Evlenme
ihtiyacı vücudun diğer ihtiyaçları gibidir. Acıkınca yemekten, uyku bastırınca
da uyumaktan başka seçenek olmadığı gibi evlenmek ihtiyacı bastırınca da
evlenmekten başka çare yoktur. Bu yazımızda evliliğin hangi sudan sebeplerle
geciktirildiğini listeledik
1)
Ekonomik Nedenler
Birileri için evlenmek, kış ortasında caddeyi ısıtmak kadar zor ve
güldürücü olduğu halde, maalesef gençler evleniyor başkaları tatmin oluyor,
şeklinde özetlenebilecek uygulamalarla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz.
Evlilik için gerekenler, evlendi dedirtmek için gerekenlerden maliyeti çok daha
az şeylerdir.
Evliliğin zaruri masrafları ile
çevreci, teşhir masrafları asla eşit değildir. Kaldı ki, nikâh bereket
kaynağıdır. Allah’ın kullarına rızık lütfettiği nedenlerden biri de nikâhtır.
Allah için yapılabilecek en mübarek amellerden birini, ‘rızaullah’ seviyesinden
insanların rızası ve tebessümü seviyesine düşürmek hatadır.
Henüz iş edinememiş olmak veya ev geçindirmek için
yeterli bir gelir kaynağına sahip olmamak, iffet ve ahlak için en hayati boyuta
sahip nikâhı geciktirmeye özür sayılamaz.
Rızkı veren Allah’tır. Kimin, elindeki imkânları sonuna kadar
koruyabileceği garantilidir ki? İnsanla ilgili yatırımlar mal ve şöhret
üzerinden olmamalıdır. Bilhassa mal gibi, sabit olmayan değerler ölçü alınarak
‘İslamî’ bir hayat oturtulamaz. Mutluluğu mala bağlamak Müslüman için kabul
edilemez bir hatadır.
Sünnetullah’a ait bir uygulamayı kapitalist bir düşünce tarzı ile yoğurmak,
tek kanatla uçmak, tek elden ses çıkarmak kadar zor ve çetindir
2) Yanlış Anlayışlar
Çünkü evlilik bir insanın dininin yarısına tekabül etmektedir. Bu yarımın
sorumluluğu ebeveynin üzerindedir. Ailenin ve çevrenin menfaatleri yerine,
evlenmesi gereken gencin iffeti ve menfaati öne alınmalıdır. Peygamber
aleyhisselam efendimiz buyurdular ki:
“Kimin çocuğu evlenme durumunda olur da, elindeki
imkâna rağmen onu evlendirmez ve o çocuk da yanlış bir iş yaparsa suç onun
üzerinde kalır.”
Bu uyarı, şu veya bu nedenle evliliği geciktirip, haram riski taşımayı göze
almanın ne denli hatalı olduğunu açıkça göstermektedir. Eğitim, askerlik gibi nedenler vakti gelmiş bir
evliliği geciktirmemelidir. Ağabeyi veya ablası henüz evlenmedi, gibi bir
mantık da yersizdir.
Acıkan birinin yiyebilmesi için bir
büyüğünün veya eşinin de acıkmış olması talep edilebilir mi? Acıkan yer, uykusu
gelen uyur. Tabii olan budur.
Müslüman anne ve babalar yaşadığımız ortamda şeytanın zinaya giden yolları
ne denli kolaylaştırdığını, erkeklerin ve kadınların nasıl vücut teşhiri
yaptıklarını, karma hayatın hangi boyutlara yükseldiğini idrak etmek
zorundadırlar.
3) Yaş Belirleme
Şu veya bu yaş evlilik yaşı değildir. Evlilik ihtiyaç hissedildiği zamandır. Büluğ çağından sonra, ciddi ve şer’i
bir özür olmadıkça beklenilmesi gereken bir yaş yoktur. Evlilik, gençlerin
harama karşı koruma altına alınmaları, zihinlerinin şerden uzak kalmalarını
sağlama, hayata atılmaları, sosyalleşmeleri ise, bu ne kadar erken olursa
kazanç o kadar büyümüş olur.
Haramlar denenmeden helal yerini
bulmalıdır. Ümmet mantığı ile bakıldığında geciken her evlilik gecikmiş bir
büyümedir. Evlilik yaşı gelmiş
kimse şudur: Büluğa ermiş, tıbbi bir özür yok, hak ve sorumluluklarını biliyor,
evlenmeye muhtaç
4) Gereksiz Nazlanmalar
5) Kötü Örnekler
6) Dengini Arama
2- Bilgi denkliği olmalıdır. Âlime bir kadın, cahil biri ile evlenmemelidir.
3- Çok genç bir kız çok yaşlı biri ile evlenmemelidir.
4- İyi bir meslek sahibi kadın, vasıfsız veya düşük işi olan biri ile evlenmemelidir.
5- Sağlığı yerinde bir bayan tehlikeli hastalığı veya ayıbı bulunan biri ile evlenmemelidir.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin çizgisi:
“Size Ahlakını ve dinini beğendiğiniz biri geldiğinde
onu evlendirin. Eğer böyle davranmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat
olur!”
7) Anne Baba Rampası
Akraba ilişkisi, ekonomik durum, şöhret, yakınlık uzaklık gibi hususlar
yerine; yavrusunun iffetini, eş olduğu zaman eşliğin hakkını vermesini ön plana
geçirmelidirler. Anne babalar evlendikleri dönemde tatmin edemedikleri
arzularını çocuklarında tatmin etmeye kalkarlarsa şeytana yardım etmiş olurlar.Yarım kalan zevklerimizin, gerçekleşmeyen hayallerimizin tatmin edileceği
yer inşaallah cennettir.
Evlenecek bir bayanın dilediği kadar mehir alması hakkıdır. Mehrin de sabit
bir oranı yoktur. Ancak yaygın uygulamanın aksine kadının isteyebileceği mehir
bir defadır. Söz kesilirken, nişanda, düğün öncesinde eş adayıyla beraber
kuyumculardan alınanlar, düğün öncesinde erkek tarafının vaat ettikleri veya
verdikleri gerçekte mehirdir. Nikâh için bir araya gelindiğinde yeniden mehrin
konuşulması söz konusu olmamalıdır. Kız tarafı istediğinde erkek tarafının tamam deyip verdiği şeyler
mehirdir.
Kızım var, evlendirmek istiyorum
diyebilir miyiz?
Diyen dedi. Ömer radıyallahu anh dedi. Diğerleri de dedi. Ne ayıptır ne
günah. Şüphesiz, elimde kaldı mantığıyla ilan verecek halimiz yoktur. Fakat oğlu için kız talep eder gibi, kızı
için de damat talep edebilmelidir Müslüman.
9) Kör Taklide Kurban Gidiyoruz
Özel hayatımızı toplumun sürüklendiği yöne doğru kaydırma mecburiyetinde
hissediyoruz kendimizi. Birilerinin yaptığı gibi yapmaya mecbur muyuz? Köylünün
şehirliyi, fakirin zengini taklit etmesi zorunlu mu?
10) Dulluk Sakatlık Değildir
11) Kader mi?
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin çizgisi:
“Kime şu dört şey verilirse dünya ve ahiretin hayrı ona
verilmiştir: Şükreden bir kalp, zikreden bir dil, belalara sabreden beden, kendi
bedeninde ve kocasının malında kötü niyeti olmayan kadın.”
12) İstihare Maske Yapılmamalıdır
İstiharede şu hususlara dikkat ederiz:
a-
İstihare için uykuya
yatmak şart değildir. Rüyaya göre de sonucu belirlememiz gerekmez. İyi rüya görmek
veya görmemek şart değildir
b- Herkes istiharesini kendisi yapar. İstihareci kiralamak sünnette yoktur.
c- İstihare yapmamız tek başına yeterli olmayabilir. İstişareyi de ihmal etmemeliyiz. İstişare etmeyi bir sünnet, istişare edene karşı samimi bilgi vermeyi kul haklarından biri olarak görmek durumundayız.
Nureddin
Yıldız, Kıblegâh Evler -28/02/2015