Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

15 Kasım 2017 Çarşamba

KOCANIN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI

Kıymetli Dostlar Kocanın karısı üzerinde -mirası dışında- herhangi bir malî hakkı bulunmamaktadır. Karı kocanın birbirlerine karşı sevgi ve saygı ile davranması her iki tarafın birbirine karşı karşılıklı borçlarındandır. Kadının ev işlerini yapması kocasına karşı bir borcu mudur soru-su dönemlere, sosyal yapıya, kadının ev dışında çalışıp çalışmamasına göre çözümlenecek bir meseledir. Burada bütün dönemlere, bütün bölgelere ve bütün ailelere yönelik değişmez bir kuralın konması söz konusu değildir. Belki her dönemde ailenin, sosyal çevrenin durumuna göre bunu belirlemek söz konusu olacaktır. 


Hz. Peygamber’in kızı Fâtıma’ya bir öğüt olarak evin içindeki işlerin kızına, dışarıdaki işlerin damadı Ali’ye ait olacağını söylemesi bize genel davranış biçimini belirlemede yardımcı olabilir. Buna göre çalışmayan kadının evin işlerini mâkul sınırlar içinde yerine getirmesi normal eşlik görevleri arasında sayılmak gerekir. Genel olarak vazife paylaşımında yaratılıştan gelen özellik ve farklılıkların da öncelik için bir ölçü olduğu söylenebilir.( KAYNAK: Türkiye Diyanet Vakfı yayınları ilmihal cilt 2 İslam ve Toplum)

İSLAM’DA KOCANIN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI NELERDİR?

Değerli Dostlar İslam’a göre kocanın karısı üzerinde hakkı çoktur. Bu sebepden Rasûlullah sallâlla- hu aleyhi ve sellem “Eğer bana, birinin diğerine secde etmesi emr olunsaydı, kadınların kocalarına secde etmesini emrederdim. Çünkü zevcin zevce üzerindeki hakkı çok büyüktür” buyurdu. O halde kadın, kocasının emrine ve sözlerine itaat etmeli, Hakk’ın rızâsına bu yolla kavuşmalıdır. Kadının kocasına itaati, zevcenin üzerine vâcib olan hak ve vazifelerdendir. Adam hastalansa ve abdest alamasa ve kendi- sine abdest verecek bir kimseye ihtiyacı olsa, bu kocanın karısı üzerinde haklarından değildir. Ama hanımı, bu cinsten hizmetleri yaparsa, mürüv-vet ve vefakârlık yapmış olur. Cennette derecesi yüksek olup, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanır. Nitekim hadis-i şerifde buyuruldu ki: “Beş vakit namazını kılan, malının zekâtını veren, Ramazanı Şerif orucunu tutan, kocasının günâh olmayan emirlerini tutan, vücûdunu yabancı erkeklere göstermekten koruyan kadın, Cennete istediği kapıdan girer.”

Yine hadis kitablarında Selmân-ı Fârisî’nin -radıyallahu anh- rivayeti ile bildirilir. Bir gün âhiret hâtûnu Fâtıma-i Zehra -radıyallahu anha- Rasûlullah’ın huzuruna geldi. Rasûlullahı görünce ağladı. Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellem “Ey Fâtıma, seni ağlatan nedir?” buyurdu. Fâtıma -radıyallahu anha- “Ya Rasûlâllah! Dün gece, Ali ile aramızda bir konuşma oldu. Kasdsız söylediğim bir söz yüzünden Ali bana kızdı. Ali’nin kızdığını görünce, özür diledim, benden razı olmasını, yüzüme gülmesini istedim” dedi.

KADINLAR İÇİN AMELLERİN EN ÜSTÜNÜ

“Yavrum, bilmez misin ki, kocanın rızâsı, Allah Teâlâ’nın rızâsına  sebebdir,  rızâsızlığı da onun rızâsızlığına sebebdir. Ey Fâtıma! Ne mutlu o kadına ki, kocası ondan razı olur. O ise, her gece ve gündüz, kocasının rızâsını arar. Böyle olan kadının bu hâli, bir sene nafile ibadr det etmesinden daha iyidir.
Ey kızım! Kadınlar için amellerin en üstünü, kocasının emrine itaattir. Allah Teâlâ’nınfarzlarından sonra ve kocasının emrine itaatdr ten sonra, kadınlar için yün eğirmek, iplik bükrdmekten üstün iş yoktur. Bir saat yün eğirmek, iplik bükmek, yâhud dokumak için oturmak, kadınlar için bir sene ibâdet etmekten daha iyidir. Dokudukları her bir iplik için amel defterlerine bir şehid sevabı yazılır. Kocasının hakkını gözetince, Cennetteki makamını, dünyâda iken görmedikçe vefat etmez. Kadının kocası ile bir saat, bir müddet oturması, Kâ’be’yi tavaf etmesinden daha iyidir.
Ey Fâtıma! Erkek hanımından razı olunca, o kadın cennete, cennetin hangi kapısından isterse girer” buyurdu.
Muteber hadis kitablarında Büreyde rivayeti ile yazılır. Bir bâdiyeli Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelip ”Ya Rasûlâllah! Ben imân ettim, lâkin bana bir mucize göstermeni isterim; böylece yakînim artsın” dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- “Ne istersin?” buyurdu. “Şu ağacı çağır, huzuruna gelsin” dedi. Rasûlullah:
“Ey ağaç Allah’ın Rasûlünün sözünü tut ve buraya gel” buyurdu. O ağaç, köklerinden sökülüp geldi. Bütün dalları, kök iplikçikleri ile beraber huzurda durdu ve Rasûlullah’a selâm verdi. Köylü, bu hâli görünce, “yeter yeter” dedi.
Rasûlullah: “Ey ağaç, yerine git ve köklerini toprağa sal ve dik dur” buyurdu. Köylü bunu da görünce, Rasûlullah’ın ayaklarına kapandı, mübarek ayaklarını öptü ve “-Yâ Rasûlâllah, müsâade et de sana secde edeyim” dedi. Rasûlullah, -sallallahu aleyhi ve sellem-:
“– Bana secde etme! Çünkü secde Allah Teâlâ’ya mahsustur. Eğer Allah’dan başkasına secde etmek caiz olsaydı, ümmetimin kadınlarına, kocalarının onlar üzerindeki haklarının büyüklüğünü bilmeleri için, kocalarına secde etmelerini emrederdim” buyurdu.
Bir hadis-i şerifde de: “Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü Teâlâ’nın lânetinde olur” buyurdu.
İbni Abbâs radıyallahü an- hümâ rivayeti ile bildirilir:
Bir kadın, Rasûlullah’ın -sallallahu  aleyhi ve sellem- huzuruna geldi ve, “– Ya Rasûlâllah, kocaların kadınların üzerindeki haklarının neler olduğunu bana bildir de, yerine getirebileceksem evleneyim, yoksa evlenmeyeyim, dedi.

Rasûlullah buyurdu ki:
“Kocanın kadın üzerindeki haklarından biri, nefsini ondan men etmemektir. Biri de, kocasından izinsiz nafile oruç tutmamaktır. İzinsiz nafile oruç tutarsa, açlık ve susuzluk çekmiş olur, orucu kabul edilmez.

Bir hakkı da, kocasından izinsiz evden dışarı çıkmamaktır. Eğer izinsiz evden çıkarsa, gökteki meleklerin, rahmet ve azâb meleklerinin lanetinde olur. Ondan izinsiz evinden dışarı bir şey vermemektir. Verirse, sevabı başkasına, günâhı kendisine olur.”

HAYIRLA KALIN ALLAH’A EMANET OLUN 

GÜNÜNÜZ BEREKETLİ OLSUN

ARAŞTIRMACI İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR SALİH KEBAPÇI

Twitter.com /@Salihkebapcii   Salihkebap1@gmail.com

Görüntüleme Sayısı