Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

5 Şubat 2019 Salı

ÇOCUĞA NAMAZ NASIL SEVDİRİLİR?



Kıymetli Dostlar Allah Resûlü’nün“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecûsi yapar” hadisi, dinî inancın, bilgi, tecrübe ve alışkanlıkların eğitim neticesinde şekillendiğini ortaya koymaktadır.

Bu ise bize İslâm’da eğitime güçlü bir değer verildiğini ve ebeveyne ciddi bir sorumluluk yüklendiğini göstermektedir.2 Çocuğun terbiyesi, sahip olduğu kabiliyet ve kuvvelerin birbiri ile uyumlu olarak insan fıtratının yüksek derecesine ulaştırılma gayretidir.

Ebeveynin bu gayreti sayesinde çocuk, hem fıtratına uygun bir yaşam sürdürebilecek hem de sahip olduğu kabiliyetleri kuvveden fiile geçirebilecektir. Bu sebeple çocuğun terbiyesinde onun fıtratı ve sahip olduğu melekeleri dikkate alınmalıdır.

Değerli Kardeşlerim Fıtrata uygunluk, insanı yaratan, en iyi tanıyan yüce Allah’ın emir ve yasaklarını dikkate almayı gerektirir. Kur’an’ın üzerinde ısrarla durduğu ve Nebi’nin (s.a.v.) detaylı şekilde tarif ederek öğrettiği namaz, çocuk terbiyesinde önemli bir emir olarak karşımızda durmaktadır.

Bunun yanında Peygamberimiz’in (s.a.v.)“gözümün nuru”olarak tavsif ettiği namaz,“göz aydınlığı” çocuklar yetiştirmeye imkân verecek ihmâl edilemez birterbiye vasıtasıdır. Zira namazın, çocuğun mekân, zaman ve beden tasavvurunun şekillenmesinde önemli etkileri vardır.

Yön (kıble) ile mekânın; vakit ile zamanın ve azalara hükmedilerek de bedenin fark edilmesini sağlayan namaz, ergenlik dönemi öncesi öğretilmelidir.
Çocuğun hayata bütünüyle dâhil olmadan namaz ile kazanacağı zihni inşa süreci, onun özdisipline, otokontrole ve kendini ifade gücüne de sahip olmasını sağlayacaktır. Namaz öğreniminde, ebeveyn anahtar rol oynamaktadır. Çocuğu namaz ile tanıştırmak ebeveynin vazifesidir.

Yüce Allah“(Ey Muhammed) Ailene namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanındır.”(Tâhâ, 20/132) buyurmaktadır. 

Ayette, aileye namazı emretmenin hemen arkasından namazda devamlılığın emredilmiş olması, anne-babanın namazı ile çocuğun namaz eğitimi arasındaki ilişkiye bir atıf kabul edilebilir.

Aziz Dostlar Çocuğun namaz ile tanışmasında namazın sadece formu üzerinde durulmamalıdır. Çünkü namaz, belirli bir formu olduğu gibi deruni yönü de bulunan bir ibadettir. Namazın bu iki yönü ayrılmaz bir bütünlük içinde yansıtılmalı; bu yönler arasındaki bağın kopmamasına, sadece bir yönün öne çıkarılmamasına dikkat edilmelidir. 

Namaz, dinî bir tecrübedir. Tecrübe kelimesinin sözlük anlamı, denemek, görmek geçirmek, tatmak; uygulama ve pratik becerilerden bilgi kazanmaktır. Söz konusu dinî tecrübe olduğunda, kişide“dünyayı ve hayatı duygusal ve sezgisel bir kavrama” vardır. Çocuğun namaza dair böyle bir kavrayış geliştirebilmesi onu pratikte uygulama imkânı bulabilmesi ile mümkündür. Nitekim Allah Resûlü’nün (s.a.v.) namaz öğreniminde de bunu görmek mümkündür.

Sahabeden Enes (r.a.) şöyle anlatıyor:“Ben, annem ve teyzem Ümmü Haram evdeyken, Resûlullah (s.a.v.) çıkageldi. Bir müddet sonra; ‘Kalkın size namaz kıldırayım’ dedi. Beni sağ tarafına aldı.Öylece bize namaz kıldırdı. Namazdan sonra bize dua etti…”

Bir başka rivayette İbn-i Abbas der ki:“Ramazan veya Kurban Bayramı günü Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte bayram namazına gittim. Allah’ın Resulü namaz kıldırdı. Sonra hutbe okudu. Daha sonra kadınların bulunduğu tarafa gelerek onlara vaaz etti ve namaza devam etmelerini söyledi.”

Görüldüğü gibi Resûlullah (s.a.v.) çocukların namazı kılmalarına imkân oluştuğunda namaza katılmalarına fırsat vermiştir. Çünkü namaza dair tüm anlatımlar, uygulamasının kazandıracağı deruni boyutun yanında yetersiz kalacaktır.

Mimarisi ile dikkat çeken, cemaati kalabalık büyük ve tarihî camilerde, sabah namazı gibi günün çocuk için gözlemlenmesi sair zamanda pek mümkün olmayan vakitleriyle Bayram ve Cuma namazlarında cemaate iştirak, böylesi ortamlara ve vakitlere örnek gösterilebilir. Henüz namazın kılınışı tam öğrenilmeden namaza dair kazandırılacak bir ilgi, namaz öğrenimini de kolaylaştıracaktır.

Namaz anlatımında kullanılan üslup da namazın sevdirilmesinde tesirlidir. Lokman (a.s.)’ın namaza davetinde ve“Allah beni zorluk çıkarıcı ve kusur arayıcı olarak göndermedi. O, beni kolaylaştırıcı bir eğitimci gönderdi” buyuran Allah Resûlü’nün üslubunda bunu görmek mümkündür.

Namazın terki durumunda işlenen günah ve karşı karşıya kalınan cezalar yerine bu ibadetin tüm şartları ve rükünleri ile kazandıracağı güzel karşılıkları vurgulamak, namaz sevgisini artıracaktır.

Sevgili Dostlar Namaz eğitiminde çocukta namaza karşı ilgi ve sevgi oluşturmak için dikkat edilecek yukarıdaki hususların yanında bir başka husus da çocukta sorumluluk bilincinin geliştirilmesidir. Zira namaz ibadetinde devamlılık gösterilebilmesi sorumluluk bilincine bağlıdır.

Günlük hayatta herhangi bir görev üstlenmeyen çocukların namaz ibadetinin sorumluluğunu taşımaları mümkün değildir. Bu sebeple çocuklara, yaşlarına uygun vazifeler verilerek sorumluluk duyguları geliştirilmelidir.

Nitekim Resûlullah (s.a.v.)’ın çocukluğu yanında geçmiş olan Enes (r.a.)’e bazı görev ve sorumluluklar verdiği bilinmektedir. Namazı seven, deruni anlamlarını fark eden, sahip olduğu sorumluluk duygusu ile uygulama sahasına koyan çocuklar için hiç şüphesiz eğitimin tamamlayıcı unsuru olarak dua edilmelidir.
Ey Rabbim, beni ve soyumdan gelenleri namaz kılanlardan eyle…”

Bu vesileyle kıymetli dostlar geleceğimizin teminatı gözlerimizin aydınlığı canımızdan daha çok sevdiğimiz çocuklarımız yavrularımız evlatlarımız için anne baba olarak onlara duacı olalım dilimizi duaya alıştıralım çocuklara asla beddua etmeyelim çocuklarımıza beddua etmekten anneler babalar ve tüm yetişkinler olarak uzak duralım

Değerli Kardeşlerim Çocuklarımızı camilerle buluşturalım onları camilere götürelim zamanımızı onlarla birlikte camide geçirelim hem dini eğitim verelim hem namaza alıştıralım hemde ibadet aşkı ve şevkiyle gönüllerini dolduralım inşallah

Müslim, “Kader,” 22; Buhari, “Cenaiz”, 79. 2- Tahrim 66/6; Enfal 8/28; Zümer 39/15. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 285. Bkz. 5- Furkan 25/74. 6- Bkz. Ebu Davud, “Salât”, 25; Tirmizi, “Mevakit”, 182. 7- Müslim, Mesâcid ve Mevziu’s Salât, 268. 11- Buhari, “Ezan”, 161. 12- Lokman 31/17. 13- Müslim, “Talâk”, 29. 14- Bkz. Müslim, “Fedâil”, 54; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 15- İbrahim 14/40. D

HAYIRLA KALIN ALLAH'A EMANET OLUN

ARAŞTIRMACI İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR

SALİH KEBAPÇI Twitter.com/@Salihkebapcii

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüntüleme Sayısı