Çocuklarımız dünya
hayatının süsü, güzelliği, ziyneti ve meyvesidir. Çocuklarımız, Allah’ın
kullarına dünya hayatında vermiş olduğu bir neşedir, sevinçtir. Aynı zamanda
çocuklarımızın Rabb’imizin bizlere emanetidir. Bu emaneti azami derecede,
dikkatli bir şekilde, heba etmeden, ziyana uğratmadan korumalıyız;
kollamalıyız. Çocuklarımız cennete giden yolda Rabb’imizin rızasını kazanmada
bir vesiledir.
Bu vesileyle çocukları iyi-güzel yetiştirmek, onlara terbiye vermek, onları ahlaki yönüyle yetiştirmek gerekir. Kıyamet gününde Rabb’imiz bizlere: ‘‘Ey kulum! Ben sana evlat verdim. Emanetimi ne yaptın?’’ diye sorduğunda gönül rahatlığıyla cevap verebilecek şekilde yetiştirmeliyiz çocuklarımızı. Çocuklarımız bizlere Allah’ın emanetleridir. Hiçbir çocuk, ana babasına Rabb’inin hediyesi değildir. Unutmayalım ki; çocuklarımızdan da kıyamet gününde hesaba çekileceğiz. Kıyamet gününde çocuklarımızdan kaçmamak, onlarla yüz yüze bakabilmek için, onlara dünya hayatında güzelce dini eğitim vermeliyiz. Çocuklarımıza dini eğitim verirken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunlardan birincisi; çocuğun gerek dini gerek sosyal eğitimini ailesinden (anne babasından alması) gerekir. Çocuklarımızın en büyük öğretmeni, hocası; anne-babasıdır. Evvela çocuk eğitimini anne-babasından bilahare; okulda öğretmeninden, hocalarından alması en münasip olanıdır. Günümüzde çocuklarımız eğitimlerini ailesinden anne-babasından almak yerine; anaokullarından, yuvalardan, kreşlerden almaktadır. Bu, çocuğun gelişmesine menfi katkı yapmaktadır. Çocukları, anne-baba dünya hayatına getirir; yine çocukları anne baba büyütür, yetiştirir. Evvela çocuklarımıza gerek dini gerek sosyal hayat eğitimini ailesi vermelidir. Bazı aklı evvel ulemayı kiram çıkıp; ‘‘çocuklar dini eğitimi anne-babasından almasın, gitsin hocalardan tahsil etsin’’ diye beyanda bulunurlar. Kesinlikle yanlıştır, katılmıyorum. Madem çocuk; sosyal hayatı, yeme içme, tuvalet eğitimini ailesinden öğreniyorsa; dini eğitimi de ailesinden öğrenmelidir. Çocuklarımıza evvela dini ve sosyal eğitimi ailesi verdikten bilahare; bilhassa dini eğitimi anne-baba çocuklarına vaktinde vermelidir. Onları küçük yaşlarda dini eğitimle tanıştırmalıdır. Tabii çocuklara dini eğitimin verilme yaşı 4 ile 10 yaş arasıdır. Çocuklarımıza bu yaşlar arasında dini eğitimin verilmesinin verimli olacağı aşikârdır. Yine bazı aklı evvel ulemayı kiram çıkıyor; ‘2 yaşında, 2 buçuk yaşında çocuğa Kuran harfleri öğretilir mi?’ diye sormaya başlıyor. 2 yaşındaki çocuk daha ağzında emzikli, mamayla besleniyor, bezle ile lavabo ihtiyacını görüyor, ağzında çocuğun doğru düzgün dişi çıkmamış. Nasıl Kuran harflerini bu yavrumuz telaffuz eder, merak ediyorum! Günümüzde çocuk eğitiminde aklı evvel zatı muhteremler çoktur. Ulemayı kiram çıkıyor; ‘Efendim! 15 yaşında çocuğu ben hafız yapacağım.’ 17 yaşında da âlim yapar mısın hanım efendi, bey efendi?’ Hiçbir dini eğitim almamış, altyapısı olmayan bir çocuğa değil; hafız, Kuran’ı bile zor öğretir. Kimse umut tacirliği yapmasın. ‘‘Ben çocuğu hafız yaparım, hatta ulema yaparım, hatta Mısır’a halife bile yaparım’’ yalanıyla insanları kandırmasın. Tabii biz bunları yazınca, sosyal medya hemen umut tacirliği peşinden koşan bir takım fani zatlardan medet umanlar tepki gösteriyor. Onlara göre zaten çocuklar her şeyi oluyorlar; ama suni olarak oluyorlar. Tekrar ediyorum: Bir çocuk küçük yaşlarda hiçbir dini eğitim almamış ise; bu çocuktan alim olmaz, hafız olmaz. Bu çocuk, 15 yaşından sonra Kuran-ı Kerim’i zor öğrenir. Lise çağına gelmiş çocuk, hem lise eğitimini hem de hafızlık eğitimini alacak. Kimse, kimseyi kandırmasın. Umut tüccarlığı yapmasın. Olmayacak duaya da amin demesin boş yere. Çocuklarımıza evvela dini eğitim verirken; sırasıyla teorik ve pratik eğitim verilmelidir. Evvela çocuğa, Kuran-ı Kerim öğretilmelidir. Eğer çocukta ezber kabiliyeti varsa; çocuğa, Kuran-ı Kerim parça parça ezberletilmelidir. Hafız olarak yetişmesi münasip olur; bilahare çocuklarımıza Kuran eğitiminden sonra abdest, namaz, oruç gibi temel dini bilgiler öğretilmelidir ve tatbik edilmelidir. Çocuklarımıza yüce Rabb’imizi, Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesellem’i, melekleri, buna benzer kavramları çocuklarımıza oyunla sevdirerek; neşe içerisinde, onları korkutmadan, ürkütmeden, dinden de soğutmadan lisanımünasip ile öğretmeliyiz. Çocuklarımıza temel dini kavramları öğretirken; sadece tek taraflı öğretmemelidir. Mesela Cennet ve Cehennem birlikte anlatılmalıdır. Çocuğa, sadece Cennet’ten bahsedip; Cehennem’i unutturmamalıdır. Yine sevabı öğretirken, günahı; helali öğretirken, haramı da öğretmelidir. Çocuklarımız hem doğruyu hem yanlışı, hem iyiyi hem güzeli, hem kötüyü hem çirkini, hepsini birden öğrenmelidir Çocuklarımıza ahireti anlatırken ise; dünya hayatımızdaki yaşamın karşılığı mükafat ve ecir yerinin olduğunu anlatmalıyız. Dünya hayatında ne yaparsak, nasıl yaşarsak öyle muamele göreceğimiz anlatılmalıdır. Hayaletle, cinle, periyle; çocuklara ahiret hayatı anlatılmaz Çocuklarımıza dini eğitimi aile tarafından zamanında, geç olmadan, fırsat elimizdeyken verelim. Yarın kıyamet gününde ziyana uğrayacak olanlardan olmayalım inşallah. Bu vesileyle bir hususa daha değinmek istiyorum. Çocuklarımız hem dini eğitim almalıdır hem de okul eğitimi almalıdır. Çocuklarımıza dini, işin ehli olan kimselerden öğretmemiz gerekir. Çocuklarımızı anne-babasından sonra, dini eğitim tahsil etmesini istiyorsak; Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı camilerde Kuran kurslarında ilim tahsil etmesini sağlamalıyız. Çocuklarımızı neidüğü belirsiz fani zatlardan medet uman, İslam’ın birlik beraberlik ve kardeşliğini bitiren umut tüccarlığı yapan bir takım cemaat ve tarikatlardan uzak tutalım. Yavrularımızı bu tip yerlere, ‘dini ilim tahsil etsin, dini eğitim alsın’ diye göndermeyelim. Çocuklarımıza dini eğitim zamanında verilmezse ne olur? Çocuklarımız dinsiz, imansız, kafir, mezhepsiz biri olarak yetişir. Evvela ana-babasının, bilahare ülkesinin, devletinin, milletinin, İslam aleminin başına bela olur; kalır hafızan Allah, dini eğitim verilmeyen çocuk; karşımıza vatan haini olarak, terörist olarak bir gün dikilir. Bu hale gelmemek, bu duruma düşmemek için aileler olarak; çocuklarımıza doğru, sağlam, güvenilir, güzel bir şekilde dini eğitim vermeliyiz. Bu dini eğitimleri verirken; çocuklarımızın bizlere Allah’ın birer emaneti olduğu şuuruyla hareket etmeliyiz. Hale hazırda yeri gelmişken bir hususa daha değinmek istiyorum. Çocuklara şiddetle, kötü sözle, hakaretle, bağırtı çağırtı, kavga, niza ile dini eğitim verdiğini sanan ‘aklı evvel hoca müsveddesi’ bile demeye hicap duyduğum, utandığım zatlara gelince: Bunun adı, dini eğitim değildir. Bunun adı, Allah rızasını kazanmak; peygambere ümmet olmak değildir. Bunun adı vahşettir, rezalet, kepazelik, utanılıp sıkılacak bir durumdur. Bu şiddete eğilimli hoca efendi, hoca hanım müsveddelerinden yüce Allah’a sığınırım. Bir ilahiyatçı-yazar ve bir abi olarak; çocuklarımızın hem dini hem okul eğitimi almasını, eğitim verenlerin diplomalı din adamları olmalarını, bilhassa kız çocuklarımızın okumasını, şiddete eğilimi olan kişilerin dini eğitimden atılmasını, dışlanmasını, uzaklaştırılmasını ve diplomalı din adamlarının görev yapmasını sonuna kadar destekliyorum. Çocuklarımıza dini eğitimi şiddet kullanarak verenleri de bir ilahiyatçı-yazar ve bir abi olarak kesinlikle tasvip etmiyorum.
Bu vesileyle çocukları iyi-güzel yetiştirmek, onlara terbiye vermek, onları ahlaki yönüyle yetiştirmek gerekir. Kıyamet gününde Rabb’imiz bizlere: ‘‘Ey kulum! Ben sana evlat verdim. Emanetimi ne yaptın?’’ diye sorduğunda gönül rahatlığıyla cevap verebilecek şekilde yetiştirmeliyiz çocuklarımızı. Çocuklarımız bizlere Allah’ın emanetleridir. Hiçbir çocuk, ana babasına Rabb’inin hediyesi değildir. Unutmayalım ki; çocuklarımızdan da kıyamet gününde hesaba çekileceğiz. Kıyamet gününde çocuklarımızdan kaçmamak, onlarla yüz yüze bakabilmek için, onlara dünya hayatında güzelce dini eğitim vermeliyiz. Çocuklarımıza dini eğitim verirken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunlardan birincisi; çocuğun gerek dini gerek sosyal eğitimini ailesinden (anne babasından alması) gerekir. Çocuklarımızın en büyük öğretmeni, hocası; anne-babasıdır. Evvela çocuk eğitimini anne-babasından bilahare; okulda öğretmeninden, hocalarından alması en münasip olanıdır. Günümüzde çocuklarımız eğitimlerini ailesinden anne-babasından almak yerine; anaokullarından, yuvalardan, kreşlerden almaktadır. Bu, çocuğun gelişmesine menfi katkı yapmaktadır. Çocukları, anne-baba dünya hayatına getirir; yine çocukları anne baba büyütür, yetiştirir. Evvela çocuklarımıza gerek dini gerek sosyal hayat eğitimini ailesi vermelidir. Bazı aklı evvel ulemayı kiram çıkıp; ‘‘çocuklar dini eğitimi anne-babasından almasın, gitsin hocalardan tahsil etsin’’ diye beyanda bulunurlar. Kesinlikle yanlıştır, katılmıyorum. Madem çocuk; sosyal hayatı, yeme içme, tuvalet eğitimini ailesinden öğreniyorsa; dini eğitimi de ailesinden öğrenmelidir. Çocuklarımıza evvela dini ve sosyal eğitimi ailesi verdikten bilahare; bilhassa dini eğitimi anne-baba çocuklarına vaktinde vermelidir. Onları küçük yaşlarda dini eğitimle tanıştırmalıdır. Tabii çocuklara dini eğitimin verilme yaşı 4 ile 10 yaş arasıdır. Çocuklarımıza bu yaşlar arasında dini eğitimin verilmesinin verimli olacağı aşikârdır. Yine bazı aklı evvel ulemayı kiram çıkıyor; ‘2 yaşında, 2 buçuk yaşında çocuğa Kuran harfleri öğretilir mi?’ diye sormaya başlıyor. 2 yaşındaki çocuk daha ağzında emzikli, mamayla besleniyor, bezle ile lavabo ihtiyacını görüyor, ağzında çocuğun doğru düzgün dişi çıkmamış. Nasıl Kuran harflerini bu yavrumuz telaffuz eder, merak ediyorum! Günümüzde çocuk eğitiminde aklı evvel zatı muhteremler çoktur. Ulemayı kiram çıkıyor; ‘Efendim! 15 yaşında çocuğu ben hafız yapacağım.’ 17 yaşında da âlim yapar mısın hanım efendi, bey efendi?’ Hiçbir dini eğitim almamış, altyapısı olmayan bir çocuğa değil; hafız, Kuran’ı bile zor öğretir. Kimse umut tacirliği yapmasın. ‘‘Ben çocuğu hafız yaparım, hatta ulema yaparım, hatta Mısır’a halife bile yaparım’’ yalanıyla insanları kandırmasın. Tabii biz bunları yazınca, sosyal medya hemen umut tacirliği peşinden koşan bir takım fani zatlardan medet umanlar tepki gösteriyor. Onlara göre zaten çocuklar her şeyi oluyorlar; ama suni olarak oluyorlar. Tekrar ediyorum: Bir çocuk küçük yaşlarda hiçbir dini eğitim almamış ise; bu çocuktan alim olmaz, hafız olmaz. Bu çocuk, 15 yaşından sonra Kuran-ı Kerim’i zor öğrenir. Lise çağına gelmiş çocuk, hem lise eğitimini hem de hafızlık eğitimini alacak. Kimse, kimseyi kandırmasın. Umut tüccarlığı yapmasın. Olmayacak duaya da amin demesin boş yere. Çocuklarımıza evvela dini eğitim verirken; sırasıyla teorik ve pratik eğitim verilmelidir. Evvela çocuğa, Kuran-ı Kerim öğretilmelidir. Eğer çocukta ezber kabiliyeti varsa; çocuğa, Kuran-ı Kerim parça parça ezberletilmelidir. Hafız olarak yetişmesi münasip olur; bilahare çocuklarımıza Kuran eğitiminden sonra abdest, namaz, oruç gibi temel dini bilgiler öğretilmelidir ve tatbik edilmelidir. Çocuklarımıza yüce Rabb’imizi, Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesellem’i, melekleri, buna benzer kavramları çocuklarımıza oyunla sevdirerek; neşe içerisinde, onları korkutmadan, ürkütmeden, dinden de soğutmadan lisanımünasip ile öğretmeliyiz. Çocuklarımıza temel dini kavramları öğretirken; sadece tek taraflı öğretmemelidir. Mesela Cennet ve Cehennem birlikte anlatılmalıdır. Çocuğa, sadece Cennet’ten bahsedip; Cehennem’i unutturmamalıdır. Yine sevabı öğretirken, günahı; helali öğretirken, haramı da öğretmelidir. Çocuklarımız hem doğruyu hem yanlışı, hem iyiyi hem güzeli, hem kötüyü hem çirkini, hepsini birden öğrenmelidir Çocuklarımıza ahireti anlatırken ise; dünya hayatımızdaki yaşamın karşılığı mükafat ve ecir yerinin olduğunu anlatmalıyız. Dünya hayatında ne yaparsak, nasıl yaşarsak öyle muamele göreceğimiz anlatılmalıdır. Hayaletle, cinle, periyle; çocuklara ahiret hayatı anlatılmaz Çocuklarımıza dini eğitimi aile tarafından zamanında, geç olmadan, fırsat elimizdeyken verelim. Yarın kıyamet gününde ziyana uğrayacak olanlardan olmayalım inşallah. Bu vesileyle bir hususa daha değinmek istiyorum. Çocuklarımız hem dini eğitim almalıdır hem de okul eğitimi almalıdır. Çocuklarımıza dini, işin ehli olan kimselerden öğretmemiz gerekir. Çocuklarımızı anne-babasından sonra, dini eğitim tahsil etmesini istiyorsak; Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı camilerde Kuran kurslarında ilim tahsil etmesini sağlamalıyız. Çocuklarımızı neidüğü belirsiz fani zatlardan medet uman, İslam’ın birlik beraberlik ve kardeşliğini bitiren umut tüccarlığı yapan bir takım cemaat ve tarikatlardan uzak tutalım. Yavrularımızı bu tip yerlere, ‘dini ilim tahsil etsin, dini eğitim alsın’ diye göndermeyelim. Çocuklarımıza dini eğitim zamanında verilmezse ne olur? Çocuklarımız dinsiz, imansız, kafir, mezhepsiz biri olarak yetişir. Evvela ana-babasının, bilahare ülkesinin, devletinin, milletinin, İslam aleminin başına bela olur; kalır hafızan Allah, dini eğitim verilmeyen çocuk; karşımıza vatan haini olarak, terörist olarak bir gün dikilir. Bu hale gelmemek, bu duruma düşmemek için aileler olarak; çocuklarımıza doğru, sağlam, güvenilir, güzel bir şekilde dini eğitim vermeliyiz. Bu dini eğitimleri verirken; çocuklarımızın bizlere Allah’ın birer emaneti olduğu şuuruyla hareket etmeliyiz. Hale hazırda yeri gelmişken bir hususa daha değinmek istiyorum. Çocuklara şiddetle, kötü sözle, hakaretle, bağırtı çağırtı, kavga, niza ile dini eğitim verdiğini sanan ‘aklı evvel hoca müsveddesi’ bile demeye hicap duyduğum, utandığım zatlara gelince: Bunun adı, dini eğitim değildir. Bunun adı, Allah rızasını kazanmak; peygambere ümmet olmak değildir. Bunun adı vahşettir, rezalet, kepazelik, utanılıp sıkılacak bir durumdur. Bu şiddete eğilimli hoca efendi, hoca hanım müsveddelerinden yüce Allah’a sığınırım. Bir ilahiyatçı-yazar ve bir abi olarak; çocuklarımızın hem dini hem okul eğitimi almasını, eğitim verenlerin diplomalı din adamları olmalarını, bilhassa kız çocuklarımızın okumasını, şiddete eğilimi olan kişilerin dini eğitimden atılmasını, dışlanmasını, uzaklaştırılmasını ve diplomalı din adamlarının görev yapmasını sonuna kadar destekliyorum. Çocuklarımıza dini eğitimi şiddet kullanarak verenleri de bir ilahiyatçı-yazar ve bir abi olarak kesinlikle tasvip etmiyorum.
HAYIRLA KALIN,
ALLAH’A EMANET OLUN
İLAHİYATÇI-YAZAR
SALİH KEBAPÇI @Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder