1)TALAK HAKKI KAÇTIR? BOŞANMAK KAÇ TALAKLA OLUR?
Boşama iki keredir. Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir. Allâh’ın koyduğu kurallara uymamalarından korkmadığınız sürece onlara verdiğiniz mehirden hiçbir miktarı geri almanız sizin için helâl olmaz. Eğer Allâh’ın kurallarına uymamalarından korkarsanız, kadının evlilikten kurtulmak için verdiği meblâğda taraflara bir vebal yoktur. Bunlar Allâh’ın koyduğu kurallardır, bu sebeple onları çiğnemeyin. Her kim Allâh’ın koyduğu kuralları çiğnerse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” Bakara, 229
Câhiliyede
talak sayısı, yani erkeğin kadını boşaması hususunda belli bir
sayı yoktu. Kişi karısını defalarca boşardı. Asr-ı saâdette
bir kişi hanımına kızıp
“-Ben
seni ne tutarım, ne de başkasına helâl olman için bırakırım.”
dedi. Bunu da; “Boşarım, iddetin bitmesine yakın vazgeçer,
tekrar geri alırım.” diyerek açıkladı.
Bu
durum, kadın için geleceğine dair umutsuzluk ve kedere düşmesine
sebebiyet vereceğinden, mağdur kadın, endişesini Peygamber
Efendimiz’e iletti. Bu hâdise üzerine Cenâb-ı Hak, bu âyet-i
kerîmeyi inzal etti.
Bu
âyet, kadın için büyük rahmet olmakla birlikte, talâk’ın
keyfî olarak kullanılamayacak kadar ehemmiyetli olduğunu, bu
hususta dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir.
Sünnete
uygun boşama hakkı, her biri, kadının aybaşı hâlinde olmamak
üzere üçtür. Bir temizlik içinde ancak bir boşama hakkı
kullanılabilir. Âdet döneminde boşamak, mekruh olmakla birlikte
geçerlidir. Erkek, âdet döneminde eşini boşadığı için
günahkâr olmuştur.
Eğer
kadın kocasının kendisini boşamasını ister ve boşanma dâvâsını
kendisi önce açarsa, eşinden mehir talep edemez. Eşine mehrini
verir ve kendisini boşamasını ister. Günümüzde bu hususa dikkat
edilmeyip, boşanma davasını açan kadın, ayrıca mehir talebinde
de bulunmaktadır.
2)HÜLLE
NEDİR NASIL YAPILIR NE ZAMAN GEREKLİDİR?
“İkinciden
sonra koca eşini bir daha boşarsa, bundan sonra kadın, boşayandan
başka bir koca ile evlenmedikçe ona helâl olmaz. İkinci koca da
onu boşarsa, birinci kocası ile bu kadının, Allâh’ın
kurallarına riâyet edeceklerini zannederlerse, tekrar evlilik
hayatına dönmelerinde bir sakınca yoktur. Bunlar Allâh’ın
kurallarıdır, bilmek isteyenler için onları açıklamaktadır.”
Bakara,
230
Hülle
veya tahlîl, üç kere boşanmış kadını, boşayan koca ile
yeniden evlenmesini sağlamak üzere bir başka erkekle -nikâh
akdinden ve cinsî münasebetten sonra hemen boşaması şeklinde
anlaşarak (muvâzaalı olarak) evlendirmek sûretiyle
gerçekleşmektedir.
Böyle
bir evlenme, en azından niyetlerde bir “geçici evlenme”dir ve
geçici evlenme, Sünnî İslâm’da câiz değildir. Peygamber
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- samimî ve evlilik içinde
yaşamak niyetiyle olmayıp, tahlîl (hülle) niyetiyle yapılan
evliliğin câiz olmadığına,“bu
evliliği yapan erkeğe kiralık koç”diyerek
ve“hem
bu kiralık koçun hem de buna râzı olan kocanın
lânetlendiklerini” bildirerek
işaret etmiştir. (İbni Mâce, Nikâh, 33; Müsned, I, 83 vd.; Ebû
Dâvûd, Nikâh, 16)
3)KADIN
HANGİ ŞARTLARDA BOŞANMA İSTEYEBİLİR?
“Kadınları
boşadığınızda, onlar da bekleme sürelerini doldurduklarında ya
onlarla yeniden evlenip iyilikle tutun ya da iyilikle serbest
bırakın. Onları zarar vererek haklarını çiğnemek için nikâh
altında tutmayın. Bunu yapan bilsin ki, kendine haksızlık
etmiştir. Allâh’ın âyetlerini sakın alaya almayın. Allâh’ın
size bahşettiği nîmetleri, Kitap’tan ve hikmetten size öğüt
vermek üzere gönderdiklerini dilinizden düşürmeyin. Allah’tan
korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilmektedir.” Bakara,
231
Kocaların,
boşama haklarını kötüye kullanarak sevmedikleri veya kendilerini
sevmeyen, iyi geçimi ve mutluluğu paylaşamadıkları eşlerini,
sırf onlara zarar vermek, intikam almak, başkalarına yâr etmemek
için nikâh altında tutmaları, bu âyette yasaklanmış; bunu
yapanların yalnızca eşlerine değil, kendilerine de zulmetmiş
olacakları bildirilmiştir.
Evet,
kendilerine zulmetmiş olmaktadırlar; çünkü eşler
“kendilerinden” olan din ve insan kardeşleridir. Geçimsizlik ve
nefret içinde yürütülen bir evlilik, taraflar ve yakınları için
dünya cehennemidir. Çarpışan iki testiden biri kırılırsa,
diğeri de içinden çatlar. İnsanlara zarar verenler, bu dünyada
olmazsa ebedî âlemde bunun hesabını vereceklerdir. Ayrıca
evlilik birliğinden zarar gören, zarar görmesine rağmen kocası
tarafından boşanmayan kadınların hakemlere ve hâkime başvurarak
boşanma hakları vardır. (Nisâ, 35)
4)BOŞANAN
EŞLER TEKRAR EVLENEBİLİR Mİ?
“Kadınları
boşadığınızda, onlar da bekleme sürelerini tamamladıklarında,
aralarında mâkul ve meşrû ölçülerde rızâlaştıkları
takdirde, boşayan kocalarıyla yeniden evlenmelerine engel olmayın.
Bu söylenenler, içinizden Allâh’a ve âhiret gününe îman
edenlere verilen öğüttür. Bunlar sizin için en iyi iç ve dış
temizliği sağlayan öğütlerdir. Tam mânâsıyla bilen Allah’tır,
siz ise bilmezsiniz.”Bakara,
232
Bu
âyet-i kerîmenin iniş sebebi şudur: Mâkil bin Yesar, kız
kardeşini boşayan adamın, tekrar gelip kız kardeşini istemesi
üzerine, buna aslâ izin vermeyeceğini söyler. Kardeşinin
boşanması gururunu rencide etmiştir. Hâlbuki kız kardeşinin eşi
iyi bir adamdır. Bu hâdise üzerine bu âyetler nâzil olur.
(Buhârî, 5130)
Bu
âyet-i kerîme, boşanan kadın ve erkeğin, yakın akrabalarına ve
onlara tekrar evlenmemeleri hususunda baskı uygulayanlara bir îkaz
niteliğindedir. (Üç talâk olmadan) boşanan çiftler, bir müddet
sonra aralarında anlaşarak tekrar birleşmek isteyebilirler. Böyle
bir duruma mânî olunmaması gerekmektedir. Üç talâkla boşanma
gerçekleşmişse, kadın, başka bir evlilikle normal bir evlilik
hayatı sürmedikçe, eski kocasına helâl olmaz. Böyle yanlış
bir evliliğe ise, yakınlarının müdahale ve îtiraz hakkı
vardır.
5)KURANDA
BEBEK EMZİRME SÜRESİ VE NAFAKA HAKKI NAFAKA CAİZ MİDİR?
“Emzirmeyi
tamamlamak isteyen anneler, çocuklarını tam iki yıl emzirirler.
Onların örfe göre yiyecek ve giyeceklerini sağlamak da çocuk
baba tarafına âittir. Hiç kimse gücünü aşan bir şeyle yükümlü
kılınamaz. Ne anne çocuğu yüzünden zarara uğratılsın ne de
çocuk babasından dolayı zarar görsün. Kendisine mîras kalan
kimseye de benzer yükümlülük vardır. Ana-baba, karşılıklı
danışarak ve anlaşarak çocuğu sütten kesmek isterlerse, bundan
dolayı onlar için bir sakınca yoktur. Çocuklarınızı
sütannelere emzirtmek isterseniz münasip olan ücreti verdiğiniz
takdirde sizin için bir günah yoktur. Allâh’ın koyduğu
hükümlere aykırı davranmaktan sakının ve bilin ki, Allah
yaptıklarınızın tamamını görmektedir.” Bakara,
233
Anne-baba,
isterlerse, çocuğu iki yıl emzirebilirler ve bu, tam bir emzirme
müddetidir. İstemezlerse, bu süre tamamlanmadan önce sütten
kesme konusunda anlaşırlarsa iki yıl tamam olmadan da bunu
yapmalarında bir beis yoktur
İddet
dolmuş ve evlilik münasebeti bitmiş olsa bile, doğmuş çocuğun
yiyecek ve giyeceğini, baba temin edecektir. (Talâk, 6)
Evlilik
devam etsin-etmesin, çocuğun emzirilmesi, taraflardan birinin zarar
görmesine sebep olmamalı, anne ve baba güçlerini aşan şeylerle
yükümlü kılınmamalı, birbirlerine anlayış göstermelidirler.
Şayet nafaka yükümlüsü olan baba vefat ederse, çocuğun
beslenmesi, korunması ve kendine yeterli hâle gelmesine kadar
başkalarına da sorumluluk düşmektedir. Babanın vârisleri, bu
yükümlülüğü yerine getirirler.
6)İDDET
MÜDDETİ NEDİR? İDDET SÜRESİ NE KADARDIR?
“İçinizden
ölenlerin geride bıraktıkları eşleri kendi başlarına
(evlenmeksizin)dört
ay on gün
beklerler. Bekleme sürelerinin sonuna geldiklerinde kendileri
hakkında, normal ölçülerde yapıp ettiklerinden size bir
sorumluluk yoktur. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır. Bu
kadınlarla evlenme isteğinizi, üstü kapalı bildirmenizde veya
içinizde saklamanızda bir sakınca yoktur. Allah bu kadarını
onlara söyleyeceğinizi bilmektedir. Fakat meşrû söz söylemeniz
dışında, onlarla gizli sözleşme yapmayın. Bekleme emri süresine
ulaşmadıkça, evlenme akdi yapmaya kalkışmayın. Bilin ki Allah
içinizde olanları bilmektedir. O’ndan sakının ve bilin ki,
Allah çok bağışlayıcıdır, halîmdir.” Bakara,
234-235
Kadın
iddet beklerken, yas tutar, renkli elbiseler giymez, makyaj yapmaz ve
güzel koku sürünmez. Buhârî, Cenâiz, 31 İddet bekleyen kadın,
bu süre içinde evlenemez ve kendine açıktan evlenme teklifi
yapılamaz, onunla evlenmek isteyenler, bu niyetlerini ancak üstü
kapalı ifadelerle (ta‘riz/îmâ yoluyla) hissettirirler.
İddet
esnasında kadın, bir zarûret bulunmadıkça, kocasıyla
paylaştıkları evde kalır. Bakara, 240)
Cinsî
münâsebetten önce boşanan kadın ise iddet beklemez, onlara
mârufa (örfe) göre ihsanda bulunmak gerekir. (Ahzâb, 49)
Kocası
vefat eden bir kadın 4 ay 10 gün takriben bu süre 130 güne
tekabül etmektedir iddet bekler
7)GERDEĞE
GİRMEDEN BOŞANMAK CAİZ MİDİR? HANGİ DURUMLARDA MEHİR VERİLMEZ?
“Kadınları
boşarsanız, onlarla birleşmemiş ve mehir de belirlememiş
olursanız, mâlî bir sorumluluğunuz yoktur. Zengin olan gücüne
göre, eli darda olan da gücüne göre onlara mâkul ve gönül
alıcı bir şeyler versin. İyiler için bu bir borçtur. Bir mehir
belirlediğiniz hâlde onlarla birleşmeden kendilerini boşarsanız,
belirlediğiniz mehrin yarısını ödemek size borçtur; ancak
kadınların bağışlaması veya nikâh bağı elinde olanın
hoşgörülü davranması müstesnâdır. Hoşgörülü davranmanız
takvâya daha uygundur. Aranızda lütufkâr davranmayı unutmayın.
Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.” Bakara,
236-237
Mehir,
boşama hakkı elinde bulunan koca bakımından bir “boşama
engeli ve müeyyidesi”,
kadın için de bir “maddî
teminat”tır.
Yeni bir evlilik yapıncaya veya maîşet imkânı buluncaya kadar
bir süre hayatını idâme ettirme vâsıtasıdır.
Kadının
mehri hak edebilmesi ve boşandığında iddetin gerekli olabilmesi
için ya kocasıyla cinsî münasebette bulunmaya bir engel
bulunmayacak ölçüde ve şartlarda baş başa kalmış (halvet
olmuş) olmaları ya da fiilen cinsî münasebette bulunmaları
gerekir. Bu iki şart gerçekleşmeden boşama vukû bulmuş ise
bakılır
Eğer
daha önceden bir mehir üzerinde anlaşma yapılmamışsa, kocanın
mâlî bir yükümlülüğü yoktur. Ancak koca, boşadığı eşinin
gönlünü almak, onunla iyi duygular içinde ayrılmayı sağlamak
için bütçesine uygun ikramlarda bulunmalıdır.
Cinsî
münasebetten önce boşanmış kadın için daha önceden bir mehir
miktarı belirlenmiş olursa, ayrıldıklarında, koca bunun yarısını
ödemekle yükümlüdür.
KIYMETLİ
OKUYUCULARIMIZ AKLINIZA TAKILAN MERAK ETTİĞİNİZ HİÇ KİMSELERE
SORAMADIĞINIZ TÜM DİNİ VE ZATİ SUALLERİNİZİ TWİTTER
ÜZERİNDEN MAİL YOLUYLA VE SİTEMİZDE YER ALAN İLETİŞİM
FORMUNU DOLDURARAK İLETEBİLİRSİNİZ
Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı
Twitter.com/@Salihkebapcii Salihkebap1@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder