Aziz
Dostlar Bir imtihan sahnesi olan bu dünyanın fânîliğini insan,
yaşadığı süre içerisinde pek çok kez tecrübe ediyor ve
sınırlı bir zaman için bu dünyada olduğunu da yakînen biliyor.
Görmezden gelinmeyecek bir hakikat olan fânîliği içinde
barındırmasına rağmen, bâkî olma hevesini de nefsinde bir türlü
yenemiyor.
Hattâ
bu bâkî olma hevesinin arkasından bir ömür boyu koşuyor. Bazen
ölümü yok edecek ilâçlar/iksirler bulmaya çalışıyor; bazen
adını yaşatacak faydalı veya faydasız eserler ortaya koymak için
çırpınıyor. İnsanı,
rûhunda bulunan bu ebedî hayat hasretiyle kuşatan dînimiz, ona
sonsuzluk yurdunun anahtarlarını sunuyor.
Gerçekten
insanın bedenî tarafı ne kadar türâbî, basit, süflî ve
nefsânî ise, rûhu da o kadar karmaşık, mânevî ve ebediyet
âşığıdır. İnsanın sonsuzluğa olan özlemi, bedeninin arzusu
değil, rûhunun hasretidir.
ruh,
ebediyet yurdunun bu dünyadaki tecellîlerinden biridir. Onun için
ruh, bu dünyaya yabancıdır. Onun için ruh, bu dünyada esir ve
boynu büküktür.
Kıymetli
Dostlar Rûhu güldürecek, onu mutlu edecek en büyük iksir;
sonsuzluk yurdunun reçetesi olan Kur’ân’dır. Kur’ân, ilâhî
kelâmdır. Kur’ân, insan ilminin, aklının ve vicdanının
önünde eğilmek zorunda kaldığı mûcize bir kitaptır.
O,
içinde tutarsızlık (tenâkuz) bulunmayan, iç içe geçmiş
konularıyla insan ruhunu ve bedenini sarıp sarmalayan, onu
ulvîleştiren yüce bir dâvettir.
O,
Rahmân’ın insan cinsini yüceltmek üzere gönderdiği, “Habl-i
Metîn” yani sapasağlam bir iptir. Tıpkı gökten sarkıtılmış
ve insanı semâya yükselten bir ip Kur’ân insanı, her yönüyle
kuşatır. Bu sebeple o En
büyük ahlâk kitabıdır.
Değerli
Kardeşlerim İnsanın davranışlarını, hattâ duygu, düşünce
ve niyetlerini filtreden geçiren, arıtan, temizleyen bir kitap Bu
kitabı insanlığa getiren Peygamber, Kur’ân diliyle,“Sen
elbette yüce bir ahlâk üzeresin.”(Kalem,
4) buyrularak övülmüştür. O’nunla iç içe geçmiş olan
Kur’ân,“Peygamberin
ahlâkı”;
Peygamber de“Kur’ân
ahlâkı”olmuştur.
Kur’ân, kendisine inananları da bu yüce ahlâka dâvet eder.
Kur’ân,
bir hayat kitabıdır.
Hayatın her alanını kuşatan, her türlü karanlık ve kasvete
ışık tutan mesajlar verir. İnsan hayatının en mutlu bir şekilde
sürdürülmesi için reçeteler sunar.
Sevgili
Dostlar İnsanın insanla, insanın âlemle, insanın Allah Teâlâ
ile münasebetlerini düzenler. Kur’ân, hayatın sınırlı
alanlarına hapsedilmiş, bir âyin/merasim kitabı değildir. O,
hayatın bütününe hitap eder.
İki
cihan saâdetini temin edecek esaslar koyar. İnsanın kendisiyle ve
çevresiyle barış içinde yaşayacağı bir düzenin ölçülerini
tesis eder. Kur’ân, tarihin ve hayatın akışını değiştirmeye
ve onu hayra-güzelliğe doğru çevirmeye tâlip olan bir kitaptır.
Muhterem
Kardeşlerim Kur’ân, bir duâ ve ibadet kitabıdır. Kur’ân,
insanın acziyetini ve Rabbinin büyüklüğünü hatırlatan kulluk
kitabıdır. O, hem okunmasıyla ibadet edilen, hem de ibadetin nasıl
yapılacağını öğreten bir kitaptır. İnsanı kula kulluktan
kurtarıp Allâh’a kulluğa ulaştıran yüce bir kitaptır.
Aziz
Kardeşlerim Kur’ân, bir muâmelât kitabıdır. Kur’ân
ferdi mükemmel bir davranış güzelliğine ulaştırdığı gibi,
onun çevresi ve toplumuyla münasebetlerini de tesis eder.
Güzel
insanların güzel toplumlar kurarak huzur içinde yaşamasının
esaslarını öğretir. Gerektiğinde
bu düzeni tesis etmek için ceza ve kurallar (ukûbât) da koyar.
Değerli
Dostlar Kur’ân, bir nasihat ve tavsiyeler kitabıdır.
İnsanlara emir ve yasaklar konusunda hassas olmalarını,
nefislerine esir düşmemelerini, dünyayı âhirete tercih
etmemelerini, dünyada imtihana çekildiklerini hatırlatan, onları
çeşitli tehlikelerden koruyan bir nasihat ve tavsiyeler kitabıdır.
Kur’ân
bu tavsiyelerini, tarihten ve hayattan seçtiği canlı örneklerle
müşahhas kılar ve insanı sıkmadan, aklına ve gönlüne
güzellikler nakşeder.
Kıymetli
Kardeşlerim Kur’ân, ilmî gerçekleri anlatır.Kur’ân,
kâinâtı var eden ve bu mükemmel düzeni hiçbir aksaklığa mahal
vermeden mükemmel bir sûrette sevk ve idare eden Allah Teâlâ’nın
gönderdiği kitaptır.
Bu
yüzden insanlığa gerekli olan ilmî gerçekler, ihtiyaç kadarıyla
bu kitapta yer alır. O, başlı başına bir fizik, kimya, astronomi
kitabı değildir. Böyle bir iddiası da yoktur.
Ancak
Yaratan’ın gönderdiği kitapta, yarattığı varlıklarla ters
düşecek bir ilmî hakikat olmaz, olamaz. O, ilim ve teknolojinin
önünü açmak, ona ufuk vermek üzere ilham verecek birtakım
işaretler barındırdığı gibi, insanlığın henüz keşfedemediği
pek çok gerçeği de bir sır olarak bünyesinde saklar.
O
büyük bir ilim, mânâ ve esrar denizi gibidir. Orada herkes, kendi
akıl, gönül ve ilim kabınca bir şeyler bulur. O, engin bir
ummân, tükenmez bir hazine gibidir. İnsanı tefekküre,
araştırmaya ve keşfetmeye sevk eder.
Sevgili
Dostlar Kur’ân, bize duâyı öğretir.“Duânız
olmazsa, Allah size ne diye değer versin.”(Furkan,
77) âyet-i kerîmesiyle aslında insanı, Allah’tan istemeye sevk
eder. İnsan, acziyetini hisseder ve el açıp sonsuz merhamet ve
lütuf hazinesinden talepte bulunur.
Ama
insan zavallıdır, eksiktir, hatalıdır. Ne isteyeceğini, nasıl
isteyeceğini bilmez. Bazen istememesi gereken şeyleri, ister durur.
İşte Kur’ân, insanın Allah’tan ne isteyeceğini de öğretir.
Onu hatalı isteklerden korur. Ona mutlu olacağı isteklerin neler
olduğunu gösterir.
Daha
önceden Allah’tan neler istendiğini, bunun karşılığında
Allâh’ın kendilerine neler ihsan ettiğini öğretir.
Tekrar edecek olursak, Kur’ân bize bizi anlatır. Nerede olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi
Muhterem
Dostlar Kur’ân bize Allâh’ı tanıtır. O’nun
bizi ne kadar sevdiğini, bize ne büyük lütufları olduğunu ve
bize ne kadar yakın olduğunu
Kur’ân
bizi Allâh’a götürür.O’na
gidecek yoldaki tehlikeleri, tuzak ve düşmanları gösterir.
Bize
karanlıklardan nasıl çıkacağımızı, dost ve düşmanlarımızı
nasıl tanıyacağımızı öğretir. Bugün herkesten ve her şeyden
çok Kur’ân’a muhtacız.
Onun
bizim hastalık ve yaralarımıza derman olacak merhemine muhtacız.
Yolunu kaybeden aklımızı, hassasiyetini yitiren vicdanımızı,
gözleri kör olmuş gönlümüzü onun şifalı ellerine teslim etme
vakti gelmiştir de geçmektedir.
O
bizim elimizden tutarsa, biz de onun canlı bir tefsiri olan
Rasûlullah Efendimiz’in mübârek ellerine yapışabilirsek; başka
bir kılavuza ihtiyacımız kalmaz. O, bizi Rabbimize selâmetle
götürür. Yeter ki, elimiz ve gönlümüz, Kur’ân-ı Kerîm ve
Sünnet’le buluşsun.
HAYIRLA
KALIN ALLAH'A EMANET OLUN
CENABI
HAK YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN
ALLAH'IN
SELAMI RAHMETİ BEREKETİ MAĞFİRETİ ÜZERİNİZE OLSUN
ARAŞTIRMACI
İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR SALİH KEBAPÇI
Twitter.com/@Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder