Sevgili
Dostlar şunu ifade edelim ki özellikle erkek annesi oğluna layık
hiç bir kızı beğenmez yakıştıramaz ona gönül vermesine
katlanamadığı için gelin kaynana kavgaları savaşları
tartışmaları ortaya çıkmıştır bu yazımızda bu konuyu
işledik dilimiz döndüğü kadar işlemeye gayret ettik faydalı
olması dileğimle
GELİN-KAYINVALİDE
ÇATIŞMASI: İKTİDAR VE GÜÇ SAVAŞI
“Anadolu’da
Hitit Sosyal Yaşamında Kadının Yeri ve Önemi” konulu
araştırmaya göre, gelin-kayınvâlide çekişmesi, Hititler’de
ülke meselesi olacak kadar önemli bir problem hâline gelmiş.
Gelin-kayınvalide
çatışması varsa bir yerde, iktidar ve güç savaşlarının
olduğu anlaşılıyor. Bu savaş, oğul ve eş üzerinden
yürütülüyor ve her ikisi de eş ya da oğlunun üzerinde
iktidarını kurup, karşı tarafı tesirsiz hâle getirmeyi
hedefliyor.
Cedel, cehâletle olur. Kavga iki taraflı çıkar. Bir
kişi kavgaya karışmıyorsa, diğeri kendi kendine kavga edemez.
Her iki taraf da karşı tarafın haddini bildirme derdinden
susmayınca, bütün âile fertlerine tesir eden travmalar oluşur.
Birbirlerini
anlayamayan insanlar, birbirlerini sevemezler. Sevgi, anlamaktır.
İlişkilerde birbirlerini anlamayan taraflar, daima dert çıkarır,
her şeyi büyütürler. Birbirlerini niye anlayamazlar, neden düşman
zannederler? Birbirlerine dair ön yargıları, en büyük âmildir
(sebeptir).
İnsanların
birbirlerine söyleyemeyeceği ağır sözler, gelin-kaynana
manilerinde mevcut:“Kazanda
kaynatılan, kapı önüne konulan, dilini akrep
sokturulan”kaynanalar,
gelinlerden öçlerini“leylek
bacaklıktan tutun maymuna benzetmeye kadar”giden
sözlerle alıyorlar. İçi hakaret, nispet dolu sözler Komiklik
olsun diye söylense de şuur altına, ön yargılar dolduruluyor.
KAYINVALİDE
İÇİN ÇİZİLEN PROFİL
“Kıskanç,
oğlunu paylaşmak istemeyen, gelininin acı çekmesinden zevk alan,
oğlunun evini yönetmek isteyen, gelinini beğenmeyen, hizmetçi
gibi kullanan, sevgi ve hoşgörüden mahrum, zâlim bir kadın”
tipi
GELİN
İÇİN ÇİZİLEN PROFİL
Gelin
için çizilen ise; “oğlu ile evlendikten sonra kayınvâlidesini
istemeyen, kapı önüne koymak isteyen, eşi ile kayınvâlidesini
birbirinden ayırmak isteyen, eşi ile yaşadığı güzelliklerle
kayınvâlidesine nispet yapan merhametsiz, hilkat garibesi
Her
ikisinin ortak marifeti gıybet, dedikodu, birbirini
itibarsızlaştırma…
Evlere
şenlik tespitlerimiz var, bir de: “Gelin ve kayınvâlidenin duâsı
baştan yapılmamış”, “Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse,
gelinin başını yarar.” gibi
Yazıktır;
baştan önyargılı, peşin fikirli başlanan ilişkilere İnsanların
birbirini tanımalarına ve anlamalarına fırsat verilmeden, bir
diğerine karşı, baştan peşin hükümlerle bir yuvanın
kurulması; “Zaten ne bekliyordum ki, kaynana işte!” ya da
“Gelin işte!” gibi klişe tespitlerin yapılması, düşünen,
değişen insanoğlu için bu konuda hiçbir düşünce ve olumlu
yönde değişimin yaşanmadığını gösteriyor.
Neden
kayınvâlide ve gelin, bir erkeği paylaşamazlar? Hem bu savaş,
kime rağmen kazanılır. İster gelin kazansın, ister kayınvâlide;
her ikisinde de kaybeden, “eş” yani “oğul” ise; yere batsın
bu zafer!.. Zira kişi, sevdiğinin kaybettiği bir savaşın,
kazananı olsa ne, olmasa ne?
hanımın,
eşinin ailesine gidip dertlerini anlatarak rahatladığını
söylemesi ne acı!. Hiçbir erkek, eşi hakkında kötü
konuşulmasından hoşlanmaz, annesinin hakkında kötü
konuşulmasından da hoşlanmaz. Bu adam, iki kadın arasında kalıp
ikisini de idare edemeyen, “kavvâm” olamayan, kendisinin
üzerinde kadınların iktidar kurmasına mani olamayan, zavallı bir
adam
BİR
YERDE ÖNYARGI VARSA ZAN DA VARDIR
Bir
yerde ön yargı varsa, zan da vardır. Niyet okumak da… Tabiî
alınganlık da
Kim
bilir, kendi annesi neler söylüyordur gelin hanıma; ona gücenmez;
kayınvâlidesi söylediğinde gözünden yaş tükenmez. Kız
kardeşi:
“-Senin
elin çok yavaş, bir işi on saatte bitiriyorsun.” dese kırılmaz;
kayınvâlidesi dese, kanlı bıçaklı küser. Kayınvâlide, kendi
kızına kaç kere:
“-Kızım,
bir çay demle.” der, kızı duymaz; gelin azıcık geç duysa
işkillenir, gönül koyar, “Beni umursamıyor!” diye oğluna
şikâyet eder.
Biri
kızı, biri gelini; biri ablası, biri kayınvâlidesi Alınganlık
sebebi, birlerinin kötü niyetli olduğunu zannetmeleridir.
Erkek
çocuk ile annesi arsında güçlü bir bağ vardır. Annenin oğlu
üzerinde iyileştirici tesiri vardır. Gönülden evlâdına duâ
eder. Bu kadar çok sevdiği oğlunun karısının sözü ile
kendisini incitmesini de kaldıramaz.
Bu durumdan Cenâb-ı Hak da
râzı değildir ki, hadîslerde rivâyet edildiği üzere, böylesi
erkek evlat ölürken kelime-i şehadet getiremez. Eşinin böyle bir
âkıbete düçâr olmasını, gerçekten seven hiçbir kadın
istemez
Çünkü kendinin ikrâmına en çok layık olan kişinin
eşi olduğunu, eşinin de en çok ikramına lâyık olanın hem de
üç kez kayınvâlidesi olduğunu bilir. Aralarında annelik makamı
ile eşlik makamının birbirinden çok farklı olduğunu bilince
daha hassas olur.
Kendisinin
bu makamını bilerek, gelinine ve oğluna zulmeden kayınvâlide,
iyi bilmelidir ki, kimsenin kötülüğü yanına kâr kalmaz, hesabı
zor verir.
GELİN
VE KAYINVALİDENİN BİRBİRLERİNE DÜŞMANLIĞI
İki
kadın birbiri ile anlaşamayınca, hemen ortak paydaları olan
eş/oğula dertlerini anlatırlar. Kavvâm olarak Cenâb-ı Hak
tarafından seçilen erkeğin, kendisine verilen bu sorumluluğu iki
tarafı da dengede tutarak, adâletle yürütmesi gerekirken,
birinden taraf olunca gelin ve kayınvâlidenin birbirlerine
düşmanlığı daha çok artar.
“-Eşlerine/oğullarına
duyurmadan, aralarında meseleler
ini
çözseler olmaz mı?! dersek… Çok iyi olur, lâkin câhil, egosu
güçlü, benim dediğim olacak diyen kadınlar, bu işi çözemezler.
Her ikisinin de zaafları vardır ve böyle zaafları olanları da
şeytan çok güzel yönetir.
GELİN-KAYNANA
İLİŞKİSİNDE İLETİŞİM DİLİ
Artık
gençler, hayatı iki kişilik planlıyorlar. Evliliğin ilk
yıllarının, eşlerin birbirini tanıma süreci olduğunu, bu
süreçte kayınvâlide ile birlikte yaşamanın birçok güçlükler
doğurduğunu söylüyorlar.
“-Özelimiz
olmuyor, mahrem alanımız daralıyor. Evliliğin en güzel yıllarını
eşimizle doya doya yaşayamıyoruz.” diyorlar.
Bu
kadar hassas düşüncelerle kurulan evliliklerin ilk yıllarında
ayrılıkla neticelenmesi, işin farklı bir boyutunun daha olduğunu
gösteriyor bize… Esas istenilenin, hürriyet, kimseye hesap
vermemek, istek ve arzular doğrultusunda yaşamak olduğunu
anlıyoruz.
Delikanlı
kendisini hesaba çeken annesi ve babası olmadığı için
rahatlıkla eve geç geliyor, yüksek sesle, ağır hakaret dolu
kavgalar ediliyor. Gelin hanım özgür ya; alışverişler, arkadaş
gezmeleri Baktı sıkılıyor, annesini arıyor:
“-Benim
canım çok sıkılıyor, bugün size takılayım, ne yapıyorsunuz?”
diyor, annesi de yeni evli kızını yanında gezdiriyor.
“-Kayınvalidem
bize karışmasın, eşim âilesine gitmeye zorlamasın!” diyen
kızlarımız, evinin her ânını annelerine haber verip, anneleri
ile birlikte akraba oturmalarına devam ediyorlar. Yani “yeni bir
yuva kurdum, kendimce bir düzen oturtayım!” denilmiyor.
Bir
tarafın tesiri tamamen ortadan kaldırılarak, diğer tarafla
kurulan düzene aynen devam ediliyor. Evlilik, bir nevî kızlar için
âilelerinin baskısından kurtulup, eşinin ailesine karşı
sorumluluklardan uzak durarak flört edercesine eşi ile çiçek-böcek
yaşamak zannediliyor.
Eşinin
üzerinde anne tesirini fark eden eş, karısını sıkıştırmaya
başlıyor. Gelin hanımlar, kayınvalidelerinin akıl vermesini
istemiyor, ama daha dün evlenmiş, evlilikte hiçbir tecrübesi
olmayan kız arkadaşının verdiği akıllara harfiyen uyuyor.
“-Konuşma
eşinle, birlikteliği reddet, çıksın salonda yatsın.” vb.
komutları uygulayarak, eşini dize getirmeye çalışıyor.
Sırf
arkadaşlarının şuursuz nasihatlerini uyguladığı için,
evliliği bitme noktasına gelen kaç genç hanım bilirim.
Arkadaşlarının onları, “Sakın alıştırma!” komutları ile
kayınvâlidesine soğuk davranıp, bencilce evinde oturup yardıma
gitmeyen, bu süreçte rehavetten namazlarını aksatanlar da
bilirim. Niyet kötü olunca, kulluğa da tesir ediyor.
KAYINVALİDELERİN
EN BÜYÜK DERDİ
Kayınvâlidelerin
en büyük derdi, oğullarının yorulmaması, o nasıl ihtimam ile
bakmışsa oğluna, gelinin de öyle bakması Gelinin oğluna iş
yaptırmaması, üzmemesi, dırdır yapmaması Kendisine sık sık
oturmaya gelinmesi, mümkünse birlikte gezmelere gitmek Bayram
gezmelerini birlikte yapmak, en büyük istekleridir. Buraya kadar
kısmı iyice bir empati yapabilirsek ileride bütün oğlan anneleri
dillendiremeseler de isterler.
Gelininden
iş bekleyen, beğenmeyen, horlayan kötü niyetlileri de mevcuttur.
Kayınvâlideler gerçekten oğullarının nasıl yaşadığını
merak ederler. Yerinde görmek isterler. Bu, onların en büyük
zaaflarıdır. Bunu, gelini“çok
uyanık ve akıllı, oğlunu ezecek bir varlık”;
oğullarını da“kendini
koruyamayacak bir zavallı” olduğunu
zannettikleri için yaparlar. Gelin çok bilmiştir, oğlunu
yönetmeye kalkar; oğlunun parasını olur olmaz harcar, çocuğuna
bulaşık yıkatır vb. bir sürü derdi vardır.
Gelin
hanımlar da kayınvâlideler de birbirleri tarafından sevilmeyi,
değer verilmeyi, beğenilmeyi isterler. Bu ihmal edilmese ne güzel
olur!
Vel
hasıl kelam gelin ve kayınvalide birbirlerini rakip olarak
görmeyecek sevgi saygı içinde birlerine davranacak iletişim
kuracak gelin kayınvalidesini kayınvalide ise gelinini rakip
görerek şikayet etmeyecek dert yanmayacak her iki tarafta birbirine
güzellikle sevgiyle yaklaşarak muamelede bulunacak
Bir
sonraki yazımızda eşi ile annesi arasında kalan erkek ne yapmalı
onu yazmaya çalışalım İnşallah
HAYIRLA KALIN ALLAH'A EMANET OLUN
CENABI
HAK YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN
ÇALIŞMALARINIZ
BEREKETLİ İŞİNİZ MÜBAREK OLSUN
ALLAH'IN
SELAMI RAHMETİ BEREKETİ MAĞFİRETİ ÜZERİNİZE OLSUN
ARAŞTIRMACI
İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR HATİP SALİH KEBAPÇI
Twitter.com @Salihkebapcii Salihkebap1@gmail.com