Kıymetli
Dostlar Kocanın karısı üzerinde -mirası dışında- herhangi bir malî hakkı
bulunmamaktadır. Karı kocanın birbirlerine karşı sevgi ve saygı ile davranması
her iki tarafın birbirine karşı karşılıklı borçlarındandır. Kadının ev işlerini
yapması kocasına karşı bir borcu mudur soru-su dönemlere, sosyal yapıya,
kadının ev dışında çalışıp çalışmamasına göre çözümlenecek bir meseledir.
Burada bütün dönemlere, bütün bölgelere ve bütün ailelere yönelik değişmez bir
kuralın konması söz konusu değildir. Belki her dönemde ailenin, sosyal çevrenin
durumuna göre bunu belirlemek söz konusu olacaktır.
Hz. Peygamber’in kızı
Fâtıma’ya bir öğüt olarak evin içindeki işlerin kızına, dışarıdaki işlerin
damadı Ali’ye ait olacağını söylemesi bize genel davranış biçimini belirlemede
yardımcı olabilir. Buna göre çalışmayan kadının evin işlerini mâkul sınırlar
içinde yerine getirmesi normal eşlik görevleri arasında sayılmak gerekir. Genel
olarak vazife paylaşımında yaratılıştan gelen özellik ve farklılıkların da
öncelik için bir ölçü olduğu söylenebilir.( KAYNAK:
Türkiye Diyanet Vakfı yayınları ilmihal cilt 2 İslam ve Toplum)
İSLAM’DA KOCANIN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI NELERDİR?
Değerli
Dostlar İslam’a göre kocanın karısı üzerinde hakkı çoktur. Bu sebepden
Rasûlullah sallâlla- hu aleyhi ve sellem “Eğer bana, birinin diğerine secde etmesi emr
olunsaydı, kadınların kocalarına secde etmesini emrederdim. Çünkü zevcin zevce
üzerindeki hakkı çok büyüktür” buyurdu. O halde kadın, kocasının
emrine ve sözlerine itaat etmeli, Hakk’ın rızâsına bu yolla kavuşmalıdır.
Kadının kocasına itaati, zevcenin üzerine vâcib olan hak ve vazifelerdendir. Adam
hastalansa ve abdest alamasa ve kendi- sine abdest verecek bir kimseye ihtiyacı
olsa, bu kocanın karısı üzerinde haklarından değildir. Ama hanımı, bu cinsten
hizmetleri yaparsa, mürüv-vet ve vefakârlık yapmış olur. Cennette derecesi
yüksek olup, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanır. Nitekim hadis-i şerifde
buyuruldu ki: “Beş vakit
namazını kılan, malının zekâtını veren, Ramazanı Şerif orucunu tutan, kocasının
günâh olmayan emirlerini tutan, vücûdunu yabancı erkeklere göstermekten
koruyan kadın, Cennete istediği kapıdan girer.”
Yine hadis
kitablarında Selmân-ı Fârisî’nin -radıyallahu anh- rivayeti ile
bildirilir. Bir gün âhiret hâtûnu Fâtıma-i Zehra -radıyallahu anha-
Rasûlullah’ın huzuruna geldi. Rasûlullahı görünce ağladı. Rasûlullah sallâllahu
aleyhi ve sellem “Ey Fâtıma, seni
ağlatan nedir?” buyurdu. Fâtıma -radıyallahu anha- “Ya
Rasûlâllah! Dün gece, Ali ile aramızda bir konuşma oldu. Kasdsız söylediğim
bir söz yüzünden Ali bana kızdı. Ali’nin kızdığını görünce, özür diledim,
benden razı olmasını, yüzüme gülmesini istedim” dedi.
KADINLAR İÇİN AMELLERİN EN ÜSTÜNÜ
Ey kızım! Kadınlar için amellerin
en üstünü, kocasının emrine itaattir. Allah Teâlâ’nınfarzlarından sonra ve
kocasının emrine itaatdr ten sonra, kadınlar için
yün eğirmek, iplik bükrdmekten üstün iş yoktur. Bir saat yün eğirmek, iplik
bükmek, yâhud dokumak için oturmak, kadınlar için bir sene ibâdet etmekten daha iyidir. Dokudukları her bir iplik için amel
defterlerine bir şehid sevabı yazılır. Kocasının hakkını gözetince, Cennetteki
makamını, dünyâda iken
görmedikçe vefat etmez. Kadının kocası ile bir saat, bir müddet oturması, Kâ’be’yi tavaf etmesinden daha iyidir.
Ey Fâtıma! Erkek hanımından razı olunca, o kadın cennete, cennetin hangi kapısından isterse girer” buyurdu.Muteber hadis kitablarında Büreyde rivayeti ile yazılır. Bir bâdiyeli Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelip ”Ya Rasûlâllah! Ben imân ettim, lâkin bana bir mucize göstermeni isterim; böylece yakînim artsın” dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- “Ne istersin?” buyurdu. “Şu ağacı çağır, huzuruna gelsin” dedi. Rasûlullah:
“Ey ağaç Allah’ın Rasûlünün sözünü tut ve buraya gel” buyurdu. O ağaç, köklerinden sökülüp geldi. Bütün dalları, kök iplikçikleri ile beraber huzurda durdu ve Rasûlullah’a selâm verdi. Köylü, bu hâli görünce, “yeter yeter” dedi.
Rasûlullah: “Ey ağaç, yerine git ve köklerini toprağa sal ve dik dur” buyurdu. Köylü bunu da görünce, Rasûlullah’ın ayaklarına kapandı, mübarek ayaklarını öptü ve “-Yâ Rasûlâllah, müsâade et de sana secde edeyim” dedi. Rasûlullah, -sallallahu aleyhi ve sellem-:
“– Bana secde etme! Çünkü secde Allah Teâlâ’ya mahsustur. Eğer Allah’dan başkasına secde etmek caiz olsaydı, ümmetimin kadınlarına, kocalarının onlar üzerindeki haklarının büyüklüğünü bilmeleri için, kocalarına secde etmelerini emrederdim” buyurdu.
Bir hadis-i şerifde de: “Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü Teâlâ’nın lânetinde olur” buyurdu.
İbni Abbâs radıyallahü an- hümâ rivayeti ile bildirilir:
Bir kadın, Rasûlullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- huzuruna geldi ve, “– Ya Rasûlâllah, kocaların kadınların üzerindeki haklarının neler olduğunu bana bildir de, yerine getirebileceksem evleneyim, yoksa evlenmeyeyim, dedi.
Rasûlullah buyurdu ki:
“Kocanın kadın üzerindeki haklarından biri, nefsini ondan men etmemektir. Biri de, kocasından izinsiz nafile oruç tutmamaktır. İzinsiz nafile oruç tutarsa, açlık ve susuzluk çekmiş olur, orucu kabul edilmez.
Bir hakkı da, kocasından izinsiz evden dışarı çıkmamaktır. Eğer izinsiz evden çıkarsa, gökteki meleklerin, rahmet ve azâb meleklerinin lanetinde olur. Ondan izinsiz evinden dışarı bir şey vermemektir. Verirse, sevabı başkasına, günâhı kendisine olur.”
HAYIRLA KALIN ALLAH’A EMANET OLUN
GÜNÜNÜZ BEREKETLİ OLSUN
ARAŞTIRMACI İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR SALİH KEBAPÇI
Twitter.com /@Salihkebapcii Salihkebap1@gmail.com