Aziz
Dostlar Tesettür
örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek
demektir Bir fıkıh terimi olarak ise erkek veya kadının şer’an
yani şeriata göre örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir.
Cenâb-ı
Hak ayet-i kerimede şöyle buyuruyor “Ey
Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına
(bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini
üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi
için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır,
esirgeyendir.” (Ahzâb,
59)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurdu
“Cehennemliklerden henüz görmediğim (daha sonra ortaya çıkacak)
iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi
kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş
oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri
gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen
kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hattâ, onun
çok uzak mesâfeden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim,
Cennet, 52)
İslâm’dan
evvel Araplarda tesettür diye bir âdet mevcut değildi. İslâm’ın
ilk yıllarında da tabiî olarak böyle devâm etti. Ancak yukarıda
içki ve kumar bahsinde arz edilen tedrîcîlik usûlünün îcâbı
olan bu keyfiyetin böylece sürüp gitmeyeceği muhakkaktı. Nihâyet
tesettür
âyeti indi ve bu âyet ile kadının mevkii
yükseltildi. Şeref ve haysiyeti korunup îtibârı arttı. Bir
iffet âbidesi hâline getirildi; vakar ve izzet sâhibi bir kimlik
kazandı.
Kıymetli
Dostlar Diğer taraftan tesettürle alâkalı hüküm, sâdece kadına
âit olmayıp erkeği de şümûlüne almaktadır. Yâni bu husustaki
emir, kadın-erkek her mü’mine şâmildir.
“(Ey
Resûlüm!)Mü’min
erkeklere, gözlerini (harâma)
dikmemelerini,
ırzlarını da korumalarını söyle! Çünkü bu, kendileri için
daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allâh, onların yapmakta
olduklarından haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle Gözlerini
(harâma
bakmaktan) korusunlar;
nâmus ve iffetlerini muhâfaza etsinler. Görünen kısımları
(yüz,
el, ayak) müstesnâ
olmak üzere zînetlerini teşhîr etmesinler. Başörtülerini
yakalarının üzerine (kadar)
örtsünler...”(Nûr,
30-31)
Kadının
örtünmesiyle kadınlık şahsiyeti korunmaktadır. Kadın,
örtüsüyle karşısındakine bir zerâfet ve nezâket hissi
vermektedir. Aksi hâlde kadın, nefsânî arzuları tahrîk eden bir
şehvet vâsıtası hâline getirilmiş olur. Bu da onun şahsiyet ve
haysiyeini alçaltır ve annelik vakarını zaafa uğratır.
Değerli
Dostlar Burada bilhassa işâret edilmesi gereken nokta şudur ki,
yaratılış itibâriyle kadın ve erkek nefisleri arasında fark
vardır. Bu da, kadın ve erkeğe âit ilâhî tâyinle olan vazîfe
ve buna bağlı husûsiyet farkından doğmuştur. Bunun için
tesettürün, kadına âit şekli ile erkeğe âit şekli değişiklik
arz eder. Zîrâ kadın, erkeğe göre yaratılıştan câzibelidir.
Tesettürden uzaklaşarak kendisini topluma bir nevî deşifre
ettiğinde, nezâket ve zarâfeti zaafa uğrar. Annelik vasfı ve
nesli koruma husûsiyeti zarar görür.
Bu
bakımdan onun câzibesi,tesettür
emri ile
yalnız efendisine tahsîs edilmiştir. Çünkü kadın ve erkek
arasında neslin devâmı için birbirlerine karşı değişmez bir
fıtrî temâyül mevcuttur ki, tesettür emrine riâyet edilmediği
takdirde bu meyil, ilâhî hudutları çiğnemek gibi felâketlere
dûçâr edecek kadar tehlikeli bir ahlâkî çöküntüye sebep
olur. Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın “Zinâya
yaklaşmayınız!..”(İsrâ,
32)
emr-i ilâhîsindeki nüktelerden biri de;“Tesettüre
riâyetsizlikle zinânın yolunu açmayınız; ona imkân
hazırlamayınız!” demektir.
Bu,
artık mutlak bir hükümdür. Dikkat edilirse, İslâm, zâhiren
câzibesi olmayan bir kadına da tesettürü emretmiştir. Yâni “Bu
kadın, başını, kolunu ve ayaklarını açsa da açmasa da bir şey
fark etmez, zâten dikkat çekici değildir.” denilemez. Burada
kadının, tesettürle kadınlık vakârının korunması esastır.
Sevgili
Dostlar İnsanın fıtratını dikkate alıp ona göre hükümler
koyan İslâm, kadınlık ve erkekliğin îcaplarını da
gözetmektedir. Bunun için Peygamber
Efendimiz, kadına benzemeye çalışan erkeklerle, erkeklere
benzemeye çalışan kadınlara lânet etmiştir.
Buhârî, Libâs, 61.
Bu
tehlikeden muhâfaza için hanımlar, sâliha
hanımların
meclislerinde bulunmaya gayret etmelidirler. Çünkü insan, kiminle
oturup kalkarsa, onun hâliyle hâllenir. Bu, bir psikoloji
kânunudur.
Kadın, erkeklerle karışık bir sokak hayâtına girdiği zaman,
kadınlık duygularını ve o güzel kadınlık husûsiyetlerini
kaybeder.
Kadınlarla
erkeklerin giyim kuşamda birbirlerine benzemeleri de yasaklanmıştır.
Ebû Dâvûd, Libâs, 28/4098.
Allâh Resûlü, kadın gibi giyinen erkeklerin ve erkek gibi giyinen
kadınların, rahmet-i ilâhiyyeden uzak kalacaklarını
bildirmiştir.
Zîrâ
her iki tarafın da kadınlık ve erkeklik haysiyetini muhâfaza
etmeleri gerekmektedir.
Ayrıca
karşı cinsin giyimini taklid etmek, şahsiyet ve karakter
bozukluklarına da sebep olmaktadır. Meselâ kendi cinsiyetinin
gerektirdiği elbiseler yerine, -herhangi bir sebeple karşı cinse
âit giyim tarzını benimseyen insanların, tavırlarında da
zamanla bu yönde bir değişim görülmektedir. Bu da fıtratın
bozulması mânâsına gelir.
Aziz
Kardeşlerim burada bir hususu arz etmek istiyorum İslama göre
tesettür farzdır tesettürün şekli rengi modeli çeşidi farz
değildir İslama göre en uygun tesettür şekli şudur veya
bunlardır diye bir kaide ilmihal bilgisi mevcut değildir ölçümüz
şudur sokağa çıkarken dar vücut hatlarını net bir şekilde
ortaya çıkaran şeffaf cazip dikkat ve ilgi çekici bir giyim tarzı
olmadığı sürece kadının her giydiği giyisi elbise tesettüre
uygundur farzı yerine getirmeye çalışıyordur diyebiliriz aksi
ise tesettürden bahsedebilmemiz mevzu bahis olamaz ancak hadisi
şerifte geçen giyinik çıplaklardan söz edebiliriz
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hazret-i Aişe radıyallahu
anha validemizin ablası Hazret-i Esmâ’nın radıyallahu anha ince
bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve “-Esmâ!
Bulûğa erdikten sonra kadınların, (yüzüne ve eline işâret
ederek) şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!”
buyurmuştur. Ebû
Dâvûd, Libâs, 31/4104
Hayırla
Kalın Allah'a Emanet Olun
Araştırmacı
İlahiyatçı Eğitimci Yazar Salih Kebapçı
Twitter.com/@Salihkebapcii
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder