Kıymetli
Dostlar Allah Resûlü’nün“Her
doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu Yahudi yahut
Hıristiyan veya Mecûsi yapar” hadisi, dinî inancın, bilgi, tecrübe ve alışkanlıkların eğitim
neticesinde şekillendiğini ortaya koymaktadır.
Bu
ise bize İslâm’da eğitime güçlü bir değer verildiğini ve
ebeveyne ciddi bir sorumluluk yüklendiğini göstermektedir.2
Çocuğun terbiyesi, sahip olduğu kabiliyet ve kuvvelerin birbiri
ile uyumlu olarak insan fıtratının yüksek derecesine ulaştırılma
gayretidir.
Ebeveynin
bu gayreti sayesinde çocuk, hem fıtratına uygun bir yaşam
sürdürebilecek hem de sahip olduğu kabiliyetleri kuvveden fiile
geçirebilecektir. Bu sebeple çocuğun terbiyesinde onun fıtratı
ve sahip olduğu melekeleri dikkate alınmalıdır.
Değerli
Kardeşlerim Fıtrata
uygunluk, insanı yaratan, en iyi tanıyan yüce Allah’ın emir ve
yasaklarını dikkate almayı gerektirir. Kur’an’ın üzerinde
ısrarla durduğu ve Nebi’nin (s.a.v.) detaylı şekilde tarif
ederek öğrettiği namaz, çocuk terbiyesinde önemli bir emir
olarak karşımızda durmaktadır.
Bunun
yanında Peygamberimiz’in (s.a.v.)“gözümün
nuru”olarak
tavsif ettiği namaz,“göz
aydınlığı”
çocuklar yetiştirmeye imkân verecek ihmâl edilemez birterbiye
vasıtasıdır.
Zira namazın, çocuğun mekân, zaman ve beden tasavvurunun
şekillenmesinde önemli etkileri vardır.
Yön
(kıble) ile mekânın; vakit ile zamanın ve azalara hükmedilerek
de bedenin fark edilmesini sağlayan namaz, ergenlik dönemi öncesi
öğretilmelidir.
Çocuğun
hayata bütünüyle dâhil olmadan namaz ile kazanacağı zihni inşa
süreci, onun özdisipline, otokontrole ve kendini ifade gücüne de
sahip olmasını sağlayacaktır. Namaz öğreniminde, ebeveyn
anahtar rol oynamaktadır. Çocuğu namaz ile tanıştırmak
ebeveynin vazifesidir.
Yüce
Allah“(Ey
Muhammed) Ailene namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı
ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz. Sonuç
Allah’a karşı gelmekten sakınanındır.”(Tâhâ,
20/132) buyurmaktadır.
Ayette,
aileye namazı emretmenin hemen arkasından namazda devamlılığın
emredilmiş olması, anne-babanın namazı ile çocuğun namaz
eğitimi arasındaki ilişkiye bir atıf kabul edilebilir.
Aziz
Dostlar Çocuğun namaz ile tanışmasında namazın sadece formu
üzerinde durulmamalıdır. Çünkü namaz, belirli bir formu olduğu
gibi deruni yönü de bulunan bir ibadettir. Namazın bu iki yönü
ayrılmaz bir bütünlük içinde yansıtılmalı; bu yönler
arasındaki bağın kopmamasına, sadece bir yönün öne
çıkarılmamasına dikkat edilmelidir.
Namaz, dinî bir tecrübedir.
Tecrübe kelimesinin sözlük anlamı, denemek, görmek geçirmek,
tatmak; uygulama ve pratik becerilerden bilgi kazanmaktır. Söz
konusu dinî tecrübe olduğunda, kişide“dünyayı
ve hayatı duygusal ve sezgisel bir kavrama”
vardır. Çocuğun namaza dair böyle bir kavrayış geliştirebilmesi
onu pratikte uygulama imkânı bulabilmesi ile mümkündür. Nitekim
Allah Resûlü’nün (s.a.v.) namaz öğreniminde de bunu görmek
mümkündür.
Sahabeden
Enes (r.a.) şöyle anlatıyor:“Ben,
annem ve teyzem Ümmü Haram evdeyken, Resûlullah (s.a.v.)
çıkageldi. Bir müddet sonra; ‘Kalkın size namaz kıldırayım’
dedi. Beni sağ tarafına aldı.Öylece bize namaz kıldırdı.
