasında derin nizalar vardır,
öyleyse orası, kul hakkı disiplini yaralanmış bir İslam
ülkesidir. Orada, kul hakkı disiplininden kopmuş, kişiliği
yaralı Müslümanlar vardır.
-Müslümanların
kişilik inşası, elinden ve dilinden başkalarının zarar
görmemesi bilincini kuşanarak başlayacaktır. İslam toplumunun
rahmet toplumu olması, yani Allah Rasulünün evrensel rahmet
misyonuna layık toplum haline gelmesi, Müslüman’ın tüm
başkaları için cennet olması ile mümkündür.
Ne
mutlu kendi kişiliğini cennetin dünyevi yansıması haline
getirenlere…
Hayırla
Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı
İlahiyatçı Eğitimci Yazar
Salih
Kebapçı Twitter.com /@Salihkebapcii-Salihkebap1@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder