Kıymetli
Dostlar
Peygamber
Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor
“Kıyâmet
gününde dört şeyden sorgulanmadıkça, kulun ayakları yerinden
kımıldamaz: Ömrünü ne için, nerede harcadı? Gençliğini neler
için kullandı? Malını nereden kazandı ve nereye sarf etti?
İlmiyle ne amel yaptı?” (Tirmizî, Kıyâme, 1)
Ömrünü
nerede harcadı, maddesinden sonra ömrün gençlik çağını ayrıca
bahis konusu etmesi ile; gençlik çağında elde bulunan parlak
kabiliyetlerin, zirvede olan beden ve zihin gücünün, şevkinin
ayrıca hesabının sorulacak nimetler olduğuna dikkat çekiyor.
İnsan
bu bereketli çağı değerlendirmeli ki, ömrünün geri kalanında
onun faydasını görsün. Meselâ; gençliğinde ilim tahsil edip
kendini yetiştirmeli ki, olgunluk çağında da başkalarını
yetiştirsin. Gençliğinde helâlinden kazanmalı ki, olgunluk
çağında hayırsever bir kişi olarak başkalarının da
kurtuluşuna vesile olsun.
Aziz
Dostlar
Gençliğinde
sabırla bir yuvayı ayakta tutmalı, evlâtlar yetiştirmeli ki;
olgunluk çağında onlara güzel bir örnek ve rehber olsun ve
arkasında hayırlı bir nesil bıraksın. Gençlik hayhuyla geçip
giderse, ileriki yaşlarda insanın elinde pişmanlıktan başka ne
kalır?
İşin
doğrusu insan; gençlik çağının o yüksek kapasitesini
kullanarak hayırlı ve faydalı amellere alışmazsa, daha sonra
alışmak çok daha zor oluyor. Elbette; Zararın neresinden dönersen
kârdır! diyerek son fırsatı elden kaçırmamalı. Ama bundan daha
iyisi, henüz gençlik elimizden kaçmadan değerlendirmek olmalı
Çünkü
bizim yaratılış gayemiz; çok büyük, çok mühim, çok mukaddes
bir vazife O vazifeyi gerçekleştirmek için bir ömür bile az
gelir. Ömrün en kıymetli zamanını israf ettikten sonra; geriye
kalan kırıntılarla böyle bir vazifeyi başarmak, zannedildiği
kadar kolay değildir.
Değerli
Dostlar
Allahü
Zülcelâl âhirete hazırlanmak gibi ciddî vazifelerin yanında,
dünyevî arzular hakkında şöyle buyurmaktadır
“Bilin
ki dünya hayatı ancak; bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi
aranızda övünme, mal ve evlât çoğaltma yarışından
ibarettir…”Hadîd,
20
Hâlbuki
dünya işlerinin bir kısmı, ihtiyaçların helâlinden temin
edilmesi için zarurîdir. Buna rağmen onun dahî ihtiyaçtan fazla
kısmı lehviyat yani lüzumsuz bir oyalanma ve eğlence sayılmıştır.
Peki ya hiçbir işe yaramayan oyunlar, filmler, diziler
Sâlih
ameller ve ona vesile olan şeyler hâricinde dünya işleri bile
sahte bir âlemde oyalanma sayılıyorsa, bizzat kendisi oyun ve
eğlence olan sanal âlemin hükmü ne olur? Onlar sahtenin de
sahtesi değil mi?
Sevgili
Dostlar
Eskiden
gençlik çağı demek, idealizm zamanı demekti. Genç adam; dünyada
olup bitenlerle ilgilenen, bir fikri, bir duruşu olan, bir şeyler
yapmak gerektiğine inanan insan demekti. Şimdi gençlik deyince
akla ne geliyor bir düşünelim?
Ne
yazık ki anne-babalar; oyun, müsabaka, film, komik video, şununla
bununla dalga geçmek, gülmek eğlenmekle ömür çürüten bir
gençlikten pek de büyük bir şeyler beklemiyor. Hâlbuki insan
Rabbine kulluk etmek ve böylece yeryüzünde bir halîfe olmak için
yaratıldı.
Aslında
gencin de böyle bir vazifeye ihtiyacı vardır. Böylece o genç,
yüksek bir şahsiyete sahip olarak hem toplumda bir ağırlığa hem
tarihte faal bir role sahip olacaktır. Bunun için her bir gencin,
damarlarında deli deli akan o enerjiyi yönlendireceği bir gayesi
olmalıdır.
Elbette
gençlik çağı aynı zamanda; heyecan, hissîlik ve acemîlik çağı
da demektir. Bu yüzden onlara çok güzel bir rehberlik yapılması
gerekmektedir. Peki, biz yetişkinler, onlara bu hususta ne kadar
rehberlik yapabiliyoruz?
Nüfusumuzun
büyük bir bölümünü gençler oluşturuyor Batı ve dünya; nüfus
yaşlanması problemiyle karşı karşıya iken, ülkemiz için bu
genç nüfus büyük bir şans. Ancak
gençlerimizi hem kendi hayatlarını mânâlandıracak hem de
ümmet-i Muhammed’i parlak ufuklara taşıyacak bir şekilde
yetiştirmek büyük bir mes’ûliyet.
Anne-babaların
çoğu, bu manzaraya bakıp umutsuzluğa düşüyor. Ancak umutsuz da
olmamak gerekiyor. Aslında bu gençlerin sanal âlemdeki o oyunlara,
eğlencelere sığınmalarının altında yatan sebep; kendilerine
kahramanlık rolü aramaları
Ne
yazık ki gerçek dünya onlara; çok büyük, çok kalabalık ve çok
adâletsiz görünüyor. Kendilerini bu dünyada çok güçsüz,
tesirsiz ve ehemmiyetsiz hissediyorlar.
Aslında
onlar da bir kimlik sahibi olmayı istiyorlar. Dünyanın gidişine
karşı; bir duruşlarının, bir eleştirilerinin, bir yorumlarının
olmasını istiyorlar.
Kendilerini
gerçek âlemde işe yaramaz ve değersiz hissettikleri için, sanal
âleme koşuyorlar. Orada tesirli olmak, oyunlarda puan almak,
şuna-buna yorum yazmak kolay geliyor. Ama
ne faydası var?
Aziz
ve Asil Kardeşlerim
Gençlerin;
dünyadaki zulüm, yozlaşma ve çarpıklıklara karşı bir
tenkitlerinin olması gerekir. Allahü Zülcelâl- Kur’ân-ı
Kerim’de, böyle gençlere örnek olarak ashâb-ı kehf in
hikâyesini anlatır. Bunlar; tek Allâh’a îmân etmiş, şirki
reddetmiş gençlerdir.
Hükümdarlarının
işkencesi altında dinlerini değiştirmeyi reddederek, şehirden
kaçıp bir mağaraya sığınmışlardır.
Peygamber
sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e ilk îmân edenlerin de
çoğu gençti. Hazret-i Mus‘ab, zengin bir ailenin oğluydu. Cins
atlara binen, güzel kıyafetler giyen yakışıklı bir genç
Hazret-i Osman yine varlıklı bir ailenin oğluydu; nâzik, hayâlı
bir gençti.
Onlar;
alışkın oldukları rahat hayatı, dinleri uğruna terk ettiler,
Habeşistan’a ve Medine’ye hicret edip, cihâda katılıp, çok
zorluklara sabrettiler. Hazret-i Muâz, insanları şirkten
vazgeçirmek için gizlice putlarını kıran bir gençti. Ve daha
niceleri radıyallâhu anhüm ecmaîn
İşte
bu örnek gençler; içlerinde taşıdıkları cevheri, mübârek bir
Rehber sayesinde işleyip inkişaf ettirdiler ve tarih yazan
kahramanlar oldular.
Bu
zamanın da gençlerinin içinde aynı cevher var; ama onu işlemek
için gereken azmi, sabrı, sadâkati, mes’ûliyeti onlara
rehberlerinin öğretmesi gerekiyor.
Onlara
bizim yollar açmamız lâzım Fırsatlar tanımamız, beklenti
içinde olmamız, ümit aşılamamız ve şevklendirmemiz lâzım
Cenabı
hak hepimize elimizin altında bir cevher olarak bulunan genç
kardeşlerimize sahip çıkabilmeyi onların ilminden zekasından
müstefit olabilmeyi genç kardeşlerimize hayatımızın her
alanında yer vermeyi değerli ve kıymetli olduklarını
hissettirebilmeyi nasip eylesin inşallah
HAYIRLA
KALIN ALLAH'A EMANET OLUN
ARAŞTIRMACI
İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR
SALİH
KEBAPÇI Twitter.com/@Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder