Kıymetli Dostlar İslâm’a göre nikâh ve âile
müessesesi; nesil yetiştirmek, evlât terbiyesi, neslin muhâfazası ve insanlık
haysiyetinin korunması bakımından son derece lüzumlu ve vazgeçilmez bir
değerdir. İslâm bu değere o kadar ehemmiyet vermiştir ki, onu yok etmeye
kasteden çürük ve sefil münâsebetleri tamamen reddetmiş ve haram kılmıştır. Bu
itibarla “zinâ” fiilini, en ağır bir şekilde yasaklamış ve ona yaklaştıran
bütün kapıları da kapatmıştır. Zira o çirkin hâl; nikâhın zarâfet, nezâhet ve
meşrûiyetine çılgınca bir saldırış ve nesilleri yok eden acımasız bir
cinayettir. Nikâh gibi bir saâdet ve huzur dünyasını, fuhşun murdarlığına
değişmek kadar büyük bir gaflet, cehâlet ve ahmaklık olamaz.
EVLİLİK
Sevgili Dostlar Evlilik, hem bedenî bir
ihtiyaç, hem de mânevî gelişimin esaslı bir zeminidir. Zira evlilik, nefsânî
arzuları meşrû ölçü ve gâyelerle idealize ederek hayırlı nesillerin
yetiştirilmesine vesîle olur. Cenâb-ı Hak, bu hususla ilgili olarak bizlere “Rabbimiz!
Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ
sahiplerine önder kıl!” (Furkân, 74) duâsını telkin buyurmaktadır.
KADINI EN DEĞERLİ YAPAN HUSUSİYET
Aziz Dostlar Bir hanımın en kıymetli, hattâ
paha biçilmez varlığı, iffetidir. Kadınlık şeref ve haysiyetini korumak, ancak
iffet sâyesinde mümkündür. Yüce dînimiz, kadının iffetine çok fazla ehemmiyet
vermiştir. Meselâ Meryem Vâlidemiz, iffeti sebebiyle Kur’ân-ı Kerîm’de
“İffetini koruyan Meryem”[1] beyânıyla medhedilmiş ve onun ismi tam 34 yerde
zikredilmiştir. Kur’ân’da isminin bu kadar zikredilmesi, başka hiçbir kadına
nasîb olmamış bir şereftir. Bu da gösteriyor ki, bir kadını en değerli yapan
hususiyeti, iffetidir. İffetin kaybedilmesi ise; insanlık haysiyetini zâyî etmek
ve diğer mahlûkatın seviyesine, hattâ daha da aşağısına düşmek demektir.
HUZUR VE SAÂDETE ULAŞTIRACAK BİR ÂİLE HAYATININ ŞARTLARI
Muhterem Kardeşlerim İslâm, insanı huzur ve
saâdete ulaştıracak bir âile hayatının şartlarını en güzel şekilde ve inceden
inceye tayin etmiş ve Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in
şahsında bizlere huzurlu bir âile yuvasının en mükemmel modelini sergilemiştir.
Hiçbir kadın, efendisini; vâlidelerimizin Allah Rasûlü’ne olan sevgileri
derecesinde sevemez. Hiçbir efendi de hanımını; Allah Rasûlü’nün, mübârek
hanımlarına olan muhabbeti ve nezâketi seviyesinde sevemez. Hiçbir evlât,
babasını; Hazret-i Fâtıma’nın, babasını sevdiği kadar sevemez. Hiçbir baba da
evlâdını, Allah Rasûlü’nün Hazret-i Fâtıma’yı sevdiği kadar sevemez. Dolayısıyla
İslâmî bir âile hayatının tesisi ve devamı için Allah Rasûlü’nün müstesnâ
güzelliklerle dolu âile hayatından hisseler almak zarûrîdir.
AİLE HAYATINDA PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI
Kıymetli Kardeşlerim Unutulmamalıdır ki
hayat, dâimâ düz bir çizgi istikâmetinde devam etmez. Zaman zaman iniş ve
çıkışları olur. Gün gelir gönüller sevinç ve saâdetle dolar, gün gelir hüzün ve
kederle gözyaşları sel olur.Bu sebeple anne-babaların, yarının nesillerini
şekillendirecek olan evlâtlarının yetişmesinde, onlara hayatın sadece tatlı
yanlarını ve toz-pembe manzaralarını göstermeleri büyük bir hatadır. Esâsen bu,
ilâhî terbiyeye de terstir. Zira öyle olsaydı, Cenâb-ı Hak en sevgili kulları
olan peygamberlerini rahatlık içinde yetiştirir ve onlara hiç sıkıntı yüzü
göstermezdi. Fakat Rabbimiz onları insanoğlunun karşılaşabileceği en ağır
sıkıntı ve musibetlerle yoğurup olgunlaştırmıştır.
Meselâ Yûsuf –aleyhisselâm-’ın önce kuyuya
sonra da zindana atılmasını takdir etmiş, o mânevî medreselerde gönül âlemini
tekâmül ettirdikten sonra Mısır’a sultan olmasını murâd eylemiştir.İbrahim
–aleyhisselâm– malı, canı ve evlâdı hususundaki zor imtihandan geçmeseydi,
Cenâb-ı Hak ile dostluk makamına yükselebilir miydi? Eyyûb –aleyhisselâm–
uğradığı dert ve belâlar karşısında sabretmeyip de isyana düşseydi, “…Ne güzel
kul!..” (Sâd, 44) hitâbına mazhar olabilir miydi?Süleyman –aleyhisselâm– nâil
olduğu büyük ilâhî nîmetlere sabredemeyerek şımarıp kibirlense ve kendine bir
fazilet atfetseydi, “…Ne güzel kul!..” (Sâd, 30) iltifatına muhatap olabilir
miydi? Velhâsıl evlâtlarımızı yetiştirirken çile ve imtihanların da hayatın bir
gerçeği olduğunu, bunlara da sabır ve tahammül göstermek gerektiğini öğretelim.
Yavrularımıza sadece pembe bir dünya çizmeyelim.
EVLİLİĞİ TEŞVİK VE EVLENENLERE YARDIM
Evlenmek istediği hâlde çeşitli
imkânsızlıklar sebebiyle evlenemeyen mü’minlere yardımcı olmak, ictimâî
hizmetlerin en mühimlerinden biridir. Bu hayrı işleme fırsatı yakalayan bir
mü’min, Cenâb-ı Hakk’ın emr-i ilâhîsine tâbî olarak büyük bir uhrevî kazanç
elde etmiş olur. Zira âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:“Aranızdaki bekârları,
kölelerinizden ve câriyelerinizden sâlih olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir
iseler, Allah kendi lûtfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lûtfu) geniş olan
ve (her şeyi) bilendir.” (en-Nûr, 32) Rasûlullah
–sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz de, bu ictimâî ibadetin kıymetini ifâde
sadedinde şöyle buyurmuşlardır:“En fazîletli şefaatlerden (teşvik edilen
amellerden) biri, evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır.”
(İbn-i Mâce, Nikâh, 49) Muhyiddîn-i
Arabî Hazretleri de, nikâha teşvik edip evlenenlere yardımcı olmanın fazîleti
hakkında şöyle buyurur:“En üstün sadaka-i câriye, evliliğe vesîle olmaktır.
Zira onların neslinden gelen kimselerin yaptıkları her iyilikten, vesîle olana
da bir ecir vardır.” Lâkin bunu
yaparken de evlenecek olanlar arasındaki küfüv, yani denklik mutlaka dikkate
alınmalıdır. Bu denklik; zenginlik, görgü ve kültür beraberliği gibi çeşitli
unsurlara bakılarak tayin edilmelidir. Burada şunu da ifade etmek isterim ki
Evliliğin yeri zamanı yaşı yoktur Mevlânâ bu hususta şöyle buyurur: “Zevc ve
zevcenin birbirine benzemesi gerekir. Ayakkabı çiftlerine bir bak! Ayakkabının
biri ayağına dar gelirse, ikisi de işe yaramaz.”
EŞ SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Evlenecek kimseler, eşlerini; sırf zâhirî
güzellik ve zenginlik gibi geçici ve nefse cazip gelen sebeplerle tercih
etmemelidirler. Yalnızca nefsânî arzu ve heveslerle gerçekleşen bir evlilik
-ekseriyetle- muhabbet ve ülfet meyvesini hâsıl etmez. Çünkü böyle evliliklerde
insanlar, umûmiyetle kendi nefsânî arzularının kölesi olurlar.Dolayısıyla,
evlenirken öncelikle îman ve ahlâk gibi temel mânevî vasıfları aramak gerekir.
Bu hususta Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz şöyle
buyurmuştur: “Kadın, dört şeyi, yani malı, güzelliği, soyu-sopu ve dindeki
kemâli için nikâhlanır. Siz dindar olanını tercih ediniz ki elleriniz hayır
görsün!..” (Buhârî, Nikâh, VI, 123; Müslim, Radâ, 53) Şimdi günümüzde eş seçimi
zengin koca güzel gelin üzerine yapılıyor kızı olan aileler zengin damadım
olsun oğlu olan aileler güzel gelinim olsun gerisi ne olursa olsun şuuruyla
kurandan ve peygamberimizin hadisi şeriflerinden uzak bir eş seçimi
yapmaktadırlar
Hâlbuki günümüz insanı âdeta âhiretsiz bir
dünya hayaliyle nefsânî arzularına sorumsuzca meylettiğinden, mâneviyattan
ziyâde maddiyâta ehemmiyet veriyor. Lâkin Cenâb-ı Hakk’ın değer ölçüsünün ne
olduğunu unutuyor. Rabbimiz ise biz kullarına, ilâhî takdirinin neticesi olan
yüz güzelliği, boy-pos ve endama göre değil; kalplerimizin selîm, amellerimizin
sâlih, ibadetlerimizin hâlis oluşuna göre değer vermektedir. Sırf zâhir
güzelliğine takılıp kalan kıymet hükümlerinin ne derece hatalı olduğu, Kur’ân-ı
Kerîm’de şu misalle anlatılmaktadır: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna
gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. (Hâlbuki) onlar sanki duvara dayanmış
kütükler gibidir…” (Münâfikûn, 4)
BİRDEN FAZLA EVLİLİK
Günümüzde karşılaştığımız bir diğer hâdise
de, birden fazla evliliğe “sünnet” diyerek kendilerince mâzeret bulanlardır. Peygamberin
birden fazla eşle evliliği sünnet değildir sünnet mazereti kılıfı uyduranların
fıkhi hükmüdür Evet, Efendimiz birden fazla evlenmiştir. Lâkin Rasûlullah
–sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz’in evlilikleri hiçbir zaman nefsânî
sebeplerle olmamıştır. Zira öyle olsaydı, yirmi beş yaşında iken, kendisinden
on beş yaş büyük dul ve çocuklu bir hanım olan Hazret-i Hatice ile evlenmez ve o
vefat etmeden başka hanımlarla da evlenebilirdi. Diğer taraftan Efendimiz’in
Hazret-i Hatice’nin vefatından sonra yapmış olduğu evliliklerin her biri de,
dinî ve ictimâî bir sebeple vukû bulmuştur. Peygamber Efendimiz –sallâllâhu
aleyhi ve sellem-ʼin evlendiği hanımlar arasında, yalnız Hazret-i Âişe gençtir.
Çok zekî ve anlayışlı olması dolayısıyla hanımlara âit fıkhî kâideler onun
sâyesinde öğrenilmiş, Peygamberimiz’in vefâtından yaklaşık elli-altmış yıl
sonraya kadar bu fıkhî meseleler birinci ağızdan ashâb-ı kirâma, onların hanım
ve kızlarına, hattâ torunlarına ulaştırılmıştır.
AİLE HAYATINDA PROBLEMLERİN SEBEPLERİ
İslâmî kâidelerden uzakta yaşandığı için
günümüzdeki âilelerde huzursuzluk, geçimsizlik ve bunun neticesinde boşanmalar
maalesef artmış bulunmaktadır.Meselâ Kur’ân tilâveti ile feyizlenip davet
edilen garip ve yetimlerin duâlarıyla bereketlenmesi gereken düğünler,
insanların pahalı elbiselerini birbirlerine sergiledikleri bir defile havasında
geçiyor. Sadece zenginler davet edilerek fakir ve garipler unutuluyor. Yine bu
düğünlerde kadın-erkek ihtilâtına dikkat edilmiyor.
Âile müessesesinin
temellerinin atıldığı bu merâsimde sergilenen yanlış tavırlar da, âile
facialarına zemin hazırlıyor. Diğer taraftan Rabbimiz’in emri olan tesettürün,
sadece bedeni örtmek olduğu zannediliyor. Hâlbuki vücudun bütün hatlarını
ortaya döken bir elbise, aslâ tesettür değildir. Zira âyet-i kerîmede “celâbîb”
buyrulmaktadır.
Cilbâbın muhtevasına da vücut hatlarını belli etmeden kadını baştan
aşağı örten bol manto, ferâce ve çarşaf gibi giysiler girmektedir. Yine
erkeklerin de vücuda yapışmış dar pantolon giymeleri, İslâmî hassâsiyet
bakımından uygun değildir.
Nice âilenin ahlâksızlık, ihmal, bencillik,
geçimsizlik, kanaatsizlik ve muhabbetsizlik depremleriyle yıkıldığı şu demlerde
Rabbimiz, sarsılmayacak kuvvette âile yuvaları inşâ edebilmeyi ve yaşatabilmeyi
cümlemize nasîb eylesin. Hânelerimiz; muhabbet, huzur ve saâdet cenneti olsun
inşallah
Hayırla Kalın Allah’a Emanet Olun Allah yar ve yardımcınız olsun
Cenabı
Allah’ın selamı rahmeti bereketi mağfireti üzerinize olsun
Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih
Kebapçı
Twitter.com @Salihkebapcii Salihkebap1@gmail.com