Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

19 Aralık 2018 Çarşamba

ERGİNLİK DÖNEMİNDE ÇOCUĞA NASIL DAVRANMALIYIZ


Ergenlik yaşına gelen bir çocuğa, anne baba olarak nasıl davranmak gerekir? Ergenliğe giren çocuğa nasıl davranmalı? Çocuklarda ergenlik döneminde dikkat edilmesi gerekenler hususunu yazımızda söz ettik

15 yaş civarındaki çocuklara, yani ergenlere nasıl davranılması gerektiği, öteden beri bütün anne ve babaların kafalarında yer eden bir sorundur.

-Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!” denilmiş.

İnsanın ünsiyet kurduğu kimseler, onun karakterini belli ettiği kadar, karakterine de tesir eder. Hayvanlarda bile rastlanır bu duruma Ebeveynler olarak arkadaş seçimi noktasında çocuğumuza evvelâ gerekli eğitimi vermeliyiz. Evlâdımızı yetiştirirken rûhunda açıklar bırakmamalıyız.

Evlâdımızda bazı şeyleri eksik bırakırsak, dış ortama çıktığında yahut bizim kontrol edemediğimiz yerlerde, suyun akışı gibi, rûhundaki açlığı, arkadaş ortamıyla dolduracaktır. Bunun için öncelikle evladımızın sevgi dilini bilmeliyiz.

Kimi çocuk, sevdikleriyle temas ettiğinde mutlu olur; kucaklanmak, okşanmak ister. Ama gel gör ki, anne böyle değildir. Çocuk, anneye sarılınca, anne “-Kocaman oldun, yavrum!”deyip çocuğunu kendinden uzaklaştırır.

Hâlbuki nebevî terbiyede dokunmak esastır. Öpmek, koklamak esastır. Çocuk, bunu ev ortamında yaşayamazsa, ya birine dokunacak ya da kendisine dokunulmasına müsaade edecektir. Bu da, Allah korusun, toplumda duymaktan, görmekten imtinâ ettiğimiz hâdiselere yol açacaktır.

Kimi çocuk, âilesiyle vasıflı vakit geçirmekten hoşlanır. Âile onun sevgi dilini yakalayabilirse, çocuğuna doğru yolu çizebilir. Hatalar minimuma iner. İlişkiler sağlıklı ilerler. O yüzden evlâdımızı tanımak, onun gönlüne giden yolları bulmak zorundayız. Bu da anne-baba olmanın en mühim sorumluluklarındandır.

Ergenlikte kilit nokta, belki de budur. Ergen bir genç, hürriyeti doya doya yaşamaya, heveslerini, ideallerini gerçekleştirmeye, kendisini göstermeye müthiş merak duyar. Tâ ki onun elinden tutan bir el olsun. İnsanın fıtratında yer alan “örnek alma temayülü” ergenlikte zirveye çıkar. 

Okuldaki öğretmen, komşu abla veya amca oğlu, teyze kızı; çocuk için vazgeçilmez örnekler olabilir. Onun gibi giyinmeye, onun okuduğu kitapları okumaya, tesettürlü ise onun gibi başörtüsü bağlamaya yahut sivri fikirleri olan bir insan ise, onun fikirlerini benimsemeye başlar.

Küçük yaşından itibaren evlâdımızı “sâlih ve sâdıklarla beraber” bulundurma hassasiyeti taşımalıyız. Bu beraberlik, illâ fizikî beraberlik olmayabilir. Meselâ şehrimizdeki enbiyâ, evliyâ yahut tarihî şahsiyetlerin kabir ve türbelerini ziyaret etmeli, yavrularımıza onların sevgisini aşılamalıyız

Sohbet ortamları,“vasıflı”arkadaş ortamları, ilim meclisleri; çocuğumuzu küçük yaşta götürmemiz gereken yerlerdir. Sohbette durmasa, ağlasa da belki diğer odaya geçip yavrumuzun gönlünü alarak sakinleştiririz. Bir-iki denemeden sonra sohbetin, ilim meclisinin feyiz ve bereketi o körpe yüreği sarar.

Böyle bir ortamda yetişen evlat, ergenliği de gençliğini de yaşından beklenen bir olgunluk ve sâkinlikle geçirir. Küçük yaşlardan itibaren evlâdını güzel ortamlarda yetiştiren anne-babalar da ergenlik paniğine girmez,“Neyi, nasıl yapsam?” derdine düşmez. Çünkü kişilik ve kimliğini oluşturan tohumlar, tam vaktinde doğru insanların elinde ve doğru ortamlarda atılmıştır.

Burada zikretmiş olduğumuz sohbet ortamı ilim meclisleri camilerdir cami dışında camiden daha büyük sohbet ortamı ilim meclisi olamaz Çocuklarımızı küçük yaşlarda camiyle cami cemaati ile tanıştıralım ki ileride başka cemaatlere tarikatlara bir takım kimliği belirsiz yerlere müptela olmasın aklı ilmini dinini başka şahıslara şarlatanlara gidip götürüp satmasın bir tane herifin peşine takılıp onun her söylediği sözü tasdik etmesin inşallah

Günümüzde çocuklarımızı etiketli, isim yapmış, pahalı okullara göndermeye dair bir merak var. Eğitimde kalite, elbette olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Fakat bu kalitenin içinde aramamız gereken öncelikli bazı hususlar yok mudur? Meselâ öğretmeni namaz kılan bir insan mıdır? İslâm’ı ne kadar sever, ne kadar temsil eder? Bunun derdine hiç düşüyor muyuz? 

Yoksa ne kadar kitap okutan, kaç tane soru bankası bitirten öğretmen var; öncelikle bunların peşinden mi gidiyoruz?! Öğretmen merhametli mi, yoksa egosu kabarmış, kariyer derdine mi düşmüş? Buna hiç bakıyor muyuz? Çocuğumuzu nelerle meşgul ediyoruz?

Her insanın yaratılış özellikleri farklıdır. Kimi çocuk sanata meyillidir, kimi spora, kimi fikrî-ilmî mevzulara kafa yorar. Çocuğumuzu tanıyıp fark edebilmek esastır. Bunu da en iyi başarabilen, ebeveyndir, özellikle annedir.

Çocuğumuzu istîdâdı ölçüsünde, hayırlı meşguliyetlere alıştırmalıyız. Bu, onu hem maddî hem mânevî mânâda diri tutar, kendisine pozitif enerji ve artı bir değer olarak döner, hem de boş vakit gibi mânâsız bir mefhumu olmaz çocuğun Bir işten başka bir işe yönelmenin Kur’ânî güzelliğini hissedip hissettirir.

Nebevî terbiyeye uyarak evlat yetiştirme yolunda adımlar atarsak, Rabbimiz bu adımları bereketlendirecek; bire onla, bire yedi yüzle karşılık verecektir.

Her ne yaparsak yapalım, bebeklikten çıkar çıkmaz çocuğumuza uygulama yaptırmaya başlayalım. En azından o duyguyu tattıralım ki, taklit tahkike dönüşsün. Namaz kılma uygulamasını, abdesti, tekne orucunu; anneler, tesettürü tanıtma çalışmalarını henüz okul öncesi dönemde başlatmalıdırlar.

Daha küçük!” sözü, çok büyük bir sözdür. Sonra“Dövsem de anlamıyor!”serzenişleri alır başını gider. Hele ki ergen için dayak, aslâ bir eğitim aracı olarak kullanılmamalıdır. Ters tesir de oluşturur.

Bilhassa ibadetlerde bu yola başvurulmamalı, bu yöndeki hadîsi doğru tercümelerden açıklamalarıyla tekrar tekrar okuyarak“toplumsal ezber”bozulmalıdır. Küçükken yapılacak şeyler, zaten alıştırma maksatlıdır. Zira onlar henüz mükellef değildir. Mükellefliğe yapılacak yatırımlardır. Tohum atmak gibi düşünülebilir.

Tekrar hatırlatalım ki, bu dönem geçicidir, er veya geç bitecektir. Sağduyuyu kaybetmeden, çocuğumuzla yakından alâkadar olarak geçirilecek bir ergenlik, sağlıklı yuvaların kurulmasına, güzel âilelerin oluşmasına da çok sağlam bir temel oluşturacaktır.

Rabbimiz, bizi ve neslimizi zamanın kötülüklerinden muhafaza buyursun. İnşallah

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com @Salihkebapcii

4 Aralık 2018 Salı

AYETLERLE CEHENNEME GİRECEK OLAN 25 SINIF İNSAN


Ahiret yurdunun ceza yeri olan cehenneme girecek olan insanları bizzat Cenab-ı Hak Kur’an’da haber vermiştir. İşte ayetler ışığında cehenneme sürükleyecek o günahlar

1) “Allah’a ortak koşanlar.”

Sonra onlara: Allah’ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek. Onlar da: Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk, diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!”(Mü’min Suresi, 73- 76)

2) “Allah’a ve Rasulüne asi olanlar.”

Kim Allah’a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.”(Nisa Sûresi 14)

3) “Ahireti inkâr edenler.”

Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. «Evet!» derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır. Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir.”(A’raf Sûresi 44-45)

4) “Ayetleri yalanlayan ve büyüklenerek onlardan yüz çevirenler.”

Âyetlerimizi yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”(A’raf Sûresi 36)

5) “Allah’a ibadetten yüz çevirenler.”

Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”(Mü’min Suresi, 60)

6) “Kitabı ve Rasullere gönderileni yalanlayanlar.”

Onlar, Kitab’ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!”(Mü’min Suresi, 70)

7) “Allah yolundan alıkoyanlar.”

Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir.”(A’raf Sûresi 45)

8) “Kâfirler.”

(Resûlüm!) İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!” (Âl-i İmran Sûresi 12)

9) “Kıyameti inkâr edenler.”

Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.”(Furkan Sûresi 11)

10) “Cehennemi yalanlayan fasıklar.”

Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.”(Secde Sûresi 20)

11) “Din hesap gününü inkâr edenler.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk,(Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, Ceza gününü de yalan sayıyorduk”(Müddessir Sûresi 40-46)

12) “Büyüklük taslayanlar.”

Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?”(Zümer Sûresi 60)

13) “Müsrifler ölçüyü taşıranlar."

Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah’adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.”(Mü’min Sûresi 43)

14) “Büyük günah işlemekte direnenler.”

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.”(Vakıa Sûresi 46)

15) “Mal toplayıp sayan ve malının kendini ebedi kılacağını sananlar.”

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.(O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.“(Hümeze Sûresi 1 – 7)

16) “Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar.”

Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!”(Tevbe Sûresi 34)

Tevbe suresinin 34.ayetinin günümüzdeki karşılıkları cemaatler ve tarikatlerdir bir yerlere çalışmak suretiyle insanları Allah'ın yolundan uzaklaştıran hocalar din adamları hoca görünümlü din adamı görünümlü din tüccarlarıdır 

17) “Yeryüzünde haksız yere şımaranlar ve böbürlenenler.”

Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!” (Mü’min Sûresi 75-76)

18) “Allah yolunu eğip bükmek isteyenler.”

Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A’râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: «Selâm size!» diye seslenirler.”(A’raf Suresi 45)

19) “Zalimler.”

Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır. İşte zalimleri böyle cezalandırırız!”(A’raf Sûresi 41)

20) “Azgınlar.”

Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.”(Sad Sûresi 55)

21) “Dalalet üzere olan atalarını takip edenler.”

Onlar orada tartışırken benim mele-i a’lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor.”(Saffat Sûresi 69 – 70)

22) “Arkadan çekiştirip yüze karşı eğlenenler.”

Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.(O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır.Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.“(Hümeze Sûresi 1 – 7)

23) “Yoksulu doyurmayanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk“(Müddessir Sûresi 40-44)

24) “Batıl ve boş işlerle uğraşanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,Yoksulu doyurmuyorduk,(Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk“(Müddessir Sûresi 40-45)

25) “Namaz kılmayanlar.”

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik“(Müddessir Sûresi 40-43)

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com /@Salihkebapcii

27 Kasım 2018 Salı

AYETLER IŞIĞINDA KUR’AN-I KERİM’İN TEMEL KONULARI



Kur’an-ı Kerim, insan ve onun mutluğu için gönderildiğinden, onda, insanın hem dünyasını hem de ahiretini ilgilendiren ve insanın her iki âlemde de mutlu olmasını sağlayacak olan bilgi ve hükümler mevcuttur. 

Hemen ikinci sure olan Bakara suresinde Yüce Allah Kur’an’ın takvâ sahipleri için bir hidayet kitabı olduğunu belirtir. Kur’an, bu hükümlerle birlikte, insan için gerekli olan konulara da yer vermektedir.

1)İMAN

İman, Kur’an’da bahsi geçen konuların esası ve özünü teşkil eder. Kur’an’da: Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatları anlatılır. Meleklerden bahsedilir. Allah’ın insanlara peygamber ve kitap gönderdiği bildirilir.

Kur’an’da, iman esaslarından birisi olan ahiret inancı üzerinde de durulur. Kıyametten ve ahiret hallerinden bahsedilmektedir. Kur’an’ın, konuyla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır

Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, insanoğlu, yapıp gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar.”

Nihayet sûra üflenecek. Bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler.”

2)İBADET

Kur’an-ı Kerim’de insanın yapması gereken ibadetler belirtilmiş, bu ibadetlerin nasıl yerine getirileceği ana hatlarıyla açıklanmıştır. İbadetlerini yerine getiren müminlerin de ahirette kurtuluşa erecekleri belirtilmiştir.

İbadetle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlerden bazıları şunlardır

Sana (gelmesi kesin olan) ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”

Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır”

Kur’an, bunlar ve benzeri ayetlerle insanı Allah’a ibadet etmeye çağırmaktadır. İnsana düşen görev, bu çağrıya uyarak Cenab-ı Hakk’a olan kulluk görevini yerine getirmesidir.

3)AHLAK

Kur’an-ı Kerim’de ahlakla ilgili birçok esas yer almaktadır. Kur’an’ın bu konularla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır

Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.”

Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlıdır, sonuç bakımından daha güzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, dağlara ululuk yarışına giremezsin.”

Kur’an’da insanların birbirleriyle ilişkilerinde adaleti esas almaları, birbirlerine iyilikte bulunmaları, akrabalarına yardımcı olmaları emredilmekte: Kötü olan davranışları yapmaları da yasaklanmaktadır.

Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder: Çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar…”

Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”

İslam dini, iyi ve güzel ahlaka büyük önem verir ve bunu toplumun her kesiminde yerleştirmeyi amaç edinir. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim, pek çok ayetinde ahlak esaslarından bahsetmekte, insanları iyiye, güzele ve doğruya yönlendirmektedir.

Kur’an’ı bize tebliğ eden Hz. Peygamber Efendimiz de gönderiliş sebebinin güzel ahlakı tamamlamak olduğunu ifade eder. Kur’an da Efendimiz hakkında şöyle buyurur

Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.”

4)Varlıklardan ve Onların Yaratılışından Bahseden Konular

Kur’an-ı Kerim’de varlıklar ve onların yaratılışları, birtakım özellikleri ile ilgili bilgilerde yer almaktadır. Kur’an’ın, bu konularla ilgili ayetlerinden bazıları şunlardır
Gökleri ve yeri, yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak Ona’dır.”

Kur’an-ı Kerim, bazı varlıkların yaratılışlarına ve birtakım özelliklerine dikkat çekmekte; insanların bundan ibret almalarını ve her şeyin yaratıcısı ve Rabbi olan Allahü Teâlâ’nın sonsuz kudret sahibi olduğunu idrak etmelerini istemektedir.

Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Sizi çifter çifter yarattık. Uykunuzu bir dinlenme kıldık. Geceyi bir örtü yaptık, gündüzü de çalışıp kazanma zamanı kıldık. Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik. (Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık. Size tohumlar, bitkiler, sarmaş dolaş olmuş bağlar, bahçeler yetiştirmek için üst üste yığılıp sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.”

Allah, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan da eşini yarattı… Sizi de annelerinizin karnında üç katlı karanlık içinde, çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, rabbiniz Allah’tır. Mülk Onundur, Ondan başka ilah yoktur…”

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in bu tür ayetleri, ilim adamlarını araştırma ve incelemeye sevk etmiş, bazı icat ve keşiflerde yol gösterici olmuştur. Zaten Kur’an-ı Kerim’in amaçlarından birisi de insanların ufkunu açmak, Allah Teâlâ’nın verdiği akıl, his ve kabiliyetlerle varlıkların özelliklerini kavrayıp onlardan en verimli şekilde faydalanmasını sağlamaktır.

5)İnsanlar Arasındaki İlişkileri Düzenleyen Hükümler

Kur’an’ın insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyici hükümler içeren ayetlerinden bazıları şunlardır

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın…”

Kur’an’da, insanların mallarının haram yollarla alınıp yenilmesinin, rüşvet alıp vermenin haram olduğu bildirildiği gibi intiharın ve başkasının canına kıymanın da haram olduğu belirtilmektedir. Örneğin, şu ayetler bu konularla ilgilidir

Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması müstesna, mallarınızı batıl (haksız ve haram yollar)ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.”

“…Kim bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur…”

Kur’an, insanların birbirlerine adaletli, dürüst ve saygılı davranmalarını; birbirlerinin haklarını gözetmelerini, birbirlerine iyiliği tavsiye etmelerini emreder.

Sizden; hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir.”

Kur’an; insanlar arasında adaletin sağlanması, barışın ve güvenin korunması için cihat edilmesini de emreder.

“ … Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin…”

Kur’an’ın bu hükümlerine uyan kimselerin oluşturduğu toplumda adalet, güven, huzur ve mutluluk hâkim olur.

Bu anlamda tüm bu hükümlerin en güzel bir şekilde uygulandığı Hz. Peygamber’in ve ilk Müslümanların yaşadığı döneme, mutluluk dönemi anlamına gelen “asr-ı saadet”denilmiştir

6)Peygamberler ve İlahi kitaplar
Allah celle celâluh,yaratmış olduğu insana birtakım görevler vermiş ve bu görevleri, gönderdiği kitaplarında belirtmiştir. Bu kitaplarında belirttiği emir ve yasaklarını insanlara öğretmeleri, hükümlerinin yaşanmasında örnek olmaları için insanların kendi içlerinden peygamberler de göndermiştir.

Kur’an bu peygamberler ve ilahi kitaplarla ilgili bilgiler verir, insanların onlara uymaları gerektiğini bildirir.

Allah Teâla’nın insanlara peygamberler göndermesi, onların aracılığıyla vahyi insanlara bildirmesi, kendisini tanıyabilmeleri için, akıl ve gönül gibi nimetleri insanlara bahşetmesi, hep O’nun engin merhametinin birer tezahürleridir.

Kur’an, son peygamber olan Hz. Muhammed‘in (s.a.v.) bütün insanlara müjdeci, uyarıcı ve örnek olarak gönderildiğini, onun insanları Allah’ın yoluna çağıran bir davetçi olduğunu belirtir.

7- Kıssalar (Yaşanmış Hikâyeler)
Kur’an-ı Kerim’de peygamberleri ve başlarına gelen olayları anlatan kıssalar da yer almaktadır. Ayrıca geçmişte yaşamış ve Allah’ın hükümlerine karşı geldikleri için Allah tarafından çeşitli bela ve musibetlerle cezalandırılmış olan bazı milletleri anlatan kıssalar da yer almaktadır.

Bu milletlerin kıssalarının anlatılmasının hikmeti, insanların bunlardan ibret almalarını ve geçmiş ümmetlerin cezalandırılmalarına sebep olan davranışlardan uzak durmalarını sağlamaktır. Şu ayet, bu amacı belirtmektedir

Sizden önce nice (milletler hakkında) ilahi kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin, dolaşın da (Allah’ın ayetlerini) yalan sayanların akıbetleri ne olmuş, görün de ibret alın!”

8- Dua ve Dua ayetleri

Kur’an-ı Kerim’de duaya dair hususlar da bulunmakta ve yapılan duaların Allah tarafından kabul edileceği belirtilmektedir

Rabbiniz şöyle dedi: Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.”

Zira insanın günahlarını affedecek olan Allah’tır. O’nu, ahirette azaptan kurtaracak olan da Allah’tır.

Bundan dolayı Kur’an, insanın yaptığı hatalarının, işlediği günahlarının bağışlanması ve ahirette kurtuluşa ulaştırması için Allah’a dua etmesi ve ondan yardım istemesi gerektiğini belirtmekte ve bu konuda bize dua örnekleri sunmaktadır. Bu dualardan birisi şudur

“…Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize, gücümüzün yetmediği şeyi taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı. Sen bizim Mevla’mızsın; kâfirlere karşı bize yardım et.”

Kur’an-ı Kerim’de pek çok dua ayeti bulunmaktadır. İnsan, Cenab-ı Hakk’a dua etmeli, ona sığınmalı, ondan yardım ve bağışlama dilemeli, ona güvenmelidir. Duasının kabul olunması için de Allah’a itaat etmeli, onun emirlerini yerine getirmelidir ve yasaklarından da kaçınmalıdır.

Doğrudan Rabbine dua edip O’ndan bir şeyler dileyebilmenin ne büyük bir nimet olduğunun bilincinde olmalıdır. Dua etmeli, ihlasla dua edebilmeyi dilemeli, dua edebildiği için şükretmelidir. Dua insanın hayatının anlamıdır ve kulluğun özüdür. Öyle ki Allah Teâlâ buyurur;

(Resûlüm!) De ki: Duanız (kulluk ve yalvarmanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!” (Furkân, 77).

En’am sûresi, 102- 103; İhlas sûresi, 1-4; Furkan sûresi, 2. ayetler
Nahl sûresi, 49. ayet
Bakara sûresi, 213. ayet
İnfitar sûresi, 1-5. ayet
Yasin sûresi, 51. ayet
Hicr sûresi, 99. ayet
Asr sûresi, 1-3. ayetler
Ahzab sûresi, 70. ayet
İsra sûresi, 35-37. ayetler
Nahl sûresi, 90. ayet
Maide sûresi, 90. ayet
Kalem sûresi, 3. ayet
Teğabun sures, 3. ayet
Nebe Sûresi, 6-16. ayetler
Zûmer Sûresi, 6. ayet
İsra Sûresi, 35. ayet
Nisa süresi.29. ayet
Maide Sûresi, 32. ayet
Ali İmran sûresi, 104. ayet
Tevbe sûresi, 41. ayet
Maide Sûresi, 44; Nisa Sûresi, 163; Maide Sûresi, 46; İbrahim Sûresi, 52. ayetler
Ahzab sûresi. 21, 45-46. ayetler
Ali İmran Sûresi, 137. ayet
Mü’min sûresi, 60. ayet
Bakara sûresi, 285. ayet

Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun

Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar

Salih Kebapçı Twitter.com @Salihkebapcii

22 Kasım 2018 Perşembe

KURANI KERİMİN MUHTEVÂSI



Kur’ân-ı Kerîm İslâm dininin temel kaynağıdır. İnsanları hem bu dünyada hem de âhirette mutluluğa kavuşturmak için gönderilmiş bulunan Kur’ân-ı Kerîm başlıca şu konuları kapsamaktadır.

1-İtikad:Başta Allah’a iman olmak üzere peygamberlere, meleklere, kitaplara, kazâ ve kadere, âhirete ait önemli konular ve inançla ilgili çeşitli meseleler, Kur’an’ın kapsadığı konuların başında gelir.

2-İbadetler:Kur’an’da müslümanların yapmakla yükümlü bulundukları namaz, oruç, hac, zekât ibadetlere dair âyetler vardır.

3-Muâmelât:Kur’an bir toplumun devamını sağlayan ve toplum fertleri- nin aralarındaki ilişkileri düzenleyen birtakım hükümleri Kur’an’da alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi kişiyi ve toplumu ilgilendiren konulara dair açıklamalar ve hükümler vardır.

4-Ukubat:İslâm toplumunun mutluluğa erişebilmesi, bu toplum fertleri- nin, İslâm’ın koyduğu kurallara aynen uymasıyla mümkün olur.

Toplumun düzenini bozan, insan haklarını ve yasakları çiğneyen kimseler cezayı hak edecekleri için Kur’an bunlarla ilgili hükümleri de kapsamaktadır

5-Ahlâk:Kur’an, kişilerin dünya ve âhiret mutluluğunun sağlamasına yardımcı olmak üzere, ana babaya hürmet, insanlarla iyi geçinme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, doğruluk, alçak gönüllülük, merhamet, gibi ahlâkî hükümleri de kapsamına almaktadır.

6-Nasihat ve Tavsiyeler:İnsanlara emir ve yasaklar konusunda duyarlı olmalarını, nefislerine esir düşmemelerini, dünyayı âhirete tercih etmemele- rini, dünyada imtihana çekildiklerini hatırlatan, çeşitli tehlikelerden koruyan nasihat ve tavsiyeler de Kur’an’ın içerdiği konular arasındadır

7-Va‘d ve Vaîd:Allah’ın emirlerine boyun eğip yasaklarından kaçınanların cennetle mükâfatlandırılacaklarına, buyruklarını terkedip yasaklarını çiğneyenlerin cehennemle cezalandırılacaklarına dair Kur’an’da pek çok âyet bulunmaktadır

8-İlmî Gerçekler:Kur’an, insanlığa gerekli olan ilmî gerçeklerin ve tabiat kanunlarının ilham kaynağını teşkil eden âyetleri de kapsamaktadır.

Kur’an, bu ilmî gerçeklerden bir pozitif bilim kitabı gibi bahsetmek yerine insanları, âlemin yaratıcısının kudret ve büyüklüğünü düşünmeye, Allah’ın nimetlerini anarak O’nu yüceltmeye teşvik eder.

9-Kıssalar: Kur’ân-ı Kerîm önceki ümmetlerle, peygamberlerin hayatın- dan da söz eder. Ancak bunları bir tarih kitabı gibi değil, insanların ibret alacakları bir üslûp ile anlatır

10-Dualar:İnsan yapacağı işlerde sürekli Allah’ın yardımına muhtaç ol- duğu için Kur’an’da çeşitli dualar da yer almıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları İlmihal Cilt 1

Görüntüleme Sayısı