1.Eğitim,
anne karnında başlar. İnsanın ilk mürebbisi annesidir.
2.Çocuklar,
anne-babaya ve eğitimciye hayır hasenatla donatılmak üzere ihsan
edilen ilahi emanetlerdir.
3.Mahlukat
içinde eğitime en çok muhtaç olan, insandır. Hayatta en zirve
sanat da, insan yetiştirmektir.
Allah
Teâlâ, en büyük insan terbiyecileri olarak peygamberleri
göndermiştir. Yani eğitim (terbiye) hizmeti, bir peygamber
mesleğidir.
4.Eğitimci,
sadece bilgi veren değil, samimiyet tohumları eken, ufuk açan,
akl-ı selime çağıran, usul, erkan ve âdab öğretendir. Yani bir
eğitimci, talebesinde selim bir vicdan inşa edendir.
5.Eğitimci;
gönüllerde hayranlık hissi uyandıran sağlam bir karakter
sergilemeli, ruhundan rahmet taşırmalı, yüreğinden feyz,
ruhaniyet ve pozitif enerji tevzi etmelidir.
6.Eğitimci,
öğrendiği ve başkalarına tavsiye ettiği güzelliklerle evvela
kendi hayatını süsleyerek, bu hususta canlı bir örnek olmaya
gayret etmelidir.
7.Eğitimci,
kendisine emanet edilen her bir öğrencinin, istikbâlin zirve
şahsiyetlerinden biri olabileceği ihtimalini dikkate almalı;
dünyayı değiştirebilecek dâhilerin, belki de elinin altında
olabileceğini unutmamalıdır.
8.Eğitimci,
keyfiyetli bir hizmet sunabilmek için kendi gelişimini de ihmal
etmemelidir. Sürekli bir tekâmül (olgunlaşma) gayreti, onun tabii
vasfı olmalıdır. Aksi halde birçok kabiliyet ve istidat,
eğitimcinin liyâkatsizliği yüzünden sönüp gidebilir.
9.Kusursuz
bir talebe arzu ediyorsak, kusursuz bir eğitimci olmaya mecburuz.
10.Tamir
edilen bir eşya, tamircinin kartvizitidir. Eğitimcinin kalitesi de
yetiştirdiği talebe ile ölçülür.
11.Çoban,
sürüsünden mes’uldür. Ayağı kırılan bir kuzuyu kucağında
taşımak mecburiyetindedir. Bunun gibi talebeler de, eğitimciye
zimmetlidir.
12.Eğitimci,
talebesini ciddiye almalı, ona değer vermeli ve bunu hareketleriyle
de ona hissettirmelidir.
13.Koskoca
bir çınar istidadındaki talebesini bir metre boyunda bir çalıya
dönüştüren eğitimci, Allah katında mes’ul olur.
14.Eğitimci
talebelerinin karakterlerini çok iyi bilmelidir ki onların ruhuna
girecek damarı bulsun.
15.Âdil
bir öğretmen bütün sınıfın öğretmenidir. Adaletin olmadığı
sınıfta huzur olmaz, huzurun olmadığı sınıfta ders işlenmez,
ders işlenmeyen yerde de eğitim olmaz.
16.Bir
öğretmen dersini planlarken, eğitim tekniklerini nerede, ne zaman
ve nasıl uygulanacağını iyi düşünmek zorundadır.
17.Eğitim
muvaffakiyetin en esaslı anahtarı, sabır, sebat ve fedakarlıktır.
18.Eğitimci
karşılaştığı tehlike ve güçlükler karşısında yılmamalı,
bilakis çetin şartlar altında bulunmaktan dolayı mukavemeti
artmalı, daha da kuvvet bulmalıdır.
19.Eğitimci
ne elde edemediği maddi imkanlar için çok üzülmeli, ne de nail
olduğu dünyalıklar sebebiyle çok sevinip şımarmalıdır.
20.Eğitimci
problem üretici değil, problem çözücü olmalıdır. İşi laf ve
tenkide döküp eksik ve gedik aramak yerine, hâdiselere yapıcı
bir ruhla ve müspet bir bakış açısıyla yaklaşabilmelidir.
21.Eğitim,
zorluklar karşısında şikayeti unutma sanatıdır. Tahammülsüzlük
ve şikayetin başladığı yerde eğitim biter.
22.Eğitim
oturma işi değildir. Eğitim yüksek bir enerji gerektirir. Bunun
için de en başta kalp, müspet enerjiyle dolu olmalıdır.
23.İnce,
nazik ve derin ruhlu bir eğitimci, hizmeti bir ibadet heyecanıyla
ifâ etmeli, kimseyi incitmeyip kimseden de incinmemelidir.
Unutmamalıdır ki kalpler nazargâh-ı ilâhidir.
24.Kırıcı,
sert, kaba ölçülerle insan eğitimi yapılamaz.
25.Dünya
üç şeyle cennet olur: Elinden, gönlünden rahmet taşırarak
26.Eğitimcinin
gönlü, Hâlık’ın nazarıyla mahlûkata bakış tarzı kazanarak
manevi bir rehabilite merkezi haline gelmelidir.
27.Muhabbet
ve gayret, her problemi çözer. Problemini çözdüğümüz insan
bizimdir. Kazanılan her insanın ecri, kaybedilen her insanın da
ağır mes’uliyeti içindeyiz.
28.Muhabbet,
iki gönül arasındaki cereyan hattıdır. Eğitimin sıhhati, bu
cereyan hattının tesis edilmesine bağlıdır.
29.Eğitimci
dersine, bir mabede girer gibi hürmetle girmeli, en mühim
malzemesinin de, muhabbet ve alâka olduğunu bilmelidir.
30.Eğitimciler
çocukların en kıymetli uzuvlarında, yani kalp ve dimağlarında
tasarrufta bulunarak, bir dünya görüşü inşa ederler. Bu
itibarla eğitimciler için“İstikbal mimarı”demek mümkündür.
31.Merhamet,
eğitimcinin kalbinde hiç sönmeyen bir ateş gibidir.
32.Eğitimcinin
en çok dikkat edeceği husus, kusuru nefsinden, muvaffakiyeti
Rabbinden bilmektir.
33.Eğitimci,
mensubu olduğu mesleğin, her şeyden önce kendisi için büyük
bir nimet ve lütuf olduğunu düşünmeli, buna şükrane olarak da
talebesinin maddi-manevi donanımından kendini mes’ul görmelidir.
34.Eğitimci,
talebeleriyle geçirdiği her anı, son nefesi gibi hissederek iyi
değerlendirmeli, hamd ve şükür duyguları içinde olmalıdır.
35.Eğitimci,
imkan ve fırsatların ayağına gelmesini bekleyemez. O daima hizmet
arayışında olmalıdır. Hizmeti nimet bilerek aramalıdır ki,
Allah onu, önüne çıkarsın. Fakat, hizmet arayışını şuur
haline getirmeyenin önüne sayısız hizmet fırsatı çıksa bile,
onlara gâfil kalır.
36.Eğitimci;
talebesinin çınar istidadını çınar yapmaktan mesuldür. Hatta;
bodur istidadı varsa onu dahi inkişaf ettirmelidir.
37.Egitim,
bir yatırımdır. Eğitimci; sermayesini, en çok verim alacağı
sahada kullanmaya gayret etmelidir.
38.Eğitimin
muvaffakiyete ulaşması için; belli bir disiplin ve planlama
içerisinde, ciddiyetle yapılması gereklidir.
39.İnsan
eğitimi, müşfik gönüllerin işidir. Şefkatten mahrum bir gönül
ile insanlığa huzur ve saadet getirecek bir eğitim verilemez.
40.Samimiyette
hudutlara riayet edilmediğinde ekseriyetle laubaliliği peşinden
getirir. Fakat iyi bir eğitimci bu ikisini birbirinden ayırmasını
bilmelidir.
“HEPİMİZ
ÖĞRETMENİZ HEM ÖĞRENİR HEM ÖĞRETİRİZ”
Hayırla
Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı
İlahiyatçı Eğitimci Yazar
Salih
Kebapçı Twitter.com/@Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder