Sevgili Dostlar Hukuk dilinde velayet, başkaları adına onların rızâları aranmaksızın
hukukî işlemde bulunma yetkisini ifade eder. Aile hukukunda velayet eksik
ehliyetli ve ehliyetsizlerin bir yakını tarafından rızâları alınarak veya
alınmaksızın evlendirilme yetkisidir.
Özellikle Hanefîler’in dışındaki mezheplerde
kadınlar, bazı durumlarda rızâları aransa bile, ancak velileri aracılığıyla
evlenebildikleri için velâyetin bu alanda özel bir önemi vardır. Bu
mezhepler “Velisiz nikâh
olmaz” (Buhârî, “Nikâh”, 36; Ebû Dâvûd, “Nikâh”, 19; Tirmizî, 14,
17) hadisini ve benzeri hadisleri mutlak olarak değerlendirmekte ve her
durumdaki kadınların -rızâları alınsa bile sadece velileri aracılığıyla
evleneceklerini söylemektedirler.
Hanefîler ise bu hadisleri tam ehliyetli olmayan
kadınların ancak velileri aracılığıyla evlenebilecekleri şeklinde
yorumlamaktadırlar. Hanefîler’de âkıl-bâliğ olan kadın, aynen erkek gibi
velisinin aracılığına gerek olmaksızın evlenebilir
Evlenmede kadınlara velâyet konusuna ait
detayların, dinin doğrudan düzenlediği bir mesele olmadığı gözden uzak
tutulmamalıdır. Velâyet konusu, içinde bulundukları şartlara bağımlı olarak
kadının insanları tanıma konusundaki tecrübesizliğini telâfi etmeye ve onun
haklarını güvence altında tutmaya mâtuf bir tedbir niteliğinde görülebileceği
gibi kimlerin hangi sıra ve ölçü dahilinde kadının velisi olacağı hususu da
ailenin ve toplumun yapısıyla ve telakkileriyle ilgili görünmektedir.
Evlilikte
velâyet kurumunun ön plana çıkması, hayat boyu birlikteliği başlatacak olan
evlilik akdinin gerekli araştırmalar yapılarak mümkün olduğu ölçüde sağlam
temellere oturtulması, telâfi edilmesi ve geri dönülmesi âdeta imkânsız olan
hataların önceden görülmesi ve önlenmesi, bir yönüyle de evlenecek tarafların
aileleri arasında kaynaşmanın kolay sağlanması gibi hedeflere yöneliktir.
a) KISIMLARI
Velâyet, velilerin velâyetleri altında
bulunan kimseleri onların rızâlarını almaksızın evlendirme yetkisine sahip olup
olmamalarına göre ikiye ayrılır: Zorlayıcı velâyet, zorlayıcı olmayan velâyet.
1- Zorlayıcı
Velâyet (Velâyet-i İcbâr). Veliye velâyeti altında bulunan kimseyi
rızâsını almaksızın evlendirme yetkisi veren velâyettir. Bu tür velâyet altına
ehliyetsizler ve eksik ehliyetliler girerler. Bu yetkiye sahip veliler diğer
mezheplerde çok sınırlı tutulduğu halde Hanefîler’de çok geniş bir zümreye bu
yetki verilmiştir.
2- Zorlayıcı Olmayan Velâyet
(Velâyet-i İhtiyâr veya İstihbâb). Veliye velâyet altında bulunan kimseyi ancak
onun rızâsıyla evlendirme yetkisi veren velâyettir. Bu velâyet altına bulûğa
ermiş kızlar Bu isimlendirme Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’un anlayışını
yansıtmaktadır. Hanefîler’den İmam Muhammed velâyeti velâyet-i istibdâd ve
velâyet-i şirket tarzında ikiye ayırmaktadır. Velâyet-i istibdâd yukarıda
tanımı verilen zorlayıcı velâyetten başkası değildir. Velâyet-i şirket ifadesiyle
ise bulûğa ermiş kızla velisi arasında mevcut olan müşterek velâyet kastedilir.
Çünkü İmam Muhammed’e göre bulûğa ermiş kızlar velilerinin
rızâlarını almadan evlenemezler, velileri de rızâlarını almaksızın onları
evlendiremez. Bu sebeple aralarında müşterek bir velâyet söz konusu olmaktadır.
Zorlayıcı velâyet altına kimlerin gireceği mezheplerce farklı kriterlere göre
belirlenmiştir. Hanefîler’de burada dikkate alınacak kriter yaş küçüklüğü,
Şâfiîler’ce bekâret yani daha önce evlenmemiş bulunmak, Mâlikîler’e göre her
ikisidir.
b) VELİLER
Başkalarını evlendirme yetkisine sahip olan
velileri iki grupta incelemek gerekir: Hususi veli, umumi veli.
1- Hususi Veli: Velâyeti
altında bulunan kimseyi evlendirme yetkisine sahip bulunan akrabalardı
Hukukçuların çoğunluğuna göre bu grupta yer alan veliler asabe sınıfında yer
alan akrabalardır. Asabe bir kimsenin araya bir kadın girmeyen bütün erkek
akrabaları anlamına gelmektedir. Baba, baba-dede, erkek kardeş, amca, amca oğlu
gibi. Bu veliler kendi aralarında mirastaki sıraya göre sıralanırlar; önceki
sırada bir veli varken sonra gelen velinin evlendirme yetkisi yoktur. Bu grupta
bir akraba mevcut olmazsa velâyet umumi veli konumundaki
hâkime geçmektedir. Yalnız Ebû Hanîfe asabe akraba bulunmadığında
velâyetin umumi veliye değil, zevi’l-erhâm denilen diğer akrabalara geçtiğini
söylemektedir. Bu iki farklı ictihadın hukukçuların içinde yaşadıkları toplumun
akrabalık anlayışından etkilendiğini söylemek yanlış olmasa gerek.
Hanefîler ister asabe isterse zevi’l-erhâm
grubunda yer alsın bütün hususi velilerin zorlayıcı velâyet yetkisine sahip
olduğunu söylemektedirler. Diğerleri ise bu yetkiyi asabe akrabalar arasında çok
küçük bir zümreye tanımaktadırlar.
Hususi velinin bu yetkiye sahip olabilmesi
için temyiz gücüne sahip olması, ergenlik çağına gelmiş bulunması, ayrıca veli
ile velâyeti altında bulunan kimse arasında din farkı gibi mirasçılığa mani bir
durumun da olmaması gerekmektedir. Hanefîler ve Mâlikîler’de velinin reşid
olması gerekmemektedir. Şâfiîler ve Hanbelîler ise velinin reşid olmasını da
ayrıca aramaktadırlar. Öte yandan Hanefîler’in aksine Mâlikîler’e, Şâfiîler’e
ve Hanbelîler’e göre velinin erkek olması da gerekmektedir.
2- Umumi Veli: Umumi veli devlet başkanı veya hâ Hususi
velinin bulunmadığı veya yetkisini kötüye kullandığı durumlarda hususi velinin
yerini umumi veli almaktadır. Umumi velide mirasa ehil olma, yani veli ile
velâyet altında bulunan kimsenin aynı dine mensup olması aranmaz.
c) BULUĞ MUHAYYERLİĞİ
Hanefî mezhebinde çok geniş bir zümreye
zorlayıcı velâyet yetkisinin verilmesinin muhtemel zararlarını önlemek
düşüncesiyle velisi tarafından evlendirilen kimselere bulûğ muhayyerliği
denilen bir seçim hakkı tanınmıştır. Buna göre babası veya baba-dedesi
dışındaki bir velisi tarafından küçükken evlendirilen kimseler bulûğa
erdiklerinde dilerlerse hâkime başvurup velilerinin yaptığı evliliği
feshettirebilirler. Hâkimin feshetmesine kadar evlilik geçerliliğini korur.
Baba ve baba-dedesi tarafından evlendirilenlerin yapılan evliliğe itiraz
ve dolayısıyla bulûğ muhayyerliği hakkı yoktur.
İslam’a göre eş seçimi nasıl olmalıdır hususuyla devam edelim İnşallah
HAYIRLA KALIN ALLAH’A EMANET OLUN GÜNÜNÜZ
MÜBAREK OLSUN
ARAŞTIRMACI İLAHİYATÇI EĞİTİMCİ YAZAR SALİH
KEBAPÇI
KAYNAK: Türkiye Diyanet Vakfı yayınları ilmihal cilt 2 İslam ve
Toplum