Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

17 Ocak 2018 Çarşamba

GELİN-KAYINVALİDE GEÇİMSİZLİĞİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


Sevgili Dostlar şunu ifade edelim ki özellikle erkek annesi oğluna layık hiç bir kızı beğenmez yakıştıramaz ona gönül vermesine katlanamadığı için gelin kaynana kavgaları savaşları tartışmaları ortaya çıkmıştır bu yazımızda bu konuyu işledik dilimiz döndüğü kadar işlemeye gayret ettik faydalı olması dileğimle


GELİN-KAYINVALİDE ÇATIŞMASI: İKTİDAR VE GÜÇ SAVAŞI

Anadolu’da Hitit Sosyal Yaşamında Kadının Yeri ve Önemi” konulu araştırmaya göre, gelin-kayınvâlide çekişmesi, Hititler’de ülke meselesi olacak kadar önemli bir problem hâline gelmiş.

Gelin-kayınvalide çatışması varsa bir yerde, iktidar ve güç savaşlarının olduğu anlaşılıyor. Bu savaş, oğul ve eş üzerinden yürütülüyor ve her ikisi de eş ya da oğlunun üzerinde iktidarını kurup, karşı tarafı tesirsiz hâle getirmeyi hedefliyor. 

Cedel, cehâletle olur. Kavga iki taraflı çıkar. Bir kişi kavgaya karışmıyorsa, diğeri kendi kendine kavga edemez. Her iki taraf da karşı tarafın haddini bildirme derdinden susmayınca, bütün âile fertlerine tesir eden travmalar oluşur.

Birbirlerini anlayamayan insanlar, birbirlerini sevemezler. Sevgi, anlamaktır. İlişkilerde birbirlerini anlamayan taraflar, daima dert çıkarır, her şeyi büyütürler. Birbirlerini niye anlayamazlar, neden düşman zannederler? Birbirlerine dair ön yargıları, en büyük âmildir (sebeptir).

İnsanların birbirlerine söyleyemeyeceği ağır sözler, gelin-kaynana manilerinde mevcut:“Kazanda kaynatılan, kapı önüne konulan, dilini akrep sokturulan”kaynanalar, gelinlerden öçlerini“leylek bacaklıktan tutun maymuna benzetmeye kadar”giden sözlerle alıyorlar. İçi hakaret, nispet dolu sözler Komiklik olsun diye söylense de şuur altına, ön yargılar dolduruluyor.

KAYINVALİDE İÇİN ÇİZİLEN PROFİL

Kıskanç, oğlunu paylaşmak istemeyen, gelininin acı çekmesinden zevk alan, oğlunun evini yönetmek isteyen, gelinini beğenmeyen, hizmetçi gibi kullanan, sevgi ve hoşgörüden mahrum, zâlim bir kadın” tipi

GELİN İÇİN ÇİZİLEN PROFİL

Gelin için çizilen ise; “oğlu ile evlendikten sonra kayınvâlidesini istemeyen, kapı önüne koymak isteyen, eşi ile kayınvâlidesini birbirinden ayırmak isteyen, eşi ile yaşadığı güzelliklerle kayınvâlidesine nispet yapan merhametsiz, hilkat garibesi

Her ikisinin ortak marifeti gıybet, dedikodu, birbirini itibarsızlaştırma…
Evlere şenlik tespitlerimiz var, bir de: “Gelin ve kayınvâlidenin duâsı baştan yapılmamış”, “Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin başını yarar.” gibi

Yazıktır; baştan önyargılı, peşin fikirli başlanan ilişkilere İnsanların birbirini tanımalarına ve anlamalarına fırsat verilmeden, bir diğerine karşı, baştan peşin hükümlerle bir yuvanın kurulması; “Zaten ne bekliyordum ki, kaynana işte!” ya da “Gelin işte!” gibi klişe tespitlerin yapılması, düşünen, değişen insanoğlu için bu konuda hiçbir düşünce ve olumlu yönde değişimin yaşanmadığını gösteriyor.

Neden kayınvâlide ve gelin, bir erkeği paylaşamazlar? Hem bu savaş, kime rağmen kazanılır. İster gelin kazansın, ister kayınvâlide; her ikisinde de kaybeden, “eş” yani “oğul” ise; yere batsın bu zafer!.. Zira kişi, sevdiğinin kaybettiği bir savaşın, kazananı olsa ne, olmasa ne?

hanımın, eşinin ailesine gidip dertlerini anlatarak rahatladığını söylemesi ne acı!. Hiçbir erkek, eşi hakkında kötü konuşulmasından hoşlanmaz, annesinin hakkında kötü konuşulmasından da hoşlanmaz. Bu adam, iki kadın arasında kalıp ikisini de idare edemeyen, “kavvâm” olamayan, kendisinin üzerinde kadınların iktidar kurmasına mani olamayan, zavallı bir adam

BİR YERDE ÖNYARGI VARSA ZAN DA VARDIR

Bir yerde ön yargı varsa, zan da vardır. Niyet okumak da… Tabiî alınganlık da

Kim bilir, kendi annesi neler söylüyordur gelin hanıma; ona gücenmez; kayınvâlidesi söylediğinde gözünden yaş tükenmez. Kız kardeşi:

-Senin elin çok yavaş, bir işi on saatte bitiriyorsun.” dese kırılmaz; kayınvâlidesi dese, kanlı bıçaklı küser. Kayınvâlide, kendi kızına kaç kere:

-Kızım, bir çay demle.” der, kızı duymaz; gelin azıcık geç duysa işkillenir, gönül koyar, “Beni umursamıyor!” diye oğluna şikâyet eder.

Biri kızı, biri gelini; biri ablası, biri kayınvâlidesi Alınganlık sebebi, birlerinin kötü niyetli olduğunu zannetmeleridir.

Erkek çocuk ile annesi arsında güçlü bir bağ vardır. Annenin oğlu üzerinde iyileştirici tesiri vardır. Gönülden evlâdına duâ eder. Bu kadar çok sevdiği oğlunun karısının sözü ile kendisini incitmesini de kaldıramaz. 

Bu durumdan Cenâb-ı Hak da râzı değildir ki, hadîslerde rivâyet edildiği üzere, böylesi erkek evlat ölürken kelime-i şehadet getiremez. Eşinin böyle bir âkıbete düçâr olmasını, gerçekten seven hiçbir kadın istemez

Çünkü kendinin ikrâmına en çok layık olan kişinin eşi olduğunu, eşinin de en çok ikramına lâyık olanın hem de üç kez kayınvâlidesi olduğunu bilir. Aralarında annelik makamı ile eşlik makamının birbirinden çok farklı olduğunu bilince daha hassas olur.

Kendisinin bu makamını bilerek, gelinine ve oğluna zulmeden kayınvâlide, iyi bilmelidir ki, kimsenin kötülüğü yanına kâr kalmaz, hesabı zor verir.

GELİN VE KAYINVALİDENİN BİRBİRLERİNE DÜŞMANLIĞI

İki kadın birbiri ile anlaşamayınca, hemen ortak paydaları olan eş/oğula dertlerini anlatırlar. Kavvâm olarak Cenâb-ı Hak tarafından seçilen erkeğin, kendisine verilen bu sorumluluğu iki tarafı da dengede tutarak, adâletle yürütmesi gerekirken, birinden taraf olunca gelin ve kayınvâlidenin birbirlerine düşmanlığı daha çok artar.

-Eşlerine/oğullarına duyurmadan, aralarında meseleler
ini çözseler olmaz mı?! dersek… Çok iyi olur, lâkin câhil, egosu güçlü, benim dediğim olacak diyen kadınlar, bu işi çözemezler. Her ikisinin de zaafları vardır ve böyle zaafları olanları da şeytan çok güzel yönetir.

GELİN-KAYNANA İLİŞKİSİNDE İLETİŞİM DİLİ

Artık gençler, hayatı iki kişilik planlıyorlar. Evliliğin ilk yıllarının, eşlerin birbirini tanıma süreci olduğunu, bu süreçte kayınvâlide ile birlikte yaşamanın birçok güçlükler doğurduğunu söylüyorlar.

-Özelimiz olmuyor, mahrem alanımız daralıyor. Evliliğin en güzel yıllarını eşimizle doya doya yaşayamıyoruz.” diyorlar.

Bu kadar hassas düşüncelerle kurulan evliliklerin ilk yıllarında ayrılıkla neticelenmesi, işin farklı bir boyutunun daha olduğunu gösteriyor bize… Esas istenilenin, hürriyet, kimseye hesap vermemek, istek ve arzular doğrultusunda yaşamak olduğunu anlıyoruz.

Delikanlı kendisini hesaba çeken annesi ve babası olmadığı için rahatlıkla eve geç geliyor, yüksek sesle, ağır hakaret dolu kavgalar ediliyor. Gelin hanım özgür ya; alışverişler, arkadaş gezmeleri Baktı sıkılıyor, annesini arıyor:

-Benim canım çok sıkılıyor, bugün size takılayım, ne yapıyorsunuz?” diyor, annesi de yeni evli kızını yanında gezdiriyor.

-Kayınvalidem bize karışmasın, eşim âilesine gitmeye zorlamasın!” diyen kızlarımız, evinin her ânını annelerine haber verip, anneleri ile birlikte akraba oturmalarına devam ediyorlar. Yani “yeni bir yuva kurdum, kendimce bir düzen oturtayım!” denilmiyor.

Bir tarafın tesiri tamamen ortadan kaldırılarak, diğer tarafla kurulan düzene aynen devam ediliyor. Evlilik, bir nevî kızlar için âilelerinin baskısından kurtulup, eşinin ailesine karşı sorumluluklardan uzak durarak flört edercesine eşi ile çiçek-böcek yaşamak zannediliyor.

Eşinin üzerinde anne tesirini fark eden eş, karısını sıkıştırmaya başlıyor. Gelin hanımlar, kayınvalidelerinin akıl vermesini istemiyor, ama daha dün evlenmiş, evlilikte hiçbir tecrübesi olmayan kız arkadaşının verdiği akıllara harfiyen uyuyor.

-Konuşma eşinle, birlikteliği reddet, çıksın salonda yatsın.” vb. komutları uygulayarak, eşini dize getirmeye çalışıyor.

Sırf arkadaşlarının şuursuz nasihatlerini uyguladığı için, evliliği bitme noktasına gelen kaç genç hanım bilirim. Arkadaşlarının onları, “Sakın alıştırma!” komutları ile kayınvâlidesine soğuk davranıp, bencilce evinde oturup yardıma gitmeyen, bu süreçte rehavetten namazlarını aksatanlar da bilirim. Niyet kötü olunca, kulluğa da tesir ediyor.

KAYINVALİDELERİN EN BÜYÜK DERDİ

Kayınvâlidelerin en büyük derdi, oğullarının yorulmaması, o nasıl ihtimam ile bakmışsa oğluna, gelinin de öyle bakması Gelinin oğluna iş yaptırmaması, üzmemesi, dırdır yapmaması Kendisine sık sık oturmaya gelinmesi, mümkünse birlikte gezmelere gitmek Bayram gezmelerini birlikte yapmak, en büyük istekleridir. Buraya kadar kısmı iyice bir empati yapabilirsek ileride bütün oğlan anneleri dillendiremeseler de isterler.

Gelininden iş bekleyen, beğenmeyen, horlayan kötü niyetlileri de mevcuttur. Kayınvâlideler gerçekten oğullarının nasıl yaşadığını merak ederler. Yerinde görmek isterler. Bu, onların en büyük zaaflarıdır. Bunu, gelini“çok uyanık ve akıllı, oğlunu ezecek bir varlık”; oğullarını da“kendini koruyamayacak bir zavallı” olduğunu zannettikleri için yaparlar. Gelin çok bilmiştir, oğlunu yönetmeye kalkar; oğlunun parasını olur olmaz harcar, çocuğuna bulaşık yıkatır vb. bir sürü derdi vardır.

Gelin hanımlar da kayınvâlideler de birbirleri tarafından sevilmeyi, değer verilmeyi, beğenilmeyi isterler. Bu ihmal edilmese ne güzel olur!

Vel hasıl kelam gelin ve kayınvalide birbirlerini rakip olarak görmeyecek sevgi saygı içinde birlerine davranacak iletişim kuracak gelin kayınvalidesini kayınvalide ise gelinini rakip görerek şikayet etmeyecek dert yanmayacak her iki tarafta birbirine güzellikle sevgiyle yaklaşarak muamelede bulunacak 
Bir sonraki yazımızda eşi ile annesi arasında kalan erkek ne yapmalı onu yazmaya çalışalım İnşallah

HAYIRLA KALIN ALLAH'A EMANET OLUN

CENABI HAK YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN

ÇALIŞMALARINIZ BEREKETLİ İŞİNİZ MÜBAREK OLSUN

ALLAH'IN SELAMI RAHMETİ BEREKETİ MAĞFİRETİ ÜZERİNİZE OLSUN

ARAŞTIRMACI İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR HATİP SALİH KEBAPÇI

Twitter.com @Salihkebapcii  Salihkebap1@gmail.com

Görüntüleme Sayısı