Sır saklamak bir irade imtihanıdır Bu imtihanı kazanmayan hayatta hiçbir imtihanı kazanamaz | Hazreti Ali

8 Nisan 2020 Çarşamba

İSLAMA GÖRE TESETTÜR VE MAHREMİYET


Aziz Dostlar Tesettür örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek demektir Bir fıkıh terimi olarak ise erkek veya kadının şer’an yani şeriata göre örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir.
Cenâb-ı Hak ayet-i kerimede şöyle buyuruyor “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzâb, 59)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurdu “Cehennemliklerden henüz görmediğim (daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hattâ, onun çok uzak mesâfeden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)
İslâm’dan evvel Araplarda tesettür diye bir âdet mevcut değildi. İslâm’ın ilk yıllarında da tabiî olarak böyle devâm etti. Ancak yukarıda içki ve kumar bahsinde arz edilen tedrîcîlik usûlünün îcâbı olan bu keyfiyetin böylece sürüp gitmeyeceği muhakkaktı. Nihâyet tesettür âyeti indi ve bu âyet ile kadının mevkii yükseltildi. Şeref ve haysiyeti korunup îtibârı arttı. Bir iffet âbidesi hâline getirildi; vakar ve izzet sâhibi bir kimlik kazandı.
Kıymetli Dostlar Diğer taraftan tesettürle alâkalı hüküm, sâdece kadına âit olmayıp erkeği de şümûlüne almaktadır. Yâni bu husustaki emir, kadın-erkek her mü’mine şâmildir.
(Ey Resûlüm!)Mü’min erkeklere, gözlerini (harâma) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle! Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allâh, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle Gözlerini (harâma bakmaktan) korusunlar; nâmus ve iffetlerini muhâfaza etsinler. Görünen kısımları (yüz, el, ayak) müstesnâ olmak üzere zînetlerini teşhîr etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine (kadar) örtsünler...”(Nûr, 30-31)
Kadının örtünmesiyle kadınlık şahsiyeti korunmaktadır. Kadın, örtüsüyle karşısındakine bir zerâfet ve nezâket hissi vermektedir. Aksi hâlde kadın, nefsânî arzuları tahrîk eden bir şehvet vâsıtası hâline getirilmiş olur. Bu da onun şahsiyet ve haysiyeini alçaltır ve annelik vakarını zaafa uğratır.
Değerli Dostlar Burada bilhassa işâret edilmesi gereken nokta şudur ki, yaratılış itibâriyle kadın ve erkek nefisleri arasında fark vardır. Bu da, kadın ve erkeğe âit ilâhî tâyinle olan vazîfe ve buna bağlı husûsiyet farkından doğmuştur. Bunun için tesettürün, kadına âit şekli ile erkeğe âit şekli değişiklik arz eder. Zîrâ kadın, erkeğe göre yaratılıştan câzibelidir. Tesettürden uzaklaşarak kendisini topluma bir nevî deşifre ettiğinde, nezâket ve zarâfeti zaafa uğrar. Annelik vasfı ve nesli koruma husûsiyeti zarar görür.
Bu bakımdan onun câzibesi,tesettür emri ile yalnız efendisine tahsîs edilmiştir. Çünkü kadın ve erkek arasında neslin devâmı için birbirlerine karşı değişmez bir fıtrî temâyül mevcuttur ki, tesettür emrine riâyet edilmediği takdirde bu meyil, ilâhî hudutları çiğnemek gibi felâketlere dûçâr edecek kadar tehlikeli bir ahlâkî çöküntüye sebep olur. Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın “Zinâya yaklaşmayınız!..”(İsrâ, 32) emr-i ilâhîsindeki nüktelerden biri de;“Tesettüre riâyetsizlikle zinânın yolunu açmayınız; ona imkân hazırlamayınız!” demektir.
Bu, artık mutlak bir hükümdür. Dikkat edilirse, İslâm, zâhiren câzibesi olmayan bir kadına da tesettürü emretmiştir. Yâni “Bu kadın, başını, kolunu ve ayaklarını açsa da açmasa da bir şey fark etmez, zâten dikkat çekici değildir.” denilemez. Burada kadının, tesettürle kadınlık vakârının korunması esastır.
Sevgili Dostlar İnsanın fıtratını dikkate alıp ona göre hükümler koyan İslâm, kadınlık ve erkekliğin îcaplarını da gözetmektedir. Bunun için Peygamber Efendimiz, kadına benzemeye çalışan erkeklerle, erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lânet etmiştir. Buhârî, Libâs, 61. Bu tehlikeden muhâfaza için hanımlar, sâliha hanımların meclislerinde bulunmaya gayret etmelidirler. Çünkü insan, kiminle oturup kalkarsa, onun hâliyle hâllenir. Bu, bir psikoloji kânunudur. Kadın, erkeklerle karışık bir sokak hayâtına girdiği zaman, kadınlık duygularını ve o güzel kadınlık husûsiyetlerini kaybeder.
Kadınlarla erkeklerin giyim kuşamda birbirlerine benzemeleri de yasaklanmıştır. Ebû Dâvûd, Libâs, 28/4098. Allâh Resûlü, kadın gibi giyinen erkeklerin ve erkek gibi giyinen kadınların, rahmet-i ilâhiyyeden uzak kalacaklarını bildirmiştir. Zîrâ her iki tarafın da kadınlık ve erkeklik haysiyetini muhâfaza etmeleri gerekmektedir.
Ayrıca karşı cinsin giyimini taklid etmek, şahsiyet ve karakter bozukluklarına da sebep olmaktadır. Meselâ kendi cinsiyetinin gerektirdiği elbiseler yerine, -herhangi bir sebeple karşı cinse âit giyim tarzını benimseyen insanların, tavırlarında da zamanla bu yönde bir değişim görülmektedir. Bu da fıtratın bozulması mânâsına gelir.
Aziz Kardeşlerim burada bir hususu arz etmek istiyorum İslama göre tesettür farzdır tesettürün şekli rengi modeli çeşidi farz değildir İslama göre en uygun tesettür şekli şudur veya bunlardır diye bir kaide ilmihal bilgisi mevcut değildir ölçümüz şudur sokağa çıkarken dar vücut hatlarını net bir şekilde ortaya çıkaran şeffaf cazip dikkat ve ilgi çekici bir giyim tarzı olmadığı sürece kadının her giydiği giyisi elbise tesettüre uygundur farzı yerine getirmeye çalışıyordur diyebiliriz aksi ise tesettürden bahsedebilmemiz mevzu bahis olamaz ancak hadisi şerifte geçen giyinik çıplaklardan söz edebiliriz
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hazret-i Aişe radıyallahu anha validemizin ablası Hazret-i Esmâ’nın radıyallahu anha ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve “-Esmâ! Bulûğa erdikten sonra kadınların, (yüzüne ve eline işâret ederek) şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!” buyurmuştur. Ebû Dâvûd, Libâs, 31/4104
Hayırla Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı Twitter.com/@Salihkebapcii

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Görüntüleme Sayısı