Namazdan sonra bize dua etti…”
Bir başka rivayette İbn-i Abbas der ki:“Ramazan veya Kurban Bayramı günü Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte bayram namazına gittim. Allah’ın Resulü namaz kıldırdı. Sonra hutbe okudu. Daha sonra kadınların bulunduğu tarafa gelerek onlara vaaz etti ve namaza devam etmelerini söyledi.”
Görüldüğü gibi Resûlullah (s.a.v.) çocukların namazı kılmalarına imkân oluştuğunda namaza katılmalarına fırsat vermiştir. Çünkü namaza dair tüm anlatımlar, uygulamasının kazandıracağı deruni boyutun yanında yetersiz kalacaktır.
Mimarisi ile dikkat çeken, cemaati kalabalık büyük ve tarihî camilerde, sabah namazı gibi günün çocuk için gözlemlenmesi sair zamanda pek mümkün olmayan vakitleriyle Bayram ve Cuma namazlarında cemaate iştirak, böylesi ortamlara ve vakitlere örnek gösterilebilir. Henüz namazın kılınışı tam öğrenilmeden namaza dair kazandırılacak bir ilgi, namaz öğrenimini de kolaylaştıracaktır.
Namaz
anlatımında kullanılan üslup da namazın sevdirilmesinde
tesirlidir. Lokman (a.s.)’ın namaza
davetinde
ve“Allah
beni zorluk çıkarıcı ve kusur arayıcı olarak göndermedi. O,
beni kolaylaştırıcı bir eğitimci gönderdi” buyuran
Allah
Resûlü’nün
üslubunda bunu görmek mümkündür.
Namazın
terki durumunda işlenen günah ve karşı karşıya kalınan cezalar
yerine bu ibadetin tüm şartları ve rükünleri ile kazandıracağı
güzel karşılıkları vurgulamak, namaz sevgisini artıracaktır.
Sevgili
Dostlar Namaz
eğitiminde
çocukta namaza karşı ilgi ve sevgi oluşturmak için dikkat
edilecek yukarıdaki hususların yanında bir başka husus da çocukta
sorumluluk bilincinin geliştirilmesidir. Zira namaz ibadetinde
devamlılık gösterilebilmesi sorumluluk bilincine bağlıdır.
Günlük
hayatta herhangi bir görev üstlenmeyen çocukların namaz
ibadetinin sorumluluğunu taşımaları mümkün değildir. Bu
sebeple çocuklara, yaşlarına uygun vazifeler verilerek sorumluluk
duyguları geliştirilmelidir.
Nitekim
Resûlullah (s.a.v.)’ın çocukluğu yanında geçmiş olan Enes
(r.a.)’e bazı görev ve sorumluluklar verdiği bilinmektedir.
Namazı
seven,
deruni anlamlarını fark eden, sahip olduğu sorumluluk duygusu ile
uygulama sahasına koyan çocuklar için hiç şüphesiz eğitimin
tamamlayıcı unsuru olarak dua edilmelidir.
“Ey
Rabbim, beni ve soyumdan gelenleri namaz kılanlardan eyle…”
Bu
vesileyle kıymetli dostlar geleceğimizin teminatı gözlerimizin
aydınlığı canımızdan daha çok sevdiğimiz çocuklarımız
yavrularımız evlatlarımız için anne baba olarak onlara duacı
olalım dilimizi duaya alıştıralım çocuklara asla beddua
etmeyelim çocuklarımıza beddua etmekten anneler babalar ve tüm
yetişkinler olarak uzak duralım
Değerli
Kardeşlerim Çocuklarımızı camilerle buluşturalım onları
camilere götürelim zamanımızı onlarla birlikte camide geçirelim
hem dini eğitim verelim hem namaza alıştıralım hemde ibadet aşkı
ve şevkiyle gönüllerini dolduralım inşallah
Müslim,
“Kader,” 22; Buhari, “Cenaiz”, 79. 2- Tahrim 66/6; Enfal
8/28; Zümer 39/15. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 285. Bkz. 5-
Furkan 25/74. 6- Bkz. Ebu Davud, “Salât”, 25; Tirmizi,
“Mevakit”, 182. 7- Müslim, Mesâcid ve Mevziu’s Salât, 268.
11- Buhari, “Ezan”, 161. 12- Lokman 31/17. 13- Müslim, “Talâk”,
29. 14- Bkz. Müslim, “Fedâil”, 54; Ebû Dâvûd, “Edeb”,
15- İbrahim 14/40. D
HAYIRLA
KALIN ALLAH'A EMANET OLUN
ARAŞTIRMACI
İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR
SALİH
KEBAPÇI Twitter.com/@Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